65 neti çıkaran üniversite kapısında

65 neti çıkaran üniversite kapısında

Yaklaşan üniversite sınavı öncesi sıkı hazırlık içinde olan öğrencilere üniversite kapısını açan formülü ÖSYM Başkanı verdi; 30 net çıkaran 160 barajını aşar. Nasıl mı?

ÖSYM Başkanı Yarımağan 30 net çıkaranın 160 barajını, 65 neti aşanların da 185 barajını geçeceğini söyledi. Başkan öğrencilere, tüm testlerden soru çözmelerini de öneriyor..

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, öğrencilere tercih yapabilmek için 160 ve 185 barajlarına nasıl ulaşabileceklerini ve aşabileceklerinin formülünü verdi: "30 net 160'ı geçirir, 65 net yapan 185 barajını bulur." Toplam 240 sorudan ve iki bölümden oluşan ÖSS'de öğrencinin kendi alanı dahilinde çözmesi gereken soru sayısı 180. Öğrencilerin tercih yapabilmek için 160 ve 185 puana ulaşması şartı bulunuyor. Sınavın ilk bölümde Matematik1, Türkçe, Fen Bilimleri 1, Sosyal Bilimler 1 testlerinden oluşan 120 soruyu adayların tümü çözmek zorunda. İkinci bölümde ise Matematik 2, Edebiyat- Sosyal Bilgiler, Fen Bilimleri 2, Sosyal Bilimler 2 olmak üzere, 120 soru yer alacak. Bu bölümde de adaylar alanlarına göre yalnız 2 test grubunu yanıtlayacak. Birinci bölümde yanıtlanacak sorulara karşılık adayların Sayısal 1 (SAY-1), Eşit Ağırlık 1 (EA-1) ve Sözel 1 (SÖZ-1) puanları hesaplanacak. Bu puanlarla açık öğretim, ön lisans ve meslek liseliler kendilerine hak tanınmış lisans programlarına başvurabilecekler. Bu başvuruyu da 160.000-184.999 arasında puan alan adaylar yapabilecek. İkinci bölümde yanıtlanacak sorulara karşılık ise adayların SAY-2, EA-2 ve SÖZ-2 puanları hesaplanacak. Adaylar bu puanlarını lisans programlarına girmek için kullanabilecek. Ancak bu tercihi yapabilmek için adayın SAY-2, EA-2, SÖZ-2 ve DİL puanında 185.000 ve daha fazla puan alması gerekiyor.

BARAJ NASIL AŞILIR?

160 ve 185 barajını aşmak için sonsuz olasılık olmasına rağmen, genel bir kavram oluşturduğunu ve buna da "Ortalama Başarı Düzeyi" adını verdiğini anlatan Yarımağan, sınava girecek adaylara bu düzeye ulaşmak ve dolayısı ile tercih yapabilmek için nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyor: "Ben adayların bütün testlerde eşit başarı gösterdikleri takdirde, ne kadar net yapmaları gerektiğini hesapladım. 160 almak için yaklaşık yüzde 22 ile yüzde 24 arasında adayın başarı göstermesi gerek. 30'ar soruluk dört testten en az 7 ile 8 arasında net yapan bir aday 160'ı bulur. Yani bunun anlamı, 30 neti olan bir aday 160'ı geçiyor. 185 barajına gelince, burada 6 test etkili. İlk dört test (Türkçe, Sosyal Bilimler1, Fen1, Matematik1) ve ikinci bölümdeki alan testleri. Sayısal öğrencisi ise Fen2 ve Matematik2 testi. 185 puanı için ortalama başarının yüzde 35 dolayında olması lazım. Çünkü testine ve senesine göre puanlama değişiyor. Yani her testte 11 neti bulması lazım. Burada 6 testi cevaplayacağına, 180 sorudan 65 neti geçen aday 185 barajını geçiyor. Elbette 185'i geçmek için hepsinden aynı oranda çözmek şart değil."

ÖNYARGILI OLMAYIN

Öğrencilerin önyargılı olduklarını ve bazı testleri yapmaktan kaçındıklarını anlatan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Yarımağan adaylara şu önerilerde bulunuyor: "Adaylar sınavda her birini eşit oranda yapmıyorlar. Örneğin adayın bir tanesi matematiğe ağırlık veriyor ve fenden çok az yapıyor ya da sosyal bilimlerden çok az yapıyor. Bunu ya zaman için yapıyor, ya da öyle hazırlanmış, o yüzden bu şekilde davranıyor. Ama ben adaylara şunu öneriyorum. Her teste cevap vermeniz lazım. Bir ayağı eksik olan masa nasıl ayakta duramaz, devrilirse, siz de bir testi hiç yapmayarak, yeterli puanı elde edemezsiniz. Mutlaka Sayısal 2 puanı ile yükseköğretim programına girmek istiyorsanız, hem matematik hem fen çalışacaksınız. Bunun yanında ortak müfredata dayalı olarak sorulan Türkçe ve sosyal bilimler testlerini de mutlaka yapacaksınız. Yani 'Ben sosyal bilimler yerine sadece matematik yaparım' demeyin. Çünkü sosyal bilimlerde de, Türkçe'de de, matematikte de yapabileceğiniz kolay sorular var. Onları da yapmanız lazım. Hiç olmazsa o kolay kısımları yapın. Yani şunu demeye getiriyorum. İki testten 10'ar soru yapmak, bir testten 0, öbüründen 20 soru yapmaya göre çok daha kolay."

Puan hesabı değişmedi

YARIMAĞAN, puan hesaplamasının değişmediğini ve geçen yılki gibi olacağını söyledi. ÖSYM geçen yıl iki önemli değişiklik yapmıştı. İkinci bölümde iki testen soru çözme zorunluluğu tek testen soru çözmeye indirilince, puanı hesaplanan aday sayısı arttı. İkinci değişiklik ise bir adayın birden fazla puanının hesaplanması oldu. Buna göre fen bilimleri mezunlarının sadece SAY2 puanı hesaplanırken, geçen yıl hem SAY2, hem EA2 puanları hesaplandı. Türkçe matematik alanından gelen adayların ise EA2, SAY2, SÖZ2 puanları hesaplandı. Böylece "ve-veya " diye adlandırılan bu değişiklik adaylara, birden fazla alanlarda tercih yapma hakkı getirildi. Bu durumsa, ortak alanlarda geçişin daha çok olmasını sağladı.

Sözelden kaçış var

YARIMAĞAN, adaylar arasında kontenjan açısından en şanssız kesimin SÖZ puanı ile tercih yapacaklar olduğunu söyleyerek, geçen yıl SAY-2 puanı ile öğrenci alan lisans programlarının kontenjanının 80 bin, EA-2 ile alanlarınsa yaklaşık 60 binken, SÖZ-2 puanı ile öğrenci alan programların kontenjanının 26 bin olduğunu hatırlatıyor. Kontenjanlar açısından sözel öğrenciler aleyhine bir durum varken, üniversitelerin sözel puanla öğrenci programları değiştirmeye çalıştıklarını söyleyen Yarımağan, "Bu sosyal bilimler alanlarında okuyan öğrenciler için olumsuz bir durum ve haksızlık" diyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da üniversitelerin programlarda YÖK'e başvururak değişiklik yaptırdıklarını anlatan Yarımağan eleştirilerini şöyle sıralıyor: "Sözelden eşit ağırlıklıya, eşit ağırlıklıdan sayısala geçme istekleri var. Üniversiteler 'en iyiler fen bilimlerine gidiyor' diyerek, sayısal, bu olmazsa Türkçe matematikçiler de iyidir diyerek, Eşit Ağırlıklı öğrenci istiyorlar. Sosyal bilimler öğrencilerinden bir kaçış var. Sosyal bilimler öğrencilerinin puan türü Sözel. Sözel puan türü ile öğrenci almayı bazı programlar istemiyor. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün bile EA olması gerektiğini savunan hocalarımız var. O da sözel değilse ne diyelim? O zaman ortaöğretimde de sosyal bilimler diye bir alana ihtiyaç yok. Puan türünü değiştirmek yerine daha akılcı çözümler üretmek lazım. O zaman çocuklara müfredatta değişiklik yaparak, daha çok fen bilimleri ve matematik öğretmek gerek."