Hasan Karakaya
Yolsuzluk ve Terör... Ne dedilerse, kendi başlarına geldi
Atalarımız demişler ya;
“Gülme komşuna, gelir başına!”
Bu söz; “Avrupa” için geçerli, “Amerika” için geçerli, “Paralel” için geçerli,“Paralel’in güdümündeki CHP” için de geçerli!..
Kim “Müslüman”lara karşı bir “suçlama”da bulunuyorsa, kim“muhafazakâr kişi ve kuruluşlar”a yönelik bir “kınama ve karalama”yapıyorsa, aynısı kendi başlarına geliyor!..
İşte Avrupa, işte Fransa!..
Türkiye’de “14 Aralık” günü “Paralel Yapı’nın Medya ve Emniyet ayağı”na yapılan operasyon; Avrupa medyasında; “Türkiye’de medyaya operasyon!.. Hükümeti eleştiren medya mensupları susturuluyor!.. Türkiye’de medya özgürlüğü yok!” şeklinde yorumlanmıştı!..
“Türkiye’de medya özgür değil” ha!..
Ya Fransa’da!..
Dün, Fransa’da bir “dergi”ye baskın yapıldı ve 12 kişi öldürüldü!..
Böylece;
Fransa, “medyaya baskı ve baskının nasıl olacağını” da görmüş oldu!..
Hayır, “oh olsun” demiyorum!..
Sadece “atasözü”nü hatırlatıyorum;
“Gülme komşuna, gelir başına!”
BATI’DAKİ IRKÇI SALDIRILAR
Haa, bu olay, bir “provokasyon”dur!..
Baskına uğrayan ve 12 kişinin öldüğü dergide, “Peygamber Efendimiz aleyhinde karikatürler” çıkmış ve dolayısıyla, bu saldırı, nihayetinde“Müslümanların üzerine yıkılacak”olsa da, saldırının“provokasyon”olduğu gerçeği değişmez!..
Evet, “tetikçi”nin bir “Müslüman” ya da “IŞİD militanı”olması, bu saldırıda“Fransa Derin Devleti”nin bulunduğu gerçeğini değiştirmez!..
İşin doğrusu;
Özelde Fransa’nın, genelde tümAvrupa’nın, “böyle bir saldırıya ihtiyacı var”dı!..
Çünkü Avrupa;
Bir yandan “demokrasi ve özgürlüğün beşiği” nutukları atıp, başka ülkeleri“baskıcı ve totaliter” ilan ederken, başta “Müslümanlar” olmak üzere, tüm“yabancı”lara yönelik “ırkçı saldırıların merkezi” haline gelmişti!..
Öyle ki;
Sadece “2014 yılı” içinde, “Türkler”e yönelik “faşizan saldırı” sayısı 60’a ulaşmış, bunun 38’i “cami”lere yapılmıştı!..
“Irkçılık” o boyutlara ulaşmıştı ki; Avrupalı faşistler; kısa adı “PEGIDA”olan “Batı’nın İslâmlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar” adıyla bir“saldırı timi” oluşturmuşlar, Müslümanların “manevi dinamikleri”ne habire saldırıyorlardı!..
Ehh, “Müslümanların eli de armut toplamıyor”du!.. “Irkçı saldırılar”dayanılmaz boyutlara ulaşınca, Avrupa genelinde “protesto gösterileri”yapılmaya başlandı!..
ZAMANLAMAYA DİKKAT!
Ne enteresan değil mi?..
Onbinlerce insanın katıldığı “Nazi zulmünü protesto” gösterilerinin yapılmasından “sadece 2 gün sonra”, yani dün; Fransa’da “Charlie Hebdo”adlı “mizah dergisi”nin binasına “silahlı saldırı” yapıldı ve “12 kişi” öldü!..
Lütfen “zamanlama”ya dikkat!..
Ne zaman ki, Müslümanlar;
“Saldırı altında değil, özgürce yaşamak istiyoruz” diyerek ayaklandı ve dolayısıyla “Avrupa’nın makyajı”nı akıtıp, “gerçek çehre”sini gösterdi, hemen ardından bu “saldırı” gerçekleşti!..
“Saldırı merkezi” olarak, “Peygamber Efendimiz’e hakaret dolu karikatürler”in yayınlandığı “dergi”nin seçilmesi de, son derece anlamlı!..
Belli ki, bu saldırıyı Müslümanların üzerine yıkacaklar ve böylece, Müslümanları “Terörist!.. Saldırgan!” gösterip, “daha büyük zulümler”uygulayacaklar!..
Nitekim, saldırının ilk dakikalarından itibaren, bu olayın “Fransa’nın 11 Eylül’ü” olarak gösterilmesi, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın, tıpkı 11 Eylül 2001’de Bush oğlu Bush’un dediği gibi; “Bu saldırı karşılıksız kalmayacak” demesi de onu gösteriyor ki, Müslümanlara yönelik “yeni bir zulüm dalgası” gelecek!..
