Yüzde 99'la Bile Gelseniz Yetmez
Tam tarihi ile 5 Haziran 1977. Bu tarihin gecesini Hürriyet Genel Yayın yönetmeni hiç unutamamış. Peki, bu gecenin özelliği ne diyeceksiniz? İşte yanıtı:
Ertuğrul Özkök'ün köşe yazısı
O geceyi hiç unutmadım
O geceyi bütün hayatım boyunca unutmadım.Sonuna kadar unutacağımı da sanmıyorum.
Çünkü hayatımın en büyük bozgun gecelerinden biriydi.
Tam tarihi ile, 5 Haziran 1977.
Yer Ankara’nın Çevre Sokağı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi önünde büyük ve coşkulu bir kalabalık toplanmış.
Sandıklar açılmış ve Karaoğlan Bülent Ecevit’in CHP’si, büyük bir zaferle çıkmış.
Oyların yüzde 42’sini almış.
Süleyman Demirel’in AP’si yüzde 37’de kalmış.
Geride yüzde 8.5’le Erbakan’ın MSP’si geliyor.
Onu yüzde 6.4’le Türkeş’in MHP’si izliyor.
* * *
CHP tek başına iktidar olmuş.
Kutluyoruz.
Kutluyoruz çünkü, Türkiye Milliyetçi Cephe Hükümeti’ni etkisinden kurtulacak.
Kutluyoruz çünkü sokakları kana boyayan "ülkücüler" artık hükümetten ve devletten destek bulamayacak.
Kan duracak, cinayetler bitecek.
Dile kolay, yüzde 42.
Üstelik bir seçim önce yüzde 34 olan oyunu, bu defa yüzde 42’ye çıkarmış.
AKP’nin geçen seçimde aldığından 8 fazla.
22 Temmuz’da "Anadolu ihtilali" diye yorumlanan seçimde aldığından sadece 4 puan eksik.
Sevincimiz, üç saat sürdü.
Saatler gece yarısını gösterdiğinde, o sevinç hüsrana döndü.
CHP tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu elde edememişti.
CHP, oyların yüzde 42’si ile sadece 213 milletvekili çıkarabilmişti.
Karaoğlan ihtilali, bir anda balon gibi söndü.
Onun yerini yine korkular aldı.
* * *
Geçen hafta yine o geceyi hatırladım.
Hatırladım ki, bu ülkede Ecevit gibi bir lider, yüzde 42 oyla tek başına iktidarı elde edememişti.
Niye hatırladım?
Çünkü, bugün bir iktidar bundan sadece 4 puan fazla oyla, Anayasa’yı tek başına değiştirme girişiminde bulunuyor.
Onun arkasında duran basın ve yazarlar da durmadan pompalıyor.
"Bu Anadolu ihtilalidir." "Halk böyle istiyor."
"Vatandaş onları hüsrana uğrattı."
İkisi de seçim, ikisi de demokrasi.
Birinde yüzde 42’yle iktidar olunamıyor.
Ötekisinde açık ara iktidara gelen partinin bazı şımarık destekçileri, kraldan fazla kralcı bir edayla bağırıyor:
"Siz kralsınız, imparatorsunuz, ne isterseniz onu yaparsınız. Çünkü halkın iradesi bu."
Ya o günkü halkın iradesi?
O bizim parti olmadığı için, "halkın iradesi" sayılmaz.
O, "Cumhuriyetçi elitlerin" iradesi.
Evet ikisi de seçim, ikisi de halk, ikisi de yüzde 40’lar...
Peki değişen ne?
Kültür.
Adap, görgü...
Demokrasinin gerçek anlamı...
Bir insan bunlardan nasibini almamışsa, geriye alelade bir "Bolşevik görgüsüzlüğü" kalır ki, bugün iktidar gazetecilerinin ruh hali budur.
* * *
Diyeceksiniz ki bu ne biçim demokrasi anlayışı.
Bir parti yüzde 46 oy ile Anayasa’yı değiştiremez mi?
Elbette değiştirmeye kalkabilir.
Ama değiştirmemelidir.
Hatta oyların yüzde 99’unu olsa bile tek başına değiştirmemelidir.
Çünkü çoğunluk mahallesi kalabalıklaştıkça, nüfusu az mahallelerin sakinlerine daha çok kulak vermek gerekir.
Yoksa bir bakarsınız, mahalle baskısı bir anda muhit diktatörlüğüne dönüşmüş.
(Hürriyet)