A. Dilipak: Komşuluk ve akrabalık
"...Gelin din, devlet, ideoloji büyüklerini İlah ve Rab edinmekten vazgeçelim."
Abdurrahman Dilipak/habervakti.com
Derin Gerçekler
GlobalReset’çiler, yeryüzünde cennet diye, yeryüzünü cehenneme çevirmek için geliyorlar. Yakında CoVID ve benzeri yalanlarla dönüp geri gelecekler.
Bu kadar insana gerek yok. Onlar için nesneler arası iletişimde etkin denetim ve verimli bir performans için 500 Milyon ideal. Aslında kuracakları sistem 100 milyonlarlada çalışır ama başlangıçta kurdukları altyapı bir milyar nüfusa gerek duyuyor. Mevcut 7 milyardan bir şekilde kurtulmaları ya da onların etkisiz hale getirilmesi gerekiyor.
5G bunun için var. Human 2 bunun için, StarLink, NeuraLink bunun için gerekli. İklim, Karbon yalanları bunun için uyduruluyor.
Havalar ısınıyor, evet. Ama tek gerçek bu değil, belli bir coğrafyada hava ısınırken, dünyanın başka yerinde dondurucu soğuklar aynı şekilde şiddetini artırıyor. Sıcaklık haberleri abartılıyor. İklim değişikliği manipüle ediliyor ayrıca.
Bu akılsızlıkla devam edilecek olursa gelecek günler geçen günleri aratacak. Depremler, yangınlar, patlamalar, hortumlar, fırtınalar, kasırgalar arkası arkasına gelecek.
Sabırlı olmanız gerekecek, 2025’e kadar bu süreç artarak devam edecek, 2040’a kadar da yavaşlayarak devam edecek. Yeni dengenin oluşması için yaklaşık 20 yıl var. Daha neler görecek dünya, bunları arayacağımız günler olabilir. Hele elektrikler de kesilsin bir görürsünüz.
Bin yılda bir yaşanan bir durumla karşı karşıyayız, hatta binlerce yıllık döngülerinde kesiştiği bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Bakın bu tehditlere karşı hiçbir “ulus”, kendi imkânları ile ayakta kalamaz; ta ki Allah’ın yardımı onlara ulaşsın da kurtuluşa erenlerden olalım. Ve bilelim ki Allah zalimler ve cahillere yardım etmez. Allah’ın yardımının bize ulaşması için daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olalım. Ötekilerin peşinden gitmeyelim, ötekilerin haksızlıklarına karşı susanlardan da olmayalım ki içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden onlarla aynı akıbeti paylaşmayalım.
Global tehditlere karşı global bir cephe oluşturalım. Dini topluluklar kendi aralarında İttihad içinde olsunlar. Farklı inanç ve ideolojiye sahip insanlar, erdem üzere, Adalet, barış, özgürlük için, herkesin inandığı gibi yaşayıp, düşünce özgürce ifade edebilecekleri, malları, canları, namuslarının güvende olacağı yeni bir medeniyet inşası için İttifaklar kursunlar. Başkalarına karşı düşmanca fikirler taşımayan ve öyle davranmayanlarla, İttihad ve İttifaka katılmasalar da, değer üretiyorlar ve başkalarının temel haklarına yönelik açık ve yakın bir tehdit oluşturmuyorlarsa, onlarla birlikte, nimet-külfet dengesine dayalı İtilaflar örgütleyelim.
Yeryüzünün bütün erdemli insanları birleşin!. Bugün bir araya gelemezsek tüm taraflar olarak yarın çok ağır bir bedel ödemek zorunda kalabiliriz.
İsterseniz bu işe akrabalarınızdan, komşularınızdan başlayın. Akraba, tek başına kan birliğini ifade etmez. Her türlü yakınlık bu anlamda değerlidir. Ortaklıklar da bu anlamda insanları birlik olmak, yardımlaşma konusunda teşvik edici olmalı. Komşu olmayı niye sadece kapı komşusu olmak gibi düşünüyorsunuz ki. Komşu mahalleler, ilçeler, komşu iller, komşu ülkeler de var. “Akraba topluluklar” derken, bu anlamda bir bakış açısı söz konusu değil mi?
Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, emrinizin altında bulunanlara iyi davranmayı emreder İslam.
İslâm’da komşu ve akraba hak ve sorumlulukları genel olarak “kul hakkı” olarak değerlendirilir. Kategorik olarak, dullar, yetimler, yolda kalanlar, yurtlarından çıkartılanlar, miskinlerin hak ve hukukları ile ilgili olarak “hukūk-ı ibâd”, “hukūk-ı âdemiyyîn” tanımı kullanılır.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah’a imanı emreden ve şirki yasaklayan”, emri bil maruf, nehyi anil münker emirlerinin hemen sonra sıralanan ahlâk emirleri arasında ana babaya iyi davranmaktan sonra komşuya iyilik yer almaktadır (en-Nisâ 4/36).
Peki komşu kime denir?: Evzâî’ye, evinizin doğu, batı, kuzey güneyinden 40 ev sayın, onlar sizin komşunuzdur. Hz. Ali'den rivayet edildiği söylenen bir Hadiste ise evinizde bağırdığınızda, sesinizin duyulduğu her ev komşudur. Kimine göre, cami cemaatının coğrafi konumu içindeki herkes komşudur. Ev komşusu yanınla tarla komşusu işyeri komşusu da vardır tabi. Bunların sıhhatını tartışmak mümkün, ama komşuluğun önemini tartışmak mümkün değil. Sonuçta komşular birbirinden hesaba çekilecekler. Siyaset ve ırkçılık kanımıza girdi ve futbol takımı tutar gibi insanlar birilerinin peşine takılıp, ötekilerden uzaklaştılar. Mezhebler, tarikatler bile safların ayrılmasına sebeb oldu. Herkes ötekini kendine, kendi liderine, örgütüne, tarikatına, Şeyhine, liderine, partisine çağırıyor. Oysa biz herkesi Allaha, resulüne, kitaba çağıracaktık hadi. “Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna eziyet etmesin, komşusuna iyilik etsin” der Resulullah.
“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”. Tefrikaya düşersek rüzgarımız kesilir. Gelin yeniden iman edelim. Dinimizi Allaha ve resulüne has kılalım. Bizler “Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberim ümmetiyiz.” Yeryüzünden hesaba çekileceğiz. “Kenar-ı Diclede bir kurt acırsa bir koyunu, gelir adl-i ilahi sorar Ömer’den onu”
Bakın Avrupa’da birileri Maske, aşı demeye başladı. Kimi karbon ayak izi, iklim değişikliği, Performans pass., tek para filan diye gevelemeye başladı. “Dahili ve Harici bedhahlar” Şeytani planları için Eylül’ü bekliyorlar. (Bedhah kötü yürekli, kötü niyetli, düşmanca planlar yapan, başkasının kötülüğünü isteyen kimse anlamındadır. “İç güç ve dış güç” kavramlarının temelindeki ifade biçimi Mustafa Kemal’in. “Ey Türk gençliği”nde bu ifade şöyle geçer: “İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. (…) Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir” diye devam eder. GlobalReset, 5G, Şabat konusunda aslında işte tam da bu noktadayız.
Bana kalırsa aslında Kemalizm de, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak tartışmasında, İttihat Terakki içindeki askeri kanattaki İngiliz, Fransız, Almancı kanadı, Osmanlının sonunu hazırlarken, Cumhuriyet'e giden yolda siyasi kanat nöbeti devraldı ve Batılılaşma / Çağdaşlatma yönünde, Din, tarih ve geleneği reddederek bu güne uzayan süreci hazırladı.
Şimdi bu tartışmaları devam ederken, geldiğimiz noktada önümüzdeki tehlikeyi görüp, her şeyi, kavram ve kurumları ile yeniden düşünmeliyiz ve herkes kendini yeniden radikal bir şekilde gözden geçirmeli. Başkalarının gözünde çöp aramadan önce herkes önce kendi gözündeki çöpü çıkartmalı.
Gelin din, devlet, ideoloji büyüklerini İlah ve Rab edinmekten vazgeçelim. 19.yy sonunda, savaş yıllarında, Kapitalizm, Komünizm, Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY anlamak mümkün değil. “Kökü mazide olan ati” olmak istiyorsak yeniden iman etmeli ve Allah, resul, kitap temelinde her şeyi yeniden gözden geçirmeliyiz. Atalarımızın dinine değil, Allah’ın dinine dönmeliyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak Hakkı ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmalıyız. Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olma iradesi ile sorumluluklarını kuşananlara, yaşadıkları zamana ve mekana şahidlik edenlere selam olsun.
Selam ve dua ile.