Abdurrahman Dilipak
Yüzleşmek
Bölge insanını dinliyoruz günlerdir.. İnsanlık dışı uygulamalarla, devlet eliyle adeta bu sonuç, profesyonelce hazırlanmış.. Burada acı çekmeyen kimse yok.. Dağdaki de acılı, ovadaki de; korucusu da, askeri de, polisi de herkes acı çekmiş.. Korucularla ilgili olarak Cevizdalı halkının yaşadıkları, yaşanan acılar için tipik bir örnek.. Artık korucu meselesinin bir şekilde sonuçlandırılması gerekir.. Sanırım bu konuda yeni bir yasa gerekiyor.. Korucu meselesinin çözümü, burada herkesin ortak talebi..
Doğuda herkes geçmişle yüzleşmekten, Hakikati Araştırma Komisyonu kurulmasından söz ediyor; ama kimse işin bir adım sonrasını düşünmüyor.. İşin ucunun dönüp kendilerine dokunacağının farkında değiller sanki..
Bana kalırsa hakikat ortaya çıkmalı ve herkes sonucuna razı olmalı..
Ermenilerin bize yaptıkları zulüm tamam; ya bizimkilerin yaptıkları!.. Doğu ve güneydoğu halkları olarak bu konuda ne kadar masumuz?.. Bunun cevabını ben sormayayım, yalnız bir vakitte herkes kendi kendine sorsun..
Dışarıdaki Kürtler evlerine dönsün, tamam.. Peki diğerleri de, Suriyeliler de dönsün mü?..
Ya bizim işlemekte olduğumuz tarlaları geri isterlerse!..
Açılan kapıdan onlar da geçecek, kendiniz için istediğinizi onlara da vermek zorunda kalacaksınız.. Bunu bilelim de..
Ben durduğum yeri bir kere daha söyleyeyim; hak ve adalet yerini bulsun da, sonu ne olursa olsun..
Zazalar ayrı okul isterse ne olacak?.. Ya da Suriyeliler mesela?.. Zazaca; Kurmançça - Soranice olmasın diye TDK benzeri bir Kürt Dil Kurumu filan mı kurulacak?.. Hani ortak bir tarih anlayışı için Kürt resmi tarihi mi yazılacak?.. Örgüt tek tipleştirmeye karşı çıkarken maalesef kendisi tek tip politik bir söylem içinde.. Bütün bu sorunlar çözülmeli.. Ama bunun için daha fazla okumamız, düşünmemiz, çalışmamız gerekiyor.
Bunlar nereden aklıma geldi?.. Bölgede üniversite öğrencileriyle, esnafla konuşuyorum.. Bazı sorular soruyorum, hiçbirinin sorduğum konuda kafalarında ortak bir fikri yok.. Ama parti bültenlerindeki sloganı, köylü kadın da, lise talebesi de, örgüt temsilcisi de, üniversite öğrencisi de aynı şekilde, aynı sıralama ve aynı vurguyla, aynı üslupla söylüyor.. Aslında korucusu da, şehit ailesi de aynı şeyleri tekrarlıyor sanki.. Biz birbirimize çok benziyoruz.. İdeolojik olarak Kemalizmi eleştirenler, bir bakıyorsunuz metodik anlamda Kemalist..
Dışarıda farklı düşünce sahipleri var.. Ama toplantılara katılıp görüş açıklamıyorlar.. Gençler içerideki sivil polisin varlığından rahatsız, ama diğer öğrenci ve kişiler örgütün adamlarından rahatsız.. Hizbullah sempatizanları, dinî gruplar, korucular farklı düşünebiliyor ve bunların sayıları az değil.. Halkın büyük çoğunluğunun derdi daha çok insanî sorunlar ve temel haklarla ilgili.. Aslında bu arkadaşlar kendileri de bir düzenleme yaparlardı, sanırım bunu politik sterilizasyonla yine gerçekleştirebilirlerdi.. Örgütler tabanlarının kafasına ipotek koyuyor sanki.. Oysa bize özgün ve özgür fikirler gerek, bu karakterde insanların teklifleri gerek.. Ufkumuzu aydınlatacak olanlar, asıl onlar.
İşin kötü yanı; hiç kimse bu süreçte kendi eksiğini, yanlışını, sorumluluğunu, ödemesi gereken bedeli düşünmüyor.. Sürekli talep etmek, sürekli eleştirmek, sürekli suçlamak çözüm değil.. Öfkemiz aklımızdan, nefretimiz sevgimizden, gazabımız merhametimizden büyük olmamalı.. Barış herkes için en iyi olanıdır.. Kan tartışarak adalet sağlanmaz.. Bu işler bu noktaya, durduk yere gelmedi.. İnanılmaz acılar yaşandı, zulümler yapıldı..
Daha anlatılacak çok şey var.. Güzel günler göreceğiz inşallah.. Selâm ve dua ile..
yeniakit