Abdulhamid'in Abbas'a ve Müslümanlara Mesajı
Arap ülkelerinin hepsi isteyerek veya istemeyerek ve siyaseten Annapolis’e gitmek için koşuştular.
Arap ülkelerinin hepsi isteyerek veya istemeyerek ve siyaseten Annapolis’e gitmek için koşuştular. Direniş ve karşı koyuşuyla kulağa hoş gelen Suriye bile gitmek için koşuşturdu. Bush, Filistin yönetimine 500 milyon dolar vaat etti. Keza Britanya başbakanı da 500 milyon dolar sözü verdi. Bu vaatler Arap ve İslâm vatanımızın en değerli parçası karşılığında çokça yapılıyor. Bu topraklara bir bedel biçilemez ve makamı ne olursa olsun hiç kimse Filistin’den ve Filistin haklarından bir karış bile olsa satamaz. Çünkü hiç kimse bu hakka sahip değildir.
Sayın Mahmud Abbas ve Filistin yönetimi heyetinde yer alan beraberindekilere bir mektup göndermek dışında bir şey yapamıyoruz. Bu mektup tarihin Müslüman bir şahsiyet için oldukça zor bir döneminde Filistin’le ilgili yazdığı kahramanca tutumu anlatmakta. Tarihin sayfalarını çevirdiğimiz vakit Osmanlı devletinin son halifelerinden Osmanlı Sultanı Abdulhamid’in Yahudilerin Filistin’deki emellerine onurlu bir şekilde karşı koyduğunu görürüz. Tamamı devletinin ve yönetiminin zayıflığını arttıran sıkıntılı, çalkantılı, ağır borçlar, zayıflık ve başka birçok olaya sahne olan dönemine rağmen Sultan Abdulhamit, Yahudiler kendisine aşağılık bir girişimde bulunduğu ve Yahudi zengin Karasu’yu kendisiyle görüşmesi için gönderdikleri vakit onurlu ve şerefli bir tutum sergiliyordu.
‘EY SEFİL UZAKLAŞ HUZURUMDAN’
Yahudi ‘Karasu’ Sultana şöyle diyordu: ‘Ben özel hazinenize hediye olarak 50 milyon altın lirayı ve yüz yıl faizsiz olarak devlet hazinesine kredi bağlamında 100 milyon lirayı bize Filistin’de bazı imtiyazlar için izin vermeniz karşılığı kabul etmenizi siz majestelerine sunmak için Mason cemiyetinin temsilcisi olarak geliyorum’ Karasu sözünü bitirmemişti ki Sultan Abdulhamit yanındaki yaverine bakar ve şöyle der: ‘Bu domuzun ne istediğini biliyor muydun?’ Yaver bilgisi olmadığına yemin ederek Sultanın ayaklarına kapanır. Sultan Karasu’ya dönerek ‘Ey sefil uzaklaş huzurumdan’ der. Karasu daha sonra Sultan’a ‘teklifi geri çevirmeniz ülkenize pahalıya patlayacak ve hatta hayatına mal olacak’ içerikli bir telgraf gönderir ancak Sultan Abdulhamid bundan hiç etkilenmez.
KUDÜS, KANLARIYLA TOPRAĞINI SULAYAN ÜMMETİN MALI
Yahudiler ikinci kez Yahudi Hertzel kanalıyla bir girişimde daha bulunurlar. Hertzel Sultana Filistin’de Yahudilere bazı imtiyazlar karşılığı rüşvet teklif eder. Sultan bugün nadiren gördüğümüz izzet ve onurla bu rüşveti reddeder.
Hertzel anılarında bu durumu şöyle yazar: ‘Sultan Abdulhamid bana kendinin değil, uğrunda savaşan ve evlatların kanlarıyla toprağı sulayan ümmetin malı olduğundan Filistin toprağından tek bir karış dahi vermeyeceği için bu yolda başka bir adım atmamamı nasihat etti. Ayrıca Yahudilerin milyonlarını koruması tavsiyesinde bulundu ve şöyle dedi: ‘Eğer imparatorluğum bir gün bölünürse bedel ödemeksizin bu imtiyazları alırsınız. Ancak ben hayatta iken bedenimin parça parça edilmesi Filistin’i imparatorluğumdan kesilmesinden -ki bu olamaz- daha hafif gelir bana.’
‘BENİ İDAM ETME TEKLİFİNİZİ KABUL EDİYORUM’
Yahudiler daha sonra bu kez ‘Yahudi dönmeleri’ İttihat ve Terakki Partisi kanalıyla girişimde bulundular. Sultan bu girişimi hocasına yazdığı önemli mektubunda şöyle dile getirir: ‘Bu İttihatçılar kutsal topraklarda (Filistin) Yahudilere ulusal bir vatana onay vermem için ısrarcı oldular. Israrlarına rağmen bu teklifi kesinlikle kabul etmedim. Son olarak 150 milyon İngiliz altın lirası verme vaadinde bulundular. Bu teklifi kati suretle reddettim ve şu kesin cevabı verdim: ‘Dünya dolusu altın verseniz bu teklifinizi kesinlikle kabul etmeyeceğim. İslâm ve Muhammed ümmetine 30 yılı aşkın süredir hizmet ettim. Osmanlı sultanı ve halifeleri babalarım ve atalarımın sayfalarını kirletmeyeceğim. Bu yüzden teklifinizi kesinlikle kabul etmeyeceğim. Kesin cevabımdan sonra tahttan indirilmem hususunda anlaştılar ve beni Selanik’te idam edeceklerini bana tebliğ ettiler. Bu son teklifi kabul ettim. Kutsal Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulması şeklindeki bu ebedi utancı Osmanlı devleti ve İslâm dünyasına bulaştırmayı kabul etmediğim için Allah’a şükrettim.’
TARİH ONU ALTIN HARFLERLE YAZDI
Sultan Abdulhamid’in sözleri tarihin altın harflerle yazdığı onurlu bir tutumla son buldu. Maalesef tarih Abdulhamid’ten sonra Filistin’in satılmasına karşı çıkan bir lider kaydetmedi.
Sultan Abdulhamid’in tutumu Filistