Yemen'e 75 BM Gözlemcisi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Yemen'de liman kenti Hudeyde'de varılan ateşkesin denetlenmesi için 6 aylığına, bölgeye uluslararası 75 gözlemcinin konuşlandırılması kararını kabul etti.
Yemenli gruplar 14 Aralık 2018 tarihinde İsveç'in Stockholm kentinde, aralarında El-Hudeyde limanında Ateşkes konusunun da bulunduğu bir kaç konu üzerinde anlaşmaya vardılar. Anlaşma uyarınca Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin söz konusu ateşkes anlaşmasını denetlemeleri kararlaştırıldı. Geçen gün Güvenlik Konseyi'nin kararı ile Birleşmiş Milletler denetçileri, Stockholm ateşkes anlaşmasından 1 ay sonra 6 aylığına bu görevi üstlendiler.
Şimdiye sorulması gereken, " Acaba Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin el-Hudeyde limanındaki ateşkesin uygulanması ve barışın sağlanmasına sebep olup olmaması" sorusudur.
Görünüşe göre ve mevcut şartlara göre Birleşmiş Milletler denetçilerinin el-Hudeyde ateşkesini garantileyebilecekleri, uzak bir ihtimaldir zira bunun için birkaç sebep bulunuyor.
Başlıca sebep Birleşmiş Milletler güçlerinin el-Hudeyde kentinde, “barış koruma” güçleri değil, sadece “barış gözlemcileri” olmalarıdır. Bu da söz konusu güçlerin Hudeyde kentinde barışı korumakla görevli olmadıkları ve sadece barış sürecini denetlemekle görevli oldukları anlamındadır. Başka bir ifade ile el-Hudeyde kentinde çatışan taraflar, ateşkes konusu dahil Stockholm Barış Antlaşması'nı burada uygulamaları gerekiyor ve Birleşmiş Milletler güçleri de sırf bu süreci denetlemeleri gerekmesidir. Ateşkes ve barış sağlanmazsa veya herhangi bir tarafın saldırılarıyla ihlal edilirse, Birleşmiş Milletler denetçileri durumu güvenlik konseyine rapor etmeleri gerekiyor.
Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri sözcüsü Stephen Dujarric yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler " Denetçi" grubunun el-Hudeyde kentinde görevlerini, Birleşmiş Milletler temsilcisinin denetimde olan kameralarla yapacaklarını belirti.
Bir diğer sebep Birleşmiş Milletler barış koruma güçlerinin nispeten büyük bir güç olarak çatışma bölgesinde hazır bulunup, çatışan iki taraf arasında tampon güç olarak görev yapmasıdır. Fakat Stockholm Anlaşması uyarınca Hudeyde’ya birleşmiş tarafından gönderilecek grup sadece 75 kişiden oluşuyor.
3. sebep Al-i Suud hanedanı ve halihazırdaki yönetim görevinde olan takımın, savaş yanlısı ve uluslararası yasalar ve kurallar ile dünya kamuoyu görüşüne hiç aldırmayan ve önemsemeyen zati mahiyetidir.
Ali Suudi rejiminin özellikle Yemen'deki saldırıları, siyonist rejim kabinesinin davranış ve zihniyetine çok benziyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 425 sayılı kararı uyarınca UNIFEL olarak bilinen Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Güçleri siyonist rejim ve Lübnan güçleri arasında çatışmaları önlemek görevi ile 1987 yılında bölgede hazır bulundular. UNIFEL güçleri ilk başta yaklaşık 2000 kişiydi fakat halihazırda yaklaşık 11 bin güce ulaşmıştır. Yine de buna rağmen siyonist rejim sürekli Lübnan sınırında saldırıları ile ateşkes ve barışı ihlal ediyor.
Şimdi siyonist rejim 11 bin barış koruma güçlerini göz ardı ederek Lübnan'a karşı cinayetlerine devam ettiği halde sırf 75 kişiden oluşan Barış gözlemci güçlerinin Hudeyde limanında Al-i Suudi cinayetlerinin devam etmesini nasıl engelleyebilecektir? Mevcut durum göz önünde bulundurulursa Birleşmiş Milletler'in bu davranışının el-Hudeyde kentinde ateşkes ve barışın gerçekleşmesine sebep olamayacağı açıkça görülüyor. Bu yüzden başta Hudeyde kenti olmak üzere Yemen’de ateşkes ve barışın sağlanması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin daha ciddi kararları ve girişimlerini gerektirdiği gözleniyor.
parstoday