"Yeni Anayasa'da Yanlışlar Ve Doğrular"

"Yeni Anayasa'da Yanlışlar Ve Doğrular"

Sami Selçuk'un Yazısı...

Sami SELÇUK

Yeni anayasa girişiminde yanlışlar ve doğrular

‘Meşruluk sitenin (devletin/düzenin) görünmeyen barış meleğidir’. Çağımızda bu barış meleğinin üstüne oturduğu yer, anayasadır. Eğer anayasa meşru değilse, demokrasi ve dolayısıyla toplumsal barış kurulamaz.

1982 Anayasasının biçimsel meşruluğu sıfırdır. Özsel meşruluk debisi sıfıra yakındır.

1982 Anayasası, her şeyden önce ‘anayasa kavramı’ ve ‘anayasaların varlık nedeni’ ile çatışmaktadır. Anayasalar, devlet gücüne karşı bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına almak için vardırlar. 1982 Anayasası, tersini yapıyor; bireye karşı devleti güvence altına alıyor. Bu yüzden Türkiye, bir ‘anayasal devlet’ değildir; görünüşte bir ‘anayasalı devlet’tir.

1999’da vurguladığım üzere Türkiye, iki binli yıllara bu Anayasa ile girmemeliydi.

Girdi. Yanlıştı.

2002 iktidarı, Ceza Yasası gibi temel yasalara el atmadan önce yeni bir anayasa yapmaya çabalamalıydı.

Savsadı. Yanlıştı.

2007 iktidarı bu girişimi başlattı. Doğru yapıyor.

Seçkin bilim insanlarından oluşan Bilim Kurulunun başına Sayın Prof. Dr. Ergun Özbudun gibi uluslararası bir değeri getirdi. Hazırlanan taslak, Meclis Komisyonunda görüşülmekte. Bunlar kutlanası doğrular.

Kamuoyu, taslak hakkında bilgilendirilmedi.

Ulusumuzun yapısal/süreğen/ezeli bir hastalığını yansıtan bir yanlış, bu.

Kanımca toplumlar, eleştiri öncesi ve sonrası çağı yaşayan toplumlar diye ikiye ayrılırlar.

1909’da Türkbilimci Martin Hartmann, ‘ Eleştiriye kapalılık, diyordu, Türklerin değiştirmeleri zorunlu eski güçsüz yönlerinden biridir’.

Bugün de durum değişmemiştir. Bizde, herkesi ilgilendiren yasalar, hep gizli hazırlanırlar. Yanıtı da değişmez: ‘Her kafadan bir ses çıkar’.

Eleştiri öncesi çağı yaşamaktır ve de doğululuktur, bu.

Oysa ne denli çok ses çıkarsa doğruları bulma olasılığı da o denli yüksek olur. Bu ise herkesin yararınadır.

Peki bu Anayasayı kim kotaracak?

Bu temel sorunun doğru yanıtı kanımca şu olmalı: Demokrasinin özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı boyutlarını olabildiğince sağlıklı biçimde gerçekleştiren bir ‘kurucu iktidar/meclis’.

Bu mecliste toplumun her kesiminin, partilerin, sivil ve kamusal toplum kuruluşlarının sesleri duyulmalı, görüşleri tartışılmalı. İleride hiç kimse ‘Biz bu Anayasanın yapılmasında yoktuk’ özrüne sığınamamalı.

Temsilcilerini parti genel başkanları değil, halk seçmeli. Temsilciler; parti genel başkanlarına bağlı olmamalı, halka bağlı olmalı, parti genel başkanlarına değil, halka hesap vermeli. Hiçbir adayın ayağı baraj tuzağına dolanmamalı.

Üyeleri yasama bağışıklığından, dokunulmazlığından yararlanmalı. Ama hiçbir beklentileri olmamalı, işleri bitince köşelerine çekilmeli.

Kendimizi aldatmayalım. Parlamentomuz, isterse %84 temsil gücü olsun, anayasa yapmamalı. Daha önceleri de söyledim. Her parlamento için geçerlidir, bu. Bugünkü parlamento ve yapısıyla ilgisi yok.

Hele hele ‘A benim partim, B de olabilir; ama ikisi de baraja takılacak, oyum boşa gidecek. Çaresiz C partisine oy vereyim’ diyen seçmenlerce; üyeleri halkça değil, parti genel başkanlarınca belirlenmiş meclislerle anayasa yapılması büsbütün yanlıştır. Çünkü, bu türden parlamentolar hiçbir zaman gerçek iradeyi yansıtamazlar.

Şimdi soğukkanlı, sağduyulu olma zamanı. Partiler üstü düşünme vakti.

Hükümet kurmuyoruz ki, istikrar peşinde olalım. Anayasa yapıyoruz. Anayasa yapıcısına çoğulculuk, özgürlükçülük, katılımcılık ne denli yoğun ve yeğin, halkın iradesi ne denli tam yansırsa, yanılgıların ve ilerideki karşı çıkışların o denli az olacağı sağlıklı bir metin peşindeyiz.

Üstelik, şu ya da bu topluluk, parti ya da partiler için değil, bireyler, gelecek kuşaklar için; şu ya da bu günler için değil, yaşanacak nice yıllar için bir anayasa istiyoruz.

Hangi yer ve çağda? ‘Hiperdemokrasi’ye geçmeye hazırlanan yirmi birinci Yüzyılın dünyasında.

Öyleyse her şeyin hakkını verelim.

TBMM, yasayla salt anayasa yapmakla yükümlü herkesi temsile eden bir ‘Kurucu Meclis’ kursun. Herkese açık tartışmalar sonucu Kurucu Meclisçe uzlaşmayla benimsenen metin halkın oyuna sunulsun.

Doğru ve sağlıklı yöntem budur.
Star