Selâhaddin Çakırgil
'Kudüs üzerine konuşmak' adına, yanlışlara dikkat
Kudüs üzerine TV programları yapmak, son haftaların önde gelen meşgalelerinden.. Yüzyıla yakın zamandır, üzerinde hiç durulmamış, hattâ, unutturulmuş olan Kudüs anlatılmalıdır ve mevsimlik bir ilgi halinde kalmamalıdır elbette..
Ama bu arada, TV ekranlarının programlarında özensizlikleri de görülüyor. Düşünülsün ki, Kudüs'ün, (kutsal ev mânâsındaki) 'Beyt-ul'Muqaddes'in ibranicedeki, 'Selâm (Barış) Evi'karşılığı olan adı 'Uruşalim'in (yahudi krallarından Şalim'in şehri) mânâsına geldiğini iddia eden Prof. mu dersiniz; TRT Haber'de konuşan bir başka Prof'un, Mescid-i Aqsâ'nın giriş kapısı üzerindeki 'Lâilâheillallah- İbrahîm Halilullah' yazısını hatırlatırken, 'Lâilâheillallah' ibaresini bile birkaç dakika içinde 4-5 kez, izleyicileri gıcık edecekşekilde, 'le ilaheillallah' diyetelaffuzu ve diğer konuşmacıların da onu düzeltmemeleri mi dersiniz..
***
24 /25 Aralık gecesi 'tvnet'in program sunucusu da, konuya girmeden önce, Falih Rıfkı’nın 'Zeytindağı' isimli kitabını övgülere boğarak, oradan bir-iki paragraf aktardı..
'Eski Filistin'de arap köyü bir toprak yığınıdır.. Bahçeler harab.. İnsanlar çıplak.. (...) Yahudi Filistin'de ise kasabalar, portakal kokuları ile, düzgün şosalar.. (...)' gibi mukayeselerden de anlaşılacağı gibi Falih Rıfkı, oralara emperyalistlerin bakış açısıyla bakmış ve Hz. Ömer'den itibaren Müslümanların elinde -bir ara, Haçlılar'ın elinde 1 asır kadar kalsa bile- 1000 yıl kadar kalan bir Kudüs için, 'Floransa ne kadar bizim değilse, Kudüs de bizim değildir' diyebilen birisidir.
'Zeytindağı'nı delil gösteren TV sunucusu ise o yazarın İslam’dan utanan ve kendi beyanlarına göre ilk gençlik çağlarından itibaren yabancı dünyalara ve onların kültür değerlerine hayran, fanatik laik bir kalem sahibi olduğunu da fark etmemiş herhalde.. O yazarın çarpıcı edebî tasvirleri ve dikkatli gözlemleri de vardır elbette ama durduğu yer ile dünyaya, hangi değerler sistemi açısından baktığı, neleri nasıl gördüğü- gösterdiği de fark edilmelidir.
F. Rıfkı'nın aynı kitabında, seçkin bir müslüman mütefekkir olan Sadrazâm Said Halim Paşa'yı 'Mısır kuklası' diye ve bizim dünyamızı da sıkı sık, ahlâk kavramını bilmeyen bir dünya olarak nitelemesi de her şeyi izaha yeter.
100 yıl öncelerde, Suriye'de 4. Ordu Komutanı olan Cemal Paşa'nın Özel Kalem Müdürüolarak 4 yıl kadar kalıp, ayrılışı üzerinden 15-20 yıl sonra yazdığı anlaşılan söz konusu kitabında F. Rıfkı, Türk kavmi dışındaki müslüman toplumları aşağılayan tipik bir şövenist- kemalist-laik'dir. Cemal Paşa, hele de Enver Paşa için, kendilerini putlaştırma eğilimli olarak niteleyen bu kişinin, ölünceye kadar hangi kişiyi putlaştırdığı da hatırlanmalıdır.
NOT:
1- BM Genel Kurulu'ndaki son Kudüs oylamasında 'devlet' statüsündeki onlarca 'devletçiğin' isimleri etrafında, BM'deki USA temsilcisi, militan tavırlı Miss Nikki Haley'e yapılan bir telefon şakası düşündürücü..
24 Aralık günü dünya ajanslarına yansıyan bu telefon şakasına göre; kendisini Polonya'nın yeni başbakanı Mateusz Morawiecki olarak tanıtan bir Rus komedyen, Miss Haley'e telefon edip, gerçekte var olmayan 'Vietnam’ın yakınlarındaki 'Binomo Adası'nda yapılan seçimlere Rusya’nın müdahale ettiğini, yeni ada yönetiminin Güney Çin Denizi’ndeki gerilimi tırmandırdığını söyleyince, Haley'in cevabı daha da ilginç: 'Dikkatle takip ediyoruz. Güney Çin Denizi’yle ilgili konularda yaptığımız gibi, durumu izlemeyi sürdüreceğiz.'
2- 'Olağanüstü Hal' (OHAL) çerçevesinde son olarak yayınlanan 'Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) yer alan ve 'darbeye karşı çıkan vatandaşların o davranışlarından dolayı kanunî bir takibata maruz kalmayacağı'na dair olan madde etrafındaki tartışmalar, o maddenin yazımındaki muğlaklıktan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar, Adalet Bakanı Abdulhamîd Gül, o maddenin sadece 15 Temmuz Darbe Hıyaneti'yle sınırlı olduğunu söylese bile, kanun metinlerinin uygulayıcılar elinde ne hâle geldiğini de unutmamak gerektiğinden, o maddenin yazımı yanlış anlamalara fırsat vermeyecek şekilde yenilenmelidir.
stargazete