Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

3. milenyumun 2. çeyreğine doğru

2018’e giriyoruz değil mi? MS 3. bin yılın ilk çeyreğini tamamlamamıza 7 yıl kaldı. 21. YY’ın ilk çeyreğini geride bırakıyoruz.

1990’lara girerken soğuk savaş bitmişti. Tehlikenin rengini kızıldan yeşile çevirenler yeni dünya düzeninin yeni düşmanını da ilan etmişlerdi: İslam! BÇG bunun için kurulmuştu. 2000’lere girerken bu bitirilecekti. Ya İslam dünyası BÇG’vari oluşumlar üzerinden sopa ile yola getirilecekti, ya da FETÖ’vari yapılar üzerinden iktidar ve servete ortak edilerek havuç politikası ile yola getirilecekti. Bu projenin kaç başı ile BOP olacaktı. İlk etapta bölgede enerji koridorunu kontrol eden 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapıları değiştirilecekti. Olmadı.

19. YY sonunda savaş yıllarında, kapitalizm, komünizm ve faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 20. YY’ı açıklamak bile mümkün değilken, doludizgin 21. YY’la girdik ve ilk çeyrek nerede ise geride kaldı. Yeni bir dünya savaşının eşiğindeyiz. Dünya bir ekolojik felaketin eşiğinde. Hava, su, toprak kirlendi. Aile parçalandı. Terör ve intihar insanlığın ufkunu karartıyor. Teknoloji karşısında giderek yalnızlaşan ve bir insan var günümüzde.

Batının kültür ve eğitimi insanı tarihten ve gelenekten kopardı. Batının laikliği dinde kopardı. Batının Demokrasisi, insan hakları sadece bir illüzyondu. Ekonomileri de öyle. Korkunç bir sömürü çarkı kurdular. Sadece Kızılderilileri, kara derilileri, sarı ırkı mahvetmekle kalmadılar dünyayı ve insanlığı kıyametin eşiğine getirip bıraktılar. Uyuşturucu, alkol, kumar, fuhuş yolu ile şeytan insanları cehenneme yönlendirmeye devam ediyor.

Bir de internet var. Bilgisayar var dünyamızda. 3. milenyumun 2. çeyreğinde şoförsüz, elektrikli otomobiller çıkıyor sahaya. Petrol zenginleri fakirleşecek. Şoförler işsiz kalacak. Mesela her şoför ayda 1000 TL tasarruf etse, bunlar bu para ile kendi elektrikli şoförsüz otomobillerini üretebilirler. Bu arabaları başkalarına da satabilirler. Rent a car ya da kargo taşımacılığı da yapabilirler bu sistem üzerinden, ülkede oto şarj istasyonları da kurabilirler, ama umurlarında değil. Yarın ağlayacaklar, devleti suçlayacaklar biliyorum. Hiiç ağlamasınlar!.

Öğretmenler de işsiz kalacak. Tanımlanmış bilgilerin aktarımında humanoid öğretmenler daha başarılı. Yani insanımsı, yapay zekâlı, mobil bilgisayar öğretmenler. Zaten uzaktan eğitim yolu bile geride kalacak. Okul, sınıf yok. Subliminal education dedikleri bir sistem geliyor. Bilgiyi içerek öğrenebileceksiniz. Ya da beyne kayıt sistemleri bugünden test ediliyor. Okul yok. Öğretmen yok. Hastahane ve doktor da öyle. Humanoid doktorlar ihtisas yapmış doktorlardan daha hızlı ve daha doğru karar verdiği gibi operasyon da yapabiliyor. Bilgisayarın dünya satranç şampiyonu Kasparov’u yendiğinde düşünmeliydik bunu. Avukatların haftalarca incelemesi gereken dosyaları 15 dakikada raporlayacak Humanoid avukatlar geliyor. Bu kadar avukatı kim ne yapacak?

Humonoid askerler, istihbaratçılar, pazarlama elamanları ve daha neler.. Vergisi, sigortası, kıdem tazminatı, emeklilik riski filan da yok. Toplu sözleşmesi, grevi, lokavtı da yok.

Sahi bunlar kimin umurunda! Humanoidler sizin paranızı mı kullanacağınızı sanıyorsunuz. Humanoid kullanmak helal mi? Bid’at olduğu kesin. Peki, ne yapacağız. Humanoidden “hafız” olur da, imam, şeyh olur mu?

ABD, ilk çeyreğin son dönemine yönelik, global tehditler raporunu yayınladı.. Nüfus artışından geriatriye, mevcut nüfus potansiyelinin teknolojik gelişmeler karşısında nasıl istihdam edileceğine ilişkin kaygıları dile getiren bir sürü tespitler var.

Humanoidlere vatandaşlık verildiğine göre, herhalde milletvekili filan da olurlar.

Bakın, bu makinaları siz yönetmeyecekseniz, bu makinalar sizi yönetirler. Onlar sizin dilinizi biliyor. Ama eğer siz onların dilini bilmeyecekseniz onlar size emredecekler.

Anneler! Çocuklarınızı nasıl bir dünyaya doğurduğunuzun farkında mısınız?

TOKİ, 3. milenyumun 2. çeyreğinin evlerini projelendirmeye başlamış olmalı. Yoksa evlerimiz ihtiyacımıza cevap vermeyecek. Mesela evlerde Cyber Rooms yani “Bilişim odaları” olmak zorunda. Çünkü uzaktan eğitim almak için ayrı bir oda gerekecek. Çocuğunuz varsa “Home school” dedikleri “Ev okulları”ndan ders takip edecekler. “Home Business” dedikleri “Evden iş” ile kendi şirketinizi yöneteceğiniz gibi, başka işletmelerde ve kamuda görev yapabilirsiniz. Evrak alır ve verirsiniz. Karşılıklı konuşursunuz. İster hizmet binasına gelsinler, ister evlerinden her yerde her işi yapabilirler. Bakkaldan satın aldığınız nevale, dronlarla anında kapınızda. Bakın, akıllı ev dedikleri “Yapay zekâlı evlerden söz etmiyorum. Çok daha bir durum söz konusu.

Tabi böyle bir dünya için on yıldır sürekli tekrarlayıp durduğum bir konu var. Bir an evvel bizim “National data center” dedikleri kendi “Milli Bilgi Banka”mızı kurmamız, “Süper bilgisayar”ımızı ve Anadolu’nun 7 coğrafi bölgesinde “Mirror”larımızı inşa etmemiz gerek. Bu sistemin enerji ihtiyacı mikro nükleer santrallerden sağlanmak zorunda. Bütün bu sistemin yeraltında ve güvenli ortamda tutulması gerekiyor. Yani üstten atomla vurmadıkça, alttan volkan patlamadıkça çökertilemeyecek bir yeraltı şehrinden söz ediyorum.

Aliexpres’in günlük cirosu 10 milyar dolar. 1 dolarlık telefon kılıfını Çin’den evinize gönderiyor! Aliexpres’ten cep telefonu kılıfı almak caiz mi? Burada bir dolandırıcılık olmasın, saadet zinciri olabilir mi!? Yoksa bunlar “itibar edilmemesi gereken spekülatif şeyler” mi? TOBB bu konuda ne düşünüyor? Bunlarla nasıl rekabet edeceğiz. Sahi TOBB sanal para konusunda ne düşünüyor?!

Niye kimseye derdimi anlatamıyorum!?. Bakın bunu başaramazsak hiçbir şeyi başaramayız. Bütün bilgilerimiz çalınıyor. Sistemlerimiz kilitlenebilir.. Gelecek bugünden çok farklı olacak ve gelecek hemen eşikte, gelecek! Yarın çok geç olabilir..

Bakın hep helal ve haramdan söz ediyoruz da, yapmamamızın haram olduğu şeyler yok mu! Farz olanı yapmamak da haramdır. “Cihad” etmemek de, cahillerden olmak da, zalim olmak gibi haramdır!

Eğitim, sağlık, ulaşım, savunma, istihbarat, sanayi, bilim, teknoloji, hepsi buna bağlı.. Bunu yapmadığımız için her gün dışa bağlılığımız daha da artıyor. Sürekli para kaybediyoruz. Türkiye hardware, software ve bilgi çöplüğüne dönüyor.

“İstanbul depremi kapıda” deniyor. Deprem, mal ve canı enkaz altında bırakır, bunları kurtarmak pahalı ve çok kolay değil. Bilgiyi çok büyük ölçüde kurtarabiliriz. Depremden sonra bu mümkün değil.

Öyle özel, kamu, 3. sektör, özerk kuruluşların bilgilerinin şifresi, memurların kasasında, HW satın aldıklarınız, SW satın aldıklarınız, bakım yapanlar mahrem bilgilerimizin bulunduğu serverlere girip çıkıyorlar. Bu böyle olmaz. Zaten Intranet’imiz olmadığı için global network üzerinden bütün haberleşmelerimiz uluslararası dolaşım üzerinden gerçekleşiyor. Neden kimse anlamak istiyor.

Bir takım siyasilerin ve bürokratların, akademisyen ve STK temsilcilerinin gördükleri, duydukları, bildikleri bir takım sorunlar nedense bir türlü çözüme kavuşturulmuyor. Biliyorum, birilerinin daha ciddi işleri var. Bakan, milletvekili, sermaye, el ele vermiş, kendi bölgelerindeki ihaleleri, atamaları, adayları belirleme çabasına düşmüşler. Biliyorum, her şeyin bir vadesi var. Bütün bunları gören, duyan, bilen hüküm sahibi bir Allah var. Yaptıklarınızdan hesaba çekileceğiniz gibi, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan da hesaba çekileceksiniz! Birilerini sana şikâyet ediyorum Rabbim! O, bizi Kudüs için dünyayı ayağa kalkmaya çağırırken, karılarını eğlensinler diye “Kadınlar matinesi”ne gönderen “bizden birileri”ni de! 

Selam ve dua ile.. 

yeniakit

Bu yazı toplam 1103 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar