Washington Post: HTŞ, Esad'ı devirecek planı aylar öncesinden Türkiye'ye sunmuş

Washington Post: HTŞ, Esad'ı devirecek planı aylar öncesinden Türkiye'ye sunmuş

Suriye'de Baas rejimini deviren operasyonun perde arkası netleşmeye başladı. Washington Post'ta yer alan habere göre, saldırıyı 4 yıl boyunca hazırlayan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), operasyon planını Ankara'ya sundu.

Suriye'de Baas rejimini deviren operasyonun perde arkası netleşmeye başladı. Washington Post'ta yer alan habere göre, saldırıyı 4 yıl boyunca hazırlayan Heyet Tahrir el- Şam (HTŞ), operasyon planını Ankara'ya sundu. Türkiye, 11 Kasım’da gerçekleştirilen Astana Zirvesi'nde Suriye rejimi ve Rusya’ya yönelik uyarılarda bulunarak, daha sonra muhaliflerin harekâtına prensipte onay verdi.

Washington Post’un yayınladığı detaylı habere göre, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Suriye sahasındaki güç dengesini değiştirmek için dört yıllık bir hazırlık süreci geçirdi. HTŞ mensubu Musa Elesad, bu süre boyunca “sahadaki güç dengesini değiştirecek bir karşı saldırı” planladıklarını belirtti. 2024’ün başında HTŞ, bu planı Türkiye’ye sundu. Ankara, başlangıçta plana doğrudan yeşil ışık yakmadı, ancak prensipte onay verdi.

HTŞ, bu süreçte Lübnan’daki gelişmeleri ve İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırılarını yakından takip ediyordu. Bu saldırıların, Hizbullah savaşçılarının Suriye’nin kuzeyinden çekilmesine yol açacağını öngören HTŞ, bunun kendileri için önemli bir fırsat yaratabileceğine inanıyordu.

Elesad, Türkiye’nin önce çatışmaya engel olmaya çalıştığını söyledi. Bir Türk yetkili ise Türkiye’nin son ana kadar İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ni korumaya çalıştığını ifade etti.

11 Kasım 2024’te gerçekleştirilen Astana görüşmeleri, operasyonun kaderini belirleyen bir dönüm noktası oldu. Türk yetkililer, bu görüşmede Suriye rejimine ve destekçisi Rusya’ya açık bir uyarı yaptı. Türk yetkiliye göre, rejimin İdlib’deki sivillere ve altyapıya yönelik saldırılarının devam etmesi halinde, muhaliflerin güçlü bir karşılık vereceği ifade edildi.

Astana görüşmelerinden sonra Türkiye, operasyon için muhaliflere destek verdi ve planlarını uygulamalarını istedi. Ankara’nın bu adımı, HTŞ ve diğer muhalif gruplar arasında koordinasyonu güçlendirdi ve operasyonun başlamasına zemin hazırladı.

BEKLENMEDİK İLERLEYİŞ
26 Kasım’da İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes ilan edilmesi, HTŞ’yi harekete geçmeye itti. Hizbullah savaşçılarının Suriye cephelerine dönmesinden endişe eden HTŞ, bir gün sonra operasyonu başlattı. Başlangıçta Halep’i ele geçirmek gibi mütevazı bir hedefle başlayan harekât, muhaliflerin bile beklemediği bir hızla ilerledi. Bütün muhalif gruplar uzlaştı ve ortak bir plan dahilinde herkes savaşçılarını gönderdi.

HTŞ komutanı Abu Abdulrahman, Halep çevresindeki ilk savunma hattında en şiddetli çatışmaların yaşandığını ve en iyi savaşçılarının bir kısmını bu aşamada kaybettiklerini belirtti. Ancak savunma hattı aşıldığında, rejim güçlerinin hızla geri çekilmeye başladığını ve Halep’in büyük bir kısmının neredeyse direnç göstermeden düştüğünü söyledi.

Halep’in düşüşüyle birlikte muhalifler, Esad rejiminin üst düzey isimleriyle temasa geçerek rejimden kopmalarını sağlamaya çalıştı. HTŞ savaşçısı Abu Ziad, Halep’in ardından Rus hava saldırılarının önemli ölçüde azaldığını ve bu durumun muhaliflerin güneye doğru ilerlemesini kolaylaştırdığını ifade etti.

RUSYA VE İRAN İDDİASI
Batılı yetkililere göre Rusya, Türkiye ile sürekli temastaydı ve HTŞ’nin güneye ilerlemeye başlamasıyla birlikte planlarının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Batılı yetkililerin anlatımına göre Türk yetkililer, Rusya ile bu temaslarda bazı noktaları vurguladı; Esad’ı desteklemenin artık boşuna olduğu ve HTŞ’yi bombalamanın ancak Suriye’nin gelecekteki liderlerini Rusya’ya düşman edeceği ifade edildi.

İddiaya göre; Esad, son dönemde İran’ın Suriye’deki nüfuzunu azaltmaya çalışarak Tahran’ı öfkelendirdi. Sonunda Tahran’dan askeri destek istediğinde artık her şey için çok geçti, çünkü destek yolları çoktan kesildi. İran, askerlerini ve diplomatlarını tahliye etmeye başlamıştı.