Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Zor bayram

Öncelikle bayramınız mübarek olsun.

Böyle bir bayram yazısı yazmak istemezdim. Bu bir dini bayram, ayrı bir ruhaniyeti var, o duygulara halel gelmesini istemezdim, her eve bir şekilde sevinç taşıyan günler bu günler, onların yaralanmasını istemezdim.

Ama düne kadar kurban kesebilenlerin kurban kesemediği zamanlara gelmişiz. O yüreklerde hüzün var.

İçerde fiyatlar küçük başta 15-20 -25 bin lira arasında, büyük başlarda hisse başına daha da yüksek, 20-25-30 binli rakamlarda dolaştığı için, kurban kesmemeyi de içine sindiremeyen insanlar, dışarda kurban kesme kampanyalarına yöneliyorlar. Orada fiyatlar ülkesine göre 3 – 5 bin arasında dolaşıyor. Bu sebeple kurbanlar, farklı Afrika ülkeleri başta olmak üzere Filipinler’e kadar uzanıyor.

Başlangıçta “içerde” ete ulaşma sorunu bu kadar derdin değildi ya da içerde de fiyatlar gelir seviyelerini solda sıfır bırakacak boyutlarda değildi, o yüzden kurban kesenler daha çoktu ve ihtiyaç sahiplerine et ulaştırma zemini oluşabiliyordu.

Şimdi bir yandan yıl içinde “ete ulaşma sorunu” var, diğer yandan da “Kurban’da olsun” ete kavuşabilme umudu ortadan kalkmış durumda. Siz söyleyin, nasıl bir bayram yaşayacak bu ülkenin fakir fukarası bayramı? O evlerdin anne – babaları, çocuklarının et kokusuna hasretini nasıl giderecek?

Zor bayram dediğim o.

Kurban kesmek bizde, evlerin ayrı bir iç tatmin meselesi. “Bu yıl kurban kesememek” onun için, pek çok insanın yüreğini burkuyor ve memleketimiz her yıl biraz daha geriye düşüyor bu iç tatmin olayında… Daha aza, daha aza razı olmak demek bu.

Evet, bir kesim var ülkede, öyle üçü – beşi hesap etmeyen, bir eli yağda bir eli balda denebilecek bir kesim yüzde 10’lar, 20’ler diye sıralanıyor yukardan aşağıya… Ama bir de “Aşağıda birikenler” var ki, onların payına “Bayram gelmiş neyime…” sözleri düşüyor.

Kurbanlıklarını Erzurum’dan kamyona yükleyip İstanbul’a getiren ve satamayan kişilerin perişanlığını düşünün öte yandan… Getirme masrafı, geri götürme masrafı, orada yeniden besleme ya da mezbahaya maliyetinin çok altında teslim etme duyguları… Ondan sonra hayvancılığın ölmesi ve gelecek yıl et fiyatlarının orta gelir grubunun bile ulaşamayacağı seviyelere yükselmesi…

Taa bilmem nereden, Güney Amerika’dan canlı hayvan ithali…

Bir bayram yaşıyoruz ama, içinden ne hüzünler taşıyor.

Emeklilere bakın bayramda… 10 bin lira emekli maşı alanlara… Nasıl bayram yapar onlar? Elini öpen torununa kaç lira harçlık versin? 5 lira, 10 lira, 20 lira olmayacağına göre, -artık bu paraları dilenciler bile beğenmiyor- eksilmesinden korkmadan kaç lira versin?

Asgari ücretliler nasıl bayram yapar? Bayram alışverişi diye bir şey kalmış mıdır oralarda?

İşsizler nasıl bayram yapar?

Bayram bayram ama onun bir ekonomisi var. Bir “Kurban ekonomisi” var. Ramazan’da bir “İftar ekonomisi” var. Sofraya iftarda ne koyuyorsunuz, sahurda ne? İftarın ve sahurun neşeleri kayboluyor bir süre sonra…

Bayramda harçlık ya da hediye alamayan çocuğun bayram hatırası olur mu?

Geçen sene Kurban’da da böyle bir yazı yazılabilirdi. Çünkü ekonomi, kaç yıl var ki, böyle, özellikle dar gelirlileri daha aşağı – daha aşağı çekerek geliyor. İnsanlar kaç yıl kurban kesemediklerinde, hayatlarında kurbanı hatırlamaz hale gelirler? Bizi yönetenler farkında mı bilmem, ne kadar muhafazakâr politika iddiasında olurlarsa olsunlar, ekonomi politikaları, bazı temel ibadetlerin muhafazasına imkan vermiyor, hatta onların peyder pey hayatın dışında kalmasına yol açıyor. Bence TÜİK olmasa bile Diyanet, bu işin de envanterini çıkarmalı ve hangi sebeple nelerin kaybedildiğini gözler önüne sermeli.

Bayramınız mübarek olsun.

Bu yazı toplam 122 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar