Abdurrahman Dilipak
Ya Kahhar
ABD Başkanı seçilen Trump’ın partisi Cumhuriyetçi Parti’nin amblemi “Fil”. Bu anlamda “Fil ordusu” Ebrehe’yi hatırlatıyor bize. Bir de “Fil suresi”ni ve “İsrasuresi”ni!
Tevrat’tan “Dinle ey İsrail” bölümü geliyor aklıma bir de ve İncil’deki Yuhanna vahyindeki “7 vay”..
Trump ve Netanyahu’yu uyarmak gerek: Kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyorsunuz. Kendi sırtınızda kendi cehenneminize odun taşıyorsunuz..
İsa Aleyhisselam’a, Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Davud ve Hz. Süleyman’a selam olsun. Hz. Eyyub’e, Hz. Şuayb’e, Hz. İbrahim’e, İsmail’e ve İshak’a, Hz. Asiye’ye, Hz. Hacer’e, Hz. Sare’ye, Hz. Meryem’e selam olsun.
Ey Musa kavmini, sana şikayet ediyorum. Ey İsa halkını sana şikayet ediyorum. Selam size!
Ey Süleyman, senin mabedin bizim Mescidi Aksamızdır. Ey Davud, senin sapan’ın ve kılıç’ın bugün Filistinli kardeşlerimiz ve diğer muvahhid Müslümanların elindedir. Onlar size “Kıral” dediler. Sizler bizim peygamberimizsiniz. “Zebur” “Davud”un kendi eli ile yazdığı “zikir” ve “dua kitabı” değil, Allah’ın kitabıdır!
Yahudiler “Süleyman Mabedi”ni, dindar bir kıralın tarihi bir hatırası olarak selamlarken, biz o makamı Allah’ın seçtiği, yüzümüzü döndüğümüz ilk kıblemiz ve “İsra”nın gerçekleştiği bir makam olarak selamlıyoruz.
Ey Resul! Sayımız görünenden az da olsa, bizler Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olarak kafirler ve zalimler topluluğu ile baş etmek için yeter de artar bile. Bize güç ve kuvvet ver. Muhakkak ki, Senin kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Biz Talud’un ırmağı birlikte geçen dostları gibiyiz. Kaldı ki Senin bize ihtiyacın da yok. “Calud/Goliath” misali “Tanrı kıralları” ve onların güçlü ordularını yenmek için “Davud” (AS)’ın sapanı bile yeter! Sen “ol” dersin, o şey olur!
Kâbe’yi yıkmaya gelen “Ebrehe’nin fil ordusu” zelil oldu. “Mabedi yıkan Buhtunnasr” da tacını tahtını kaybetti. Çağdaş bir Firavun, çağdaş bir Ebrehe, çağdaş bir Buhtunnasr / Nabukadnezar olan birileri “Tanrıyı kıyamete zorlama adına” Senin kıbleni yıkmaya geliyor ve içimizden birileri de onların peşine takılmış gidiyor. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizleri helak etme Allahım.”
Ya Rab, Sana iltica ediyoruz. Hüküm Senindir!. La Galibe İlallah! Onların haline gelince vay ki vay onların haline. Kızılderililerin, kara derililerin, sarı ırkın, Aborijinlerin, darbecilerin, sömürü düzeni ve soğuk savaş kurbanlarının lanetionları rahat bırakmayacak. Pek yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını görecekler.! Ya Rab! Bizi koru, akıl, iman, güç ve cesaret ver bize, saflarımızı sıklaştır. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl!
Dinle ey İsrail!, “2. Helak”in yakındır. “Ebabil kuşlarının Rabbi”ne iltica ediyoruz.
Ve Allah (cc) Fil Suresi’nde şöyle buyurdu: -Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? 2- Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? 3- Onların üstüne ebabil kuşları gönderdi. 4- O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. 5- Böylece Allah (cc) onları “yenilip çiğnenmiş ekin”e çevirdi. Fil Suresi Mekke döneminde inmiştir. 5 âyettir. Sûre, fillerle donanmış ordusuyla Kâ’be’yi yıkmaya gelen Yemen Kralı Ebrehe’nin helâk edilişinden bahsettiği için bu adı almıştır. Fil Vakası isimli olayla ilgilidir. Mushaf’taki sıralamada 105, iniş sırasına göre 19. sûredir. Mekke-i Mükerreme’de nazil olmuştur.
İsra suresi’nde ise şu uyarıda bulundu: Kahhar olan Allah’ın adı ile. 4: Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğulları’na, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik. 5: Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi. 6: Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. 7: İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) 8: Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır. 9 -10: Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. 11: İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir.
İsra suresi, 111 âyettir. Mekke-i Mükerreme’de nâzil olmuştur. Ancak 26, 32, 33 ve 57. âyetlerle 73 ilâ 80. âyetlerin Medine-i münevvere’de nazil olduğu rivayet edilir. “İsrâ”, “gece yürüyüşü” manasına gelir. Hz. Peygamber’in “İsramucizesi”nin Mekke-i Mükerreme’den Kudüs-ü şerif’e kadar olan kısmı bu sûre’de anlatıldığından, sûre “İsrâ” adını almıştır.
Bakın Eğer bunlar ABD ve İsrail, Mekke, Medine, Kudüs, Tur-u Sina ve Tuva’yı hedef alan bir saldırıda bulunurlarsa, Kâbe’nin ve İsra’nın Rabbi buna izin vermez. Allah’ın cezalandırması için bize de ihtiyacı yok. Onların helaki için bir sapan taşı, ebabil kuşları, çekirge, sivrisinek ve rüzgâr, öfkeli bir deniz ya da bir yağmur damlası bile yeter! Bu konuda ABD ve İsrail’e yardım edenler de aynı felaketi paylaşacaklardır.
İşgal altında yaşayan, bu cinayete ortak olmayan, akıl ve vijdan sahibi insanlar, onların helak olacakları coğrafyadan ayrılsınlar. Onlar kendi vatandaşlarını İran’dan ve Irak’tan ayrılmaları konusunda uyarıyorlar. Ben de kendi içlerindeki beyinsizlerin içledikleri yüzünden helak olmak istemeyenleri, gazab bölgesinden uzaklaşmaya davet ediyorum. Onlar için acıklı bir azab yazıldı çünkü!.
Bunu bugün ellerinde bulunan kitaplarda da görebilirler..
Yarın İncil ve Tevrat’taki o ilgili bölümleri yazacağım inşallah.
Bu arada Kur’an bize şöyle der: Nisa 75: “Size ne oluyor da, ‘Ey Rabbimiz, bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost / veli ve bize katından bir yardımcı gönder’ diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşmıyorsunuz?”
Selâm ve dua ile.