-5- Peygambere İtaat
Merhum Ebûl-Alâ el-Mevdûdi, bu eseri ömrünün son günlerinde kaleme aldı. Bu eser, başlangıcından bu yana süre gelen küfre karşı Tevhid mücadelesinin hurafelerinden arınmış olarak derinliğine anlatımıdır.
Herhangi bir şahsın Allah'ın gerçek peygamber olduğunu anlayınca da sözlerini dinlemek, O'na itaat etmek ve yolunda yürümek farz olur. Bir şahsı peygamber olarak tanıyacaksınız, sonra da sözlerini dinlemeyeceksiniz, bu hiç de uygun bir davranış değildir. Zira birini peygamber olarak tanıdınızsa, O'nun söylediklerinin Allah'ın sözleri olduğunu ve O'nun hareketlerinin Allah'ın emrine uygun olduğunu kabul etmişsiniz demektir. Yani söyledikleri veya yaptıklarına aykırı hareket etmeniz bizzat Allah'ın emrine itaatsizlik olur. Allah'a karşı olan her şey, kesinlikle yanlıştır. Demek ki peygamberlerin dediklerini yapmak zorundayız. Gerçi ilk bakışta peygamberin bazı söz ve fiillerini anlayamayız, ama bunların peygamberlerden kaynaklanması zâten yapılanların doğru ve hikmet dolu olduğunun birer delilidir. Bir şeyi anlamaktan âciz isek bu demek değildir ki o şeyde bir kusur ve noksanlık vardır. Bu aslında anlayışımızın eksikliğidir.
Herkes her bilim ve fen dalını lâyıkıyla bilemez, bilmesi
de beklenemez. Bu sebeple, bir bilim adamı veya teknik uzmanının anlattığı bazı şeyleri o bilim ve tekniğin yabancısı olan bir kişinin aklı almıyorsa; anlatılanları reddetmesi ahmaklık olur. Dünyada her işin uzmanları vardır. Bu uzmanların işlerine başkaları karışmaz. Uzmanlık isteyen bir işi bir acemi yapmaya kalkışırsa her şeyi berbat eder. Önemli olan, her işi ehline yaptırmaktır. İş yapılmadan önce onu yapacak kişinin yeterli derecede bilgili, deneyimli ve yetenekli olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu ölçüye uyan bir kişi bulununca da ona güvenmek şarttır, işine karışılmamalıdır. Yoksa işe başladıktan sonra ona ikide bir müdahale etmek ve "şu anda ne yapıyorsun, anlamıyorum, bunun doğru olduğunu ispatlamazsan sana inanmam", gibi çıkışlar yapmak akıllılık değil, budalalıktır. Bir dava için bir avukat tuttuktan sonra işine karışmaya ve hatta onu sorguya çekmeye başlarsanız, o sizi derhal terk edecektir. Bir doktor tedaviye başladıktan sonra ona sık sık ne yaptığını ve verdiği ilâçların faydalı olup olmadığını sorarsanız, eminim o da hastayı bırakacaktır. Aynı durum dinimiz için de geçerlidir. Biz Allah hakkında bilgi edinmek ve Allah'ın dediği yoldan gitmek iste- yip, bunu kendi kendimize başaramıyorsak, Allah'ın elçisini, peygamberini aramalıyız. Fakat bu arayış akıllıca ve titizlikle yapılmalıdır. Çünkü peygamber sanarak yanlış kişiye varırsak yanlış bir yola sapmış olacağız. Ancak iyice ölçüp biçtikten sonra, birinin Allah'ın hakiki rasulü ve elçisi olduğunu anladığımız an, ona tam güvenmeli, söylediklerine eksiksiz uy- malıyız.