Ahmet Taşgetiren
84 milyondan al faizciye hibe et!
Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) ülkeye ödeteceği bedel üzerine en güzel değerlendirmeyi yapacak Karar yazarları var. İbrahim Kahveci, Mehmet Ali Verçin, Oğuz Demir, Uğur Emek gibi.
Konunun benim de yazacağım bir bölümü bulunuyor. Yola “Yoksullukla mücadele” söylemiyle çıkan bir siyasi kadronun, sonunda gelip “Faizle mücadele edeceğim” diyerek işi, yoksuldan alıp faiz lobisine aktarım yapma noktasına gelmesi mesela.
Ve tabii faiz yasağı konusundaki “Nass”tan yola çıkıp, faize ilave edilen kur farkını “hibe” kılıfına sokan “Fetva ehli”mizin durumu.
Gelinen noktada şimdi asgari ücretle geçinme mücadelesi verenler, işsizlikle kıvrananlar, devlet yardımı ile geçinenler, çocuğuna alacağı mamanın hesabını yapanlar…. ve dahi “biz faizden kaçınıyoruz, faizli hiçbir işlem yapmamaya itina ediyoruz” diyenler… herkes herkes, devlet politikasının uzantısı olarak faiz lobisinin kur farkı ile kazandığı ekstra parayı ödeyecekler.
İktidar bu işi, “cebinizden bir şey çıkıyor mu?” diye hokus – pokus yapmaya çalışacak.
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin finansmanında yapıyor ya… Bin kere “Bir kuruş ödemedik” diyeceksiniz, “Memleketin geleceğini ipotek altına alıyorsunuz” diye itiraz edenleri “kafasının basmıyor olması”yla suçlayacaksınız, ama 18 Mart Köprüsünün açılışında, günlük geçmeyen araçların bedelinin “devlet kasasından ödeneceğini” itiraf edeceksiniz.
Bekleyeceksiniz ki vatandaş, “devlet kasası” diye bir dünya bulunduğuna, onun da kendisi ile hiçbir ilişkisinin olmadığına inansın. Vatandaş saf ya.
Kur farkını kim ödeyecek?
Hazine!
Merkez Bankası!
Onların vatandaştan bağımsız bir parası mı var?
“İğneden ipliğe” denir ya, hayatın tüm alanlarında, zengin fakir dinlemeden binen dolaylı vergilerden oluşan bir yekun değil mi bu devlet kurumlarının kasası?
İşte o paralar toplanacak ve lütfedip, iktidarın kur korumalı mevduat projesine ilgi duyan vatandaşların hanesine hocalarımızın güzelleyici fetvalarıyla “hibe” olarak yazılacak.
Faizci ilişki kuracaksa banka ile kursaydı. Faiz alacaksa bankadan alsaydı! Devlet neden faizciye hibe yapmak zorunda ki?
Devletin böyle bir sorumluluğu mu var?
Faiz düşük olsun, ama vatandaş faiz düşük diye dövize gitmesin, öyleyse düşük faizin oluşturduğu farkı devlet ödesin.
Ve bankalar bayram etsin. Oh ne güzel. Banka kredi verirken “düşük faiz” uygulaması yapmıyor. Hazine tahvili alırken çok yüksek faizle alım yapıyor. Ama vatandaşın mevduatına faiz verirken, devletin düşük faizini uyguluyor, ama yine müşteri kaybetmiyor, çünkü dövizle aradaki farkı devlet karşılıyor.
Akıl almaz bir uygulama.
Bir bilim adamı, ekonomist, Koç Üniversitesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Kamil Yılmaz, önümüzdeki süreçte devletin her ay, bir 18 Mart Köprüsüne harcanan miktar kadar kur farkı ödeyeceğini ifade ediyor.
Prof. Yılmaz, Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a verdiği mülakatta, “Neden bu krize göz yumuldu?” sorusunu şöyle cevaplandırıyor:
“Bu krizin yaratılmasının tek nedeni var. O da ülkenin en üst düzeydeki siyasi otoritesinin uzmanı olmadığı bir konuda karar alma yetkisini kendisinde görmesi ve danışmanlarının kendisini ikna edememesi.”
Problemi görüyor musunuz?
Prof. Yılmaz “Bırakın uzun vadeyi kur korumalı mevduatın orta vadede, yani önümüzdeki bir-iki yıl içinde bile sürdürülmesi mümkün değil, diyor. şimdi hükümete düşen görev, yanlışta ısrar etmek değil, ultra gevşek para politikasından vazgeçmektir” diyor. Mümkün mü?
“Türk lirasının en düşük seviyede olduğunu, daha fazla düşecek yer bulunmadığını” ifade eden ve “bürokratları hizaya getireceğini, çünkü arkasında Cumhurbaşkanının bulunduğunu” ilan eden Hazine ve Maliye Bakan, her konuşmasında gözlerinin ışıltısını vurgularken bir özeleştiri yapabilir mi?
Daha doğrusu “en üst düzeydeki siyasi irade”ye “Efendim şöyle bir problem var bu uygulamada” deme cesaretini gösterebilir mi?
Bizim insanımız. Sevgili insanımız. Evini geçindirmekte zorlanan insanımız. İşin sonunda “faiz lobisi”ne bile hibede bulunacak konfora ulaştın ya… “Siyaset dili” kendisinde seni buna ikna edecek cesareti buluyor ya…
Sevgili hocalarım, sizin içinize siniyor mu, parasını bankaya faize yatıran kişilere, devlet kesesinden, yani sizler dahil tüm memleket ahalisinin bütçesinden hibe yapılmasına? İş “Nass”tan çıktı da size soruyorum. Yoksa düzen zaten faizli düzen, ha Tayyip Bey uygulamış, ha bir başkası…