12 Eylül Cunta Zihniyeti Yeniden Başörtüsüne Kafayı Taktı

12 Eylül Cunta Zihniyeti Yeniden Başörtüsüne Kafayı Taktı

Kayseri'de bir albayın yayımladığı iç emirle başörtüsü yasağı getirmesine tepkiler devam ederken Eğitim-İş Sendikasının da benzer bir karar alması, akıllara 12 Eylül cunta zihniyetini getirdi.

Kamuda başörtüsü yasağının 2013 yılında, TSK'da ise 2017 yılında kalkmasına karşın Kayseri 2'nci Ana Bakım Fabrika Müdürü Albay İlhan Coşkun'un, yayımladığı iç emirle fabrikadaki personele ve ailelerine başörtüsü ve sakal yasağı koyması tepki çekti. Millî Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, yasakçı albayın açığa alındığı belirtildi.


Öte yandan Eğitim-İş Sendikası da hazırladığı bir karar metninde skandal bir karara imza atarak, 'Siyasi iktidarın kamu kurumlarına saf dini simgeleri sokma, toplumu muhafazakarlaştırma, Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma adına özgürlük kisvesi adı altında yapmış olduğu uygulama ve düzenlemeler kabul edilemez.' ifadelerini kullandı. Eğitim-İş Sendikasının aldığı kararla başörtüsünü açıkça hedef aldığı görülüyor.

28 Şubat zihniyetini hatırlatan skandal başörtüsü yasağı çalışmalarına birçok kesimden tepki gelmeye devam ediyor.

Eğitim-Bir-Sen (EBS) İstanbul 3 No'lu Şube Başkanı Erol Ermiş İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada; verilen kararlara tepki göstererek başörtüsü serbestliğinin anayasal güvence altına alınması gerektiğini belirtti.

"Bunların esas rahatsız oldukları şey başörtüsünün serbest hale getirilmesidir"

Sendikaların serbest kıyafetle ilgili karar almalarında herhangi bir sıkıntı görmediklerini ancak alınan kararda bir başkasının özgürlüğünü kısıtlayan içerik gördüklerinde doğal olarak tepki gösterdiklerini dile getiren Ermiş, "Kendi üyelerinizin serbest kıyafetle gitmesiyle ilgili karar alın ama bir başkasının özgürlük alanına müdahale ettiğinizde orada ciddi sorun çıkmış oluyor. 2013 yılından beri uygulanan başörtüsü serbestliğinin ağır bir şekilde eleştirildiğini ve uygun bulunmadığını bu karara giydirmişlerdir. Bir noktada; 'Biz bir nevi bu kararı protesto etmek için böyle bir karar alıyoruz.' demişler. Devletin normalde kendine göre bir kılık-kıyafet yönetmeliği var, çok az bir değişiklikle başörtüsü serbest hale getirildi. 1982 ürünü daha doğrusu 12 Eylül askeri darbesini yapanların ortaya koymuş oldukları kılık-kıyafet yönetmeliği 2013 yılına kadar geçerliydi. Ufak bir değişiklik yapılarak başörtüsü serbest hale getirilmiş oldu. Bunların esas rahatsız oldukları şey budur, yıllardan beri bu rahatsızlıklarını da dile getiriyorlar." ifadelerine yer verdi.


Eğitim-Bir-Sen İstanbul 3 No'lu Şube Başkanı Erol Ermiş

Ermiş, "Vaktiyle serbest kıyafet kararını alırken bu işin mevzuata uydurularak yasal hale getirilmesi gerektiğini söylerken sadece başörtüsünü kast etmemiştik. Örneğin; öğretmenlerin kılık kıyafetinin en ince ayrıntısına varıncaya kadar; saçıyla, sakalıyla, bıyığıyla ilgili birçok hususu barındırması yönüyle son derece çağdışı kalmış bir yönetmelikti biz bunun her yönüne karşı çıkıyorduk. Düşünebiliyor musunuz, insanlar bıyık bırakacak; bıyığın nasıl bırakılacağına dair tanım getiriliyor. Sakal zaten bunların dünyasında hiç yoktu. Geldiğimiz noktada başörtüsü serbest olduğu gibi en son Danıştay'ın kararıyla kurumlarımızda isteyen devlet memurları sakalda bırakabilmektedir. Eskiye özlem duyan birtakım yöneticiler, Kayseri örneğinde olduğu gibi zaman zaman eski yönetmelikler hala geçerliymiş gibi iç duyuru yapmak suretiyle eski yasakları uygulamaya kalkıyorlar." dedi.

"Bizim böyle bir karara saygı duymamız ve kabullenmemiz beklenemez"

Eğitim-İş Sendikasının 'Siyasi iktidarın kamu kurumlarına saf dini simgeleri sokma, toplumu muhafazakarlaştırma, Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma adına özgürlük kisvesi adı altında yapmış olduğu uygulama ve düzenlemeler kabul edilemez.' şeklindeki skandal karar metnini değerlendiren Ermiş, "Burada açıkça başörtüsünü kabul etmediklerini ifade ediyorlar, dolayısıyla bizim böyle bir karara saygı duymamız ve kabullenmemiz beklenemez. İsteriz ki tüm Türkiye alınan bu kararı bilsin ve bu insanların neyin peşinde olduğunu da görsünler." şeklinde konuştu.

"Cumhurbaşkanımızın verdiği güvence elbette bizim için senettir biz onu önemsiyoruz ama bu senedin (başörtüsü serbestliği) yazılı hale gelmesi bizim için son derece kıymetlidir"

Başörtüsü serbestliği ile ilgili bir düzenleme olduğunu ancak düzenlemenin yeterli olmadığını, düzenleme ile sadece yönetmelikten birkaç kelime çıkarılarak başörtüsünün serbest hale getirildiğini belirten Ermiş, "Bilindiği gibi yönetmelikler kanun, anayasa maddesi değil, haliyle güçlü bir koruma sağlamadığının farkındayız. Sonuç itibariyle başka bir milli eğitim bakanı gelerek buradaki yönetmeliği değiştirip tekrar eski haline getirebilir ama siz bunu kanunla güvence altına alırsanız, direk anayasa hükmü haline getirirseniz elbette daha güçlü bir hüküm olur. Cumhurbaşkanımızın verdiği güvence elbette bizim için senettir biz onu önemsiyoruz ama bu senedin yazılı hale gelmesi bizim için son derece kıymetlidir. Şunu da biliyoruz; bu zihniyet gücü eline geçirdiği zaman bu serbestlik nerede olursa olsun onu kaldıracak kadar da gözü kara bir zihniyettir. Çünkü alınan kararlar bunu apaçık olarak gösteriyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)