Sizin anlayacağınız;
Bir taşla, üç kuş birden vuracaklar!..
Hem Müslümanların “özgürlük talepleri”ni boğacaklar, hem “terörist”gösterecekler ve hem de “daha sert tedbirler” alacaklar!..
FRANSA’YA MESAJ MI?
Bütün bunların nasıl olacağını, önümüzdeki günlerde elbette göreceğiz...
Amerika’da 11 Eylül 2001’deki “İkiz Kulelere saldırı”nın arkasında, nasıl ki“Amerikan Derin Devleti”nin bulunduğu ortaya çıkmışsa, hiç şüpheniz olmasın; “Fransa’nın 11 Eylül’ü” denilen saldırının altından da “Fransa Derin Devleti” çıkacaktır!..
“At izinin it izine karıştığı” bu tür olaylarda, “tetikçi”ler veya“azmettirici”ler, bazen “masum” pozlarına bürünebilir!..
Meselâ ben, şöyle düşünüyorum:
Acaba; Fransa’ya bir “mesaj” mı verilmek istendi?.. Ve Fransa, bu saldırı üzerinden “cezalandırılmak” mı istendi?..
Öyle ya;
12 Aralık 2014 tarihli gazetelerde; “Fransa Senatosu da, Filistin’in devlet olarak tanınmasını istedi” başlıklı bir haber yer almıştı...
Haber, özetle şöyleydi:
“İktidardaki Sosyalist Parti Senatörü Gilbert Roger tarafından Senato’ya sunulan Filistin’in devlet olarak tanınması ile ilgili önerge, 154 senatörün oyu ile kabul edildi. 146 senatör ise ‘hayır’ oyu kullandı. Sosyalist Parti, Yeşiller ve Ulusal Sol, Filistin’in devlet olarak tanınması yönünde oy kullandı. Anamuhalefet partisi Halk Hareket Birliği (UMP) ve merkez sağ Bağımsız ve Demokratlar Birliği (UDI) ise hayır oyu verdi. Oylamada yurtdışında bulunan Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’u temsilen hükümet adına söz alan Avrupa işlerinden sorumlu Bakan Harlem Desir, Ortadoğu’da kalıcı barışın bağımsız ve egemen iki devletin varlığı ile sağlanabileceğini vurguladı.”
Ne yani, olamaz mı?..
İsrail’in MOSSAD ajanları, Müslümanları “terörist” göstererek, Fransa’ya“Sen bu teröristleri mi tanımak istiyorsun?” mesajı vermek istemiş olamaz mı?..
Biraz, “uç bir bakış” gibi görünse de; “Irak ve Afganistan’ın işgali”ni amaçlayan “11 Eylül saldırıları”nda, “o gün, 4 bin Yahudi’nin İkiz Kuleler’e gelmediğini, o saldırıda 2 bin 603 kişi ölürken, bunların sadece 373’ünün Yahudi olduğunu” unutmamak lâzım!..
BİLD, NİYE DESTEKLEDİ?
Buyrun, bir “komplo teorisi” daha:
Dünkü ve önceki günkü gazetelerde; “Bild de PEGIDA’ya savaş açtı”başlıklı bir haber vardı ve özetle şöyleydi:
“Almanya’nın önde gelen isimleri, İslam karşıtı ve yabancı düşmanı gösterilerle ortaya çıkan harekete karşı başlatılan “PEGIDA’ya hayır” kampanyasına katıldı. Aralarında siyasetçiler, sanatçılar, spor adamları ve televizyon dünyasının önemli isimlerinin de bulunduğu 50 kişi, Bild gazetesi tarafından düzenlenen “PEGIDA’ya hayır” kampanyasına destek verdi.”
Akıl var, mantık var!..
“Irkçı saldırı altında olan, sadece Müslümanlar” iken, “Yahudilerin gazetesi” olan Bild; Müslümanlara “destek” anlamı taşıyan bir “protesto gösterisi”ni niye “organize” etsin, niye “öncülük” etsin!..
Öyle ya;
“Hedefte” olan Müslümanlardır, “Yahudiler” değil ki!..
Ne yani;
“Sahibi Yahudi” olan Bild gazetesi, bu kampanyaya öncülük ederek, niye“Müslümanların yanında” yer alsın ki!..
“Yahudiler, Filistin’de Müslümanlara kan kustururken”, Almanya’daki bir“Yahudi gazetesi”nin Müslümanlara destek verebileceği, hiç aklınıza yatıyor mu?..
GÜLEN DE BÖYLE YAPMIŞTI!
Bild’in bu organizasyonu, bana “Fetullah Gülen’in vaazı”nı hatırlattı.
Malûm, Fetullah Gülen, 3 Nisan 2009’daki vaazında, “son derece masum”edalarında, diyordu ki;
“Türkiye’de Hizbülvahşet’ten sonra bunu da icat ettiler. Yarın Tahşiye diye bir şey icat edebilirler, Allah korusun. Kitap okuyan Müslümanlarla, okudukları kitaplarla ayakta durmaya çalışanların içine sokmaya çalışabilirler. Kitapların sahibi zatın posterlerini evlerine asabilirler. Ellerine de Kalaşnikofları verirler. İki yerde eylem yaptırıp, ‘Demek ki fırsat bulunca bunlar da silaha sarılabilir’ derler. Çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vurmak isteyebilirler.”
Peki, bu “vaaz” görünümlü “hedef gösterme”den sonra ne oldu?..
“Tahşiye Grubu”na yönelik operasyon düzenlendi, 122 kişi gözaltına alındı, 22 kişi 17 ay boyunca hapislerde yattı!..
Öyle sanıyorum ki;
“Sahibi Yahudi Bild gazetesi”nin “Müslümanlara destek veriyor görünmesi” ile, Fetullah Gülen’in “Müslümanları kayırıyor görünmesi”aynı taktiğin ürünüdür!..
Artık; kim, kimden “taktik” aldı, orasını bilemem!.. Onu, İsrail’i “otorite”kabul edenlere sormak lâzım!..
Nihayetinde, “Paris’teki dergi”ye bir saldırı olmuş ve 12 kişi ölmüştür!..
Bu olaydan çıkarılacak birçok ders vardır!.. Görülmüştür ki; insanlar “tahkir ve tahrik” edilmemelidir!..
“Kutsallara hakaret ve saldırı” da, “medya özgürlüğü” demek değildir!.. Afganistan’da, “Buda heykelleri” yıkılınca ayağa kalkan Batı,“Müslümanların kutsalları”na saldırıdan da vazgeçmelidir!..
Bunun adı “özgürlük” değil,
“kitleleri tahrik”tir!..
Bu, böyle biline!..
CHP VE NAZLI ILICAK!
“Fransa’daki saldırı”yı değerlendirmeye çalışırken, maalesef“Sultanahmet’teki terör saldırısı”na ve CHP’nin yuvarlandığı “yolsuzluk bataklığı”na değinmeye pek fırsat kalmadı!..
Hükümeti, “yolsuzluk ve rüşvet” üzerinden vurmaya çalışan CHP’nin, son günlerde; hem “Sarıgül’ün mafyatik ilişkileri” hem de “kurulacak bir televizyon için toplanan milyon dolarların buharlaşması” konusunda başı dertte!..
“Yolsuzluk” dediler, o “bumerang” döndü, kendilerini vurdu!..
“Hükümet, teröre seyirci” dediler; Sultanahmet’te ölen “canlı bomba”ya, 2012’de “mağdur” dedikleri ortaya çıktı!..
“Paralelci Nazlı Ilıcak”ın da, önceki gün bir “twit” atıp, “Paralelci polislere güzelleme” yapayım derken, “Reyhanlı, Gaziantep ve Karşıyaka’da 62 vatandaşımızın öldüğü saldırı”lar esnasında, “Paralelci polislerin görevde olduğunu unuttuğu” ortaya çıktı!..
Aynı Nazlı Ilıcak’ın, “yolsuzluk” derken, “İLKSAN ve Ter-Oto yolsuzlukları”nı hatırlamadığı da ortaya çıktı!..
Böyledir bu işler!..
“Alma mazlumun ahını,
Çıkar aheste aheste!”
Bumerang, döner seni vurur!
*********************************************************************
AK Partililerin “tasfiyesi”ni şarap içerek mi kutladılar?
Batman’dan haberler geliyor... “AK Partili doktorlar ve diş hekimleri tasfiye” ediliyormuş... Öğrendiğim kadarıyla; pek çok “hastane yöneticisi”görevden alınmış, yerlerine “hiçbir tecrübesi olmayan BDP’liler” atanmaya başlanmış!..
Meselâ; Batman Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde, 2 yıldır “Başhekimlik”yapan Elif Kılıcıkan, sırf “başörtülü” olduğu için görevden alınmış, yerine“tecrübesiz” biri atanmış!..
“Görevden alınanların listesi” hayli kabarık... Hepsini tek tek saymayacağım... Ama, bu “görevden alma” işlemlerinden Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun haberi var mıdır, yok mudur, merak ediyorum...
Asıl sormak istediğim şu: Türkiye genelinde “solcu” görünen amaBatman’da “Kürtçülük” yapıp, “Kobani Kriterleri”ni uygulayan “sendika üyesi doktorlar”ın istemediği isimlerin “tasfiye” edildiği ve buna “il teşkilatının çanak tuttuğu” doğru mudur?..
Duyduğuma göre; bu “Kürtçü” diş hekimleri ve doktorlar, “Elif Kılıcıkan başhekimlik görevinden alındığı gün, şarap partisi düzenleyeceğiz”demişler!..
Sağlık Bakanlığı bürokratları ve teşkilat mensupları, Elif Hanım’ı görevden alarak/aldırarak, “Şarap partisi”ne zemin hazırlamış olmadılar mı?..
Onlara “meze” olanlara bravo!
yeniakit