ABD Basını: Hizbullah, Suriye'de 'Meşru Hedef' Olmalı

ABD Basını: Hizbullah, Suriye'de 'Meşru Hedef' Olmalı

Washington Post'ta çıkan bir yazıda, ABD'nin Suriye'de Hizbullah'ı hedef alması gerektiği savunuldu.

Amerikan Washington Post gazetesinde Daniel Serwer imzasıyla yayınlanan bir analizde, Suriye krizinde askeri dengelerin yine Suriye rejimi lehine değiştiği ve bu dengenin değişebilmesi için Amerikan yönetiminin Suriye krizine doğrudan müdahil olarak Suriye'de savaşan Hizbullah birliklerini hedef alması gerektiği çağrısı yapıldı. 
 Hizbullah'ın Suriye'den çekilmesi için ultimatom verilmesi gerektiğini savunan yazar, Obama yönetiminin Suriye konusunda Esed rejiminin gidişini öngören siyasi çözüm arayışları için aktif bir faaliyet içerisine girmesi gerektiğini ifade etti. Bu konuda Hizbullah'ın hedef alınmasının en doğru hamle olacağını vurgulayan yazar Serwer, ABD'nin bu hamleyle hem terör örgütü listesinde olan Hizbullah'a fiili bir yaptırım uygulamış olacağını hem de Suriye muhalefetini destekleyen bölgedeki müttefiklerinin moralini yükselteceğini ve müzakere masasında muhalifler lehine dengeyi değiştireceğini ifade etti. 
 "ABD İçin Suriye'deki En Doğru Hedef: Hizbullah" başlığıyla yayınlanan yazıyı Enes Berat Gürler'in tercümesiyle İslâmi Analiz okuyucuları için sunuyoruz:
 ABD İçin Suriye'deki En Doğru Hedef: Hizbullah
 Daniel Serwer
 Suriye’de askeri durum geçtiğimiz yıl itibariyle, özellikle de Rus müdahalesiyle birlikte ABD destekli muhalefetin aleyhine döndü. Bugünlerde ise Türkiye’de gerçekleşen başarısız darbe ve akabinde yaşanan sıkı önlemler, ABD’nin en önemli müttefikinin yapabileceklerini sınırlıyor. Şu anda Suriye’deki muhaliflere bazı dengeleyici destekler vermeksizin, müzakere masasından siyasi geçiş sürecine yönelik tatmin edici bir sonuç almalarını beklemek mümkün değil.
 Geçtiğimiz ay, Amerikan dışişleri bakanlığına bağlı 51 diplomat, Suriye yönetiminin halkına karşı sürdürdüğü saldırıları sonlandırmak, askeri dengeyi değiştirmek ve müzakere edilebilir bir geçiş süreci planlamasının başlaması için Suriye’ye saldırılması gerektiği tezini yayınladıkları bir bildiri savunmuştu. Obama yönetimi ise Suriye’de daha çok terörle mücadele başlığı altında faaliyet yürütmeyi sürdürüyor; fakat ABD’nin hedef listesi, IŞİD ve el-Kaide türevlerinden müteşekkil olup, Sünni aşırıcılarla sınırlı.
 Suriye’de bunun haricinde bir de Şii terör örgütü var: Lübnan Hizbullah’ı. Ona ayrıcalık tanınmamalı!
 Hizbullah, 1980’lerde İsrail’in Lübnan işgaline karşı kurulmuş ve İsrail’in ülkeden tamamen çekilmesiyle çok büyük oranda güven kazanmıştı. İran tarafından desteklenen ve İran ile çok sıkı bağları olan örgüt, Lübnan’daki Şiiler arasındaki en baskın siyasi güç oldu. Hizbullah yalnızca siyaset sahnesinde değil; kendi kurduğu güvenlik birimleri ve halka sunduğu sosyal hizmetler ile birçok sahada var oldu.
 2012’den beri örtülü bir şekilde, 2013’ten beri ise açıkça Hizbullah, Suriye’de savaşan taraf oldu. Binlerce savaşçısı ile birlikte Esed ordusunu destekledi ve ülkedeki Alevi-Şii milislerle birlikte Esed’in terörist olarak gördüğü Sünni gruplara karşı savaştı. Hizbullah’ın Suriye’deki giderlerini İran Devrim Muhafızları Ordusu karşıladı ve Hizbullah’a buradaki operasyonlarda komuta-kontrol hizmeti sağladı. Hizbullah birlikleri özellikle Lübnan sınırında aktif oldu. Bu da hem stratejik üstünlük sağladı hem de ikmal hatlarının canlı tutulmasını…
 Hizbullah, Suriye’deki askeri dengeler açısından en önemli aktördür. Geçtiğimiz Eylül ayında başlayan Rus hava saldırıları ile birlikte İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah savaşçıları Esed yönetimi adına muhaliflerin üzerine giderek önemli kazanımlar sağladılar. Özellikle de Amerika’nın desteklediği ve kendisini ÖSO’ya atfeden. Bu gelişmeler, Esed’in kendi açısından müzakereye yanaşmasını anlamsızlaştırdı ve BM’nin siyasi çözüm arayışının önünü tıkadı. Esed kazanıyor ve kendi iktidarından taviz vermesini gerektirecek bir sebep görmüyor!
 Washington yönetimi, savaşın sona ermesini istiyor. Savaşın sona ermesi için askeri dengede bir değişimin olması şart! Fakat Obama, defalarca Suriye, İran ve Rusya üçlüsüne karşı fiili olarak savaşa  girmeyi reddetti! Gerçi o istese bile, Kongre’den bu kararın onaylanacağı bile şüpheli…
 Fakat Hizbullah, devlet dışı bir aygıt. Üstelik, ABD’nin terör örgütleri listesinde. Onlarca Amerikalıyı ve diğerlerini öldürmüş bir örgüt. Cumhuriyetçi ve Demokratların birçoğu, aralarında okyanus ötesi bir müdahaleye hiçbir zaman sıcak bakmayanlar hariç, Hizbullah’a yönelik olacak bir saldırıyı destekleyecek/onaylayacaktır.
 Washington’un yapması gereken, Tahran, Moskova ve Beyrut’u bilgilendirip Hizbullah’ın belirli bir tarihe kadar Suriye’den çekilmemesi halinde ABD’nin Halep çevresinde ve de diğer bölgelerde Hizbullah’ı hedef alacağını ilan etmektir. Eğer Hizbullah çekilmezse, ABD çekilme için tanınan son tarih geldiğinde Hizbullah’ı hedef almak için hazır olmalıdır.
 Hizbullah’ın çekilmesi ya da bombalanması ile sonuçlanacak süreç, Suriyeli muhaliflere ve onların destekçisi olan Türkiye ve Körfez ülkelerine kuvvetli ama yine de küçük bir mesaj gönderecektir: Biz, Sünnileri hedef aldığımız gibi Şiileri de hedef alıyoruz. Fakat bundan sonra müzakere masasına gelip siyasi kazanımlar sağlama fırsatını değerlendirmek size kalmış. Bu süreç, Rusya ve İran’a da aynı şekilde güçlü ama küçük bir mesaj olacaktır: Sizlerin Suriye’deki müdahalelerini bundan böyle karşılıksız bırakmayacağız! Şimdi siyasi çözüm zamanı.
 Suriye’deki aktörler buna nasıl tepki verir? Hizbullah muhtemelen komşu ülkelerdeki Amerikan sefaretlerine ve vatandaşlarına saldırır. Muhtemelen Lübnan ve Irak’taki Amerikan varlıkları hedef olur. İsrail’e yönelik füze saldırıları düzenleyebilir. Hizbullah’ın Suriye’deki varlığını kendisi için dost/savaşçı kazanma sürecine dönüştürmüş olan IŞİD, darbe alır. Rusya ve İran söylemsel düzeyde bahsi arttırarak, Suriye’deki varlıklarını arttırma yoluna gidebilir fakat pratikte Suriye için harcamak istedikleri maddi ve hayati bedele çoktan yaklaşmış görünüyorlar. Esed kızabilir ve intikam yemini edebilir fakat Suriye yönetimi zaten şu anda kapasitesinin tamamını kullanıyor.
 Bu arada radikal-olmayan Suriye muhalefeti, bu süreci onaylar ve Hizbullah’ın konuşlandığı topraklara şiddetli baskınlar düzenler. Körfez Ülkeleri de Amerikan saldırısını olumlu karşılar ve muhalefete verdikleri desteği iki katına çıkartırlar. İsrail ise Hizbullah’ın olası füze saldırılarına nasıl karşılık vereceğini ve kendi caydırıcılığını yeniden nasıl tesis edeceğini iyi bilir. Türkiye, Ankara’nın terörist gördüğü Kürt savaşçılara ABD’nin benzer bir müdahalede bulunmamasından şikayetçi olabilir fakat yine de nihayetinde Kürt olmayan unsurların Esed karşısındaki ilerleyişi onun da işine gelir.
 Kısacası, ABD’nin Hizbullah’ı hedef alması, Washington’un dostlarını memnun edip cesaretlendirecekken, düşmanlarını ise bozguna uğratacaktır. ABD, terörle mücadele konusunda her düzeyde yeniden ağırlığını koymuş olacak, Hizbullah’a fiili olarak yaptırım uygulama sahasını genişletecek ve Suriye’de iç savaşın bitip siyasi çözüme dönük çabaların hızlanması daha olası bir hal alacaktır. Bu analiz, risk-fayda dengesinde kötü bir senaryo değil!
islamianaliz