Abdurrahman Dilipak
2030 büyük sıfırlamaya hazır mısınız?
Unutun Türkiye yüzyılını, unutun 5 yıl sonra Suriye’de seçim olmasını.. Siz anayasa değişikliğini çalışmalarına devam edin, Şeriatın, cumhuriyetin, demokrasinin, ulus devletin yılmaz savunucuları durmak yok, yola devam. Türk Maarif’inin yüzyılı için öğretmenlerimiz ileri!.. 2025’den 2030 da bir yasama dönemi kaldı.. Seçimleri öne mi alsak, çünkü bu son seçim olabilir.
“Hedef 2030”dan haberiniz var mı? “Agenda 2030” yazıp bakın Google, ne göreceksiniz? Bakın orada bütün devlet kurumlarının “2030 Ajandaları”nı göreceksiniz. “Efendilerimiz” daha kısa süre önce Yeni Delhi’de önlerine konan 51 sayfalık bildiriyi imzalamışlardı. Bize, her biri 1,5 satırdan oluşan 7 maddelik bir açıklama yapmışlardı. İmzaladıkları o bildiride toplumsal cinsiyet için 10 sayfa ayrılmıştı.
“TransHumanizm”in ana başlığı “Human 2”. Bu başlık altında, İnsin Şeytanları “biyolojik insan’ın sonu”ndan söz ediyor. Bizim Diyanet, İlahiyat, Cemaatlar bu konuda sesini çıkartmasalar da, din, ahlak, gelenek, biyolojik cinsiyetten bağımsız, GENDER diye tanımlanan “Nesnelerarası İletişim”in NESNE’si olan bir GENOM BİREY’den söz ediyorlar. Yeni kimliksizleştirilen “ID Card”ınıza bakın, orada “Cinsiyet” hanesinde GENDER yazıyor. Gözünüz görmüyorsa bir, göz doktoruna gidin, orada yazanın ne anlama geldiğini ise bir bilene sorun!
Ya hu, 3 kuruşa adam öldürülen bir ülkede yaşıyoruz, “Mülkiyetsiz toplum”dan söz ediliyor, ne alın teri ile kazanan, ne mafyasından, ne devleti dolandıran, rüşvet alan, ihaleye fesat karıştırıp zengin olan, parasını korumak için kasalar kiralayan, onu yurtdışına kaçıranların “GIK”ı çıkmıyor.
Ayasofya, Şam derken Kudüs hayali kuranlar, Ayasofya için 1 asra yakın beklediklerini ne çabuk unuttular. Şam için Yarım asır bekledik. Gazze’nin bekleyecek mecali kalmadı. Aksa için de İns’in Şeytanları geri saymaya devam ediyor. Tabi ki Allah fırsat vermesin. Allah (cc) kendi mabedini korur. Bir şekilde Allah’ın (cc) ipine tutunanlar da kurtuluşa erer de, Hz. Nuh ve Hz. Lut (Onlara salat ve selam olsun) kavminin başına gelenleri düşününce insanın tüyleri diken diken oluyor.
Bizim sanayicimiz Endüstri 4 deyince heyecanlanıyor da, ne olacağının farkındalar mı? Sanırım ne TOBB bunun farkında ne TÜRK-İŞ, ne HAK-İŞ, ne DİSK ve ne de MEMUR-SEN.. Yolun sonunda “Kendim ettim kendim buldum” diye ağlayacak zamanları da olmayacak. Emekçi olmayacak, Çünkü insanların yerini HUMANOİD’ler alacak. Ücret, vergi, sigorta, mesai sorunları yok. Enerji maliyeti de yok, çünkü Füzyon enerjisi her derde deva. Hammadde sorunu da olmayacak. Zaten dünya nüfusu 8 milyardan 500 Milyona çekileceği için sorun olmaz. Böcekten et daha ucuz ve daha sağlıklı (!?) (Lucifer öyle diyor). Sahi kim hayatta kalacak, kim, o çok sevdiğimiz Yapay Zeka tarafından ÇÖP İNSAN kategorisinde değerlendirilip SIFIR ATIK Protokolü çerçevesinde kompoza dönüştürülecek? Yapay zekanızla iyi geçinin yarın sizin hakkınızda ölüm kalım kararı verecek olan o. Sonuçta TEK TIK’lık canımız var. Bu sene Fakülteye başlayacak olanlar, Diplomalarını aldıklarında aslında o DİPLOMALARI ÇÖP olacak. IoT+NeuraLink ve Yapay zeka üstü yapay bilinç sizin aklınızı okuduğu gibi aklınıza yükleme de yapabilecek. Zararlı fikirleri de silebilecek. Siz SIBORG’a dönüştürüldüğünüzde artık siz BİYONİK BİR ROBOT olacaksınız. Yapay zeka’nın bildiği herşeyi bilecek, herşeyi ve herkesi tanıyacak, her dili konuşacaksınız. Hatta hayvanlarla bile konuşacaksınız. Maymun’larla, satranç oynayacaksınız Elon Musk ağabeyimiz gibi. Zaten siz 500 milyon seçilmiş yeryüzü Tanrılarına dönüşecekseniz. Lucifef’ın Harari’si yıllar önce bize bu müjdeyi vermedi mi?
Sahi bizimkiler Anayasayı değiştirip ne yapacakla? Türkler – Kürtler neyin kavgasını veriyorlar ki, 5 yıl sonra ulus devlet diye bir şey kalmayacak. Din yok, ideoloji yok, mezhep yok, ırk yok, demokrasi yok, seçim yok, parti yok, para yok. Devlet yok ki! Ordu da yok tabi, öyle olunca askerlik de yok. Çok merak ederseniz MetaVerse de gidip askercilik oynayabilirsiniz.. İster bir GENDER olarak farklı cinsel kimliklere bürünebilirsiniz. İsterseniz GÜNAH, AYIP, SUÇ ve CEZA olmayan o yerde her cinsel kimliğe bürünebileceksiniz. İsterseniz kendinize bir cemaat da kurabilirsiniz. Orada LAİKLİK de, İRTİCA da olmayacak. Oyunlarda öldürdüğünüz gibi kendi yarattığınız insanları öldürebilirsiniz de. ÖLÜMSÜZ olacaksınız. GEN ve AKIL kopyanız alınınca klonlanıp yeniden dünyaya canlı olarak dönebilirsiniz de. Ha! Bu arada ölülerinizi Avatar olarak hemen, canlı olarak 6 ay sonra yanınıza dalabilirsiniz. Size gelince TELEMER ayarı ile, mesela 40’dan sonra tekrar her yıl bir yaş gençleşerek 20’ye gelip, tekrar yaşlanmaya başlayabilirsiniz. Gen implantı da başka yöntemlerle hasta da olmayacaksınız, yaşlanmayacaksınız da. Eski Biyolojik aileyi, akrabalık ve komşuluk ilişkilerini unutun Lucifer size yeni bir dünya vadediyor. Sizi cehennemine atacak yaratıcınızdan kurtarmak için gece gündüz çalışıyor!?
Ha! Bu arada Napolyon’ın dediği o “Para” da sorun olmaktan çıkıyor. Terk para olacak, o da sistemin olacak. Vergi derseniz, 2040 kadar biraz zahmetli olacak. “Islah ve Reform” döneminde herşey sistemin kontrolüne alınıp, insanın ve hayatın dönüşümü tamamlanana kadar, geçiş döneminde Karbon vergisine takılacağız. Ama zaten 15-25 dakikalık akıllı şehirlerde yaşayıp, akıllı ev’lerde oturunca, kısa sürede ona da alışırız. Hani canınınız inek eti yemek ister de, o zaman böcek eti 100 lira size 500 lira ödemek zorunda kalabilirsiniz. Sokağa çıkıp ne yapacaksınız ki, alışverişini tek marketten, internet üzerinden yapacaksınız, aldığınız ürünü kargo dron kapınıza getirecek. “Sıfır atık” olunca çöp de yok. İdrarınız yeniden işlenip içecek olacak, dışkınız aynı şekilde yiyecek olacak! Balkonunuzda, portakal ağacında Karanfil kokulu sarımsak yetiştirebileceksiniz! Akıllı bir kendiniz de olabilir. Başka şehirlere gitmeye ne gerek var. Dünya’nın her yerine TEK TIK ile ulaşabileceksiniz. “Artırılmış Sanal Gerçeklik” aleminde her yere gidebilir herkes ile birlikte olabilirsiniz. Sistem böyle bir gelecek için tıkır tıkır işliyor. Aile şimdiden yokedilmeye başladı bile. Zaten 2040 da AİLE yok. Size boşuna BİREY demiyorlar. Artık KİŞİ, ŞAHIS, FERD yok! Kişilik, Şahsiyet ve ferdiyet de yok artık! Anne-Baba, Dede-Nine, kardeş, Amca Hala, Dayı-Teyze yok. Aile Bakanı ve bakanlık personeli bu hususta ne düşünüyorlar aceba.
Bakın birileri yan odaya geçiyor, Lucifer’le çalışıyorlar, öteki odaya geçiyor size başka şeyler anlatıyorlar. “Agenda 30” yazın bakın, hepsinin böyle bir ajandası var. Stratejik eylem planlarında deri altına Chip takma da var. İklim, çevre, gıda, sağlık politikaları tamamen bu eksende. Her bakanlığın, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, büyük şirketlerin böyle bir ajandası var. Karbon ayak izini insanlar duymuş olmalı ama bunun kendi hayatlarındaki karşılığının, anlamının pek de farkında değiller sanırım.
İnsanların beyni mi süngerleşti, gözleri var görmüyorlar mı, kulakları var duymuyorlar mı, kalpleri var hissetmiyorlar mı? Akletmiyorlar mı? İpnoz mu oldular. Korkuları ve umutları akıllarını mı zail etti bilmiyorum. Korkarım bu yıl içinde önce CoVID benzeri, ardından kanser ve AIDS benzeri yeni salgınlarla bizim oyalayacaklar. Bu salgınların sebebleri de kendileri, şifa diye sundukları ilaçları da hastalıklarından beter. Aslında bu kirli oyun insanlığa karşı açılan bir savaş’dan başka bir şey değil. Bu kez yeni salgın, farklı mekan, din ve etnik özelliklere göre olacak! Öyle planlıyorlar. Zaten biliyorsunuz havadan Chemistrail ile sürekli zehirleniyoruz, ıslah edici maskeli bozguncular tarafından. Ve Siyaset de bunları görmezden geliyor, himaye ediyor..
Farkında mısınız şehirler trafik, suç takibi bahanesi ile büyük gözaltına alınıyor. “Tek devlet, tek ulus, tek gelecek / Tek dünya, tek aile, Tek Gelecek” den söz ediyorlar. “Agenda 2030” BM tarafından 2015’de kabul edildi. Adı “Sürdürülebilir kalkınma hedefleri”. Bu hedefler 17 ana hedef ve 169 alt başlıktan oluşuyor. Tabi oltaya takılan yem’ler çok leziz: Yoksulluğa, açlığa, hastalığa son, eşitlik, adalet, sürdürülebilir bir çevre ve kalkınma vs. Her zaman olduğu gibi “ıslah edici” görünümle, “bozgunculuk” yapanlar, “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadederken, “ağuyu altın tas içinde, bala karıştırıp sunuyorlar”. Bugünlerde onları “Toplumsal cinsiyet” şapkası altında görüyorsunuz, iklim değişikliği, yoksulluğun bitirilmesi ve çevre tabi her zamandan dillerinden düşürmedikleri konular.
Bu şekilde özgürlükleri kısıtlanacak ve toplumsal gözetimi artırabilecek. Dijital kimlikler, veri toplama ve yapay zeka gibi uygulamalar mahremiyeti ortadan kaldıracak. Zaten şimdiden kişisel veriler, klonlanmış durumda, sosyal ağlar üzerinden bütün işlemlerimiz takip ediliyor. Yapay organlar, genetik müdahaleler, beyin-bilgisayar ara yüzlerine ilişkin dini ve ahlaki değerler gözardı edilirken, helal-haram kavramı görmezden geliniyor. Endüstri 4.0 ve İşsizlik kaygıları nedense görmezden geliniyor.
Biyolojik insan değişirken aslında insan eseri, aklı, algısında ne varsa o da değişecek. Ama ne yazık ki, bu ne dini önderlerin, ne felsefecilerin gündeminde. Zaten politikacılar ve bürokratların aklı sanki ele geçirilmiş gibi, programladıkları şekilde açılan yoldan kör bir gidişle ilerliyorlar. İnsan 2.0 ile dijitalleşme ahlaki sınırların ötesine geçiyor. Bu yolun sonda Egemenlik ne dinde, ne siyasi iradeye ait olacak. Küresel politikalar da ulus devletler de yapay zeka ve dijital sistem tarafından Lucifer’in eline geçecek. Ajanda 30 şeytani egemenliğin ilan edildiği yıl olacak, eğer başarırlarsa. Çekirdek aileye geçerken, anneyi ucuz işgücü olarak piyasaya sürdüler, dede ve nineyi evden kovdular. Artık gençler evlenmiyor, evlenen aileler de çocuk yapmıyorlar. Varolan evlilikler de mutluluk katsayısı çok düşük. Kadın ve erkeklerin doğurganlık kapasitesi hızla düşüyor. Umarım, AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve AKP’nin papatyaları, KADEM ve onun zihniyet STK’lar İstanbul sözleşmesi ve Lanzarote uygulamaları sonucu, çalışan kadın ve toplumsal cinsiyet fitnesi konusunda nerede yanlış yaptıklarını konusunda düşünmeye başlamışlardır. Bir takım Holdingler, LGBT+’a hala pozitif ayırımcılık uygulamaya devam ederken, bizim Yeşil Sermaye henüz bu konuda sessizliğini korumaya devam ediyor. Gelinen noktada Dini hassasiyetlerle birlikte sağlık ve gıda üzerinden fıtratın bozulması konusu ne yazık ki kimsenin umurunda değil. Helal Sertifikası verenlerin de görünen o ki, bu konunun ya farkında değiller ya da bu konu onların da umurunda değil.
İns’in Şeytanlarından Pedefolik, Satanist, Siyonist WEF Başkanı Schwab söyle diyor: “Boğayı boynuzlarından yakaladık. Pandemi bize eşine az rastlanır şekilde, dünyamız üzerinde degiştirmemiz gerekenleri düşünmemiz ve onu yeniden şekillendirip, herşeyi yeniden Başlatmamız için, önemli ve fakat dar ve kısıtlı bir şans veriyor” diyor. Gelin ona bu şansı vermeyelim. O’nun davasının davacılarını, zihniyet ikizlerini, işbirlikçilerini Allah (cc) onunla ve onun dostları ile birlikte kahretsin ve haşretsin.
Hadi gelin tevbe edelim, aklımızı başımıza toplayalım, derin uykudan uyanalım. Bu Şeytani davete, onların işbirlikçilerine HAYIR diyelim. Selam ve dua ile.
elipshaber