Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Sayda şehri Kudüs Camii imamı Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde İslam’ın arkasına saklanarak İslam’ın adını karalayanlardan söz etti.
 Şeyh Mahir Hammud’un 21 Ağustos 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
 “İslam dünyasında yaşanan kriz akıl sahibi olan herkes tarafından fark edilebilecek kadar ciddi bir boyutta… Mevcut kriz siyasi, dini, kültürel, ekonomik her alana yansıyor.
 Ancak burada sorun insan sorunu… Yani krizin müsebbibi kendilerini sıfır noktasından alıp yukarılara çıkaran İslam’ı yeterince yaşayamayan Müslümanlar…
 İslam’ın geri kalmış halini, kendilerinin güçsüz pozisyonunu açıklarken İslam’ı bahane gösteren Müslümanlar yok mu? Kendilerinde açıklayamadıkları bir durum olduğunda “İslam böyle”, “Ben İslam’a göre yapıyorum” diyenler yok mu? Hatta yaptıklarını meşrulaştırmak, hatalarının üzerini örtbas etmek ve karşısındaki düşmanına sağlam bir delille savunma yapmak adına İslami naslardan kendilerine uygun olan bölümleri öncesini ya da sonrasını değerlendirmeksizin parça parça alarak kullanan Müslümanlar yok mu?
 Bunu kişiler yaptığı gibi kurumlar, topluluklar, devletler de yapabiliyor. Böyle bir kişiyi gözlemleyen biri sorunun gerçekten o kişide değil İslam’da olduğuna inanıyor. Meselenin aslında bu kişinin kendi hatalarını gizlemek adına İslam zırhının ardına saklanıyor olmasına rağmen batı dünyası Müslümanların ayrılığa düşmesinin sebebini İslam’ın günümüze güncellenemiyor olması olarak anlıyor. Bu sebeple İslam’ın birleştirici değil ayrıştırıcı bir role sahip olduğuna inanıyorlar.
 Evet, insanlar birbirinden farklı davranıyor. Sorun dinde değil… Direnen, mücadele eden, ilerleme gösteren, gelişen mensuplara sahip olan bir dinde aynı zamanda ihanet eden, yakıp yıkan, öldüren ve bunları İslam adına yaptığını iddia edenler varsa burada sorumlu din mi oluyor? Aynı şekilde sorun göründüğü gibi Sünnilik ya da Şiilik meselesi de değil… Sorun insani bir sorun… Biz bunu kendi hedeflerine ulaşmak adına mezhepçi, asabiyetçi, ayrılıkçı söylemlerini artıran, başarısızlığa uğradığı zamanda “Ehli Sünnet’e zulmettiler” diyen Ahmet El-Esir’de görmedik mi? Doğrusu o en başta kendine, sonra da beraberinde kandırdığı insanlara zulmetti.
 Müslümanların bu tecrübeden ders çıkarmaları, hata yaptıklarını kabul etmeleri gerekiyor. Müslümanlar Suriye’de yaşananların İsrail ve Amerika başta olmak üzere uluslararası düzeyde hazırlanmış bir komplo olduğunu ve “devrim” adı altında yutturulduğunu kabul etmezlerse, IŞİD gibi grupların İslam’ın adını kullanarak İslam’ı lekelediklerini kabul etmezlerse ilerleyemezler.
 Biz daha önceden de ifade ettiğimiz gibi, kim ki pişmanlık duyar, tövbe ederse biz yanındayız. Ancak yalan söylemeye devam edenlerin de karşısında yer almayı sürdüreceğimizi bir kez daha ifade etmeliyiz.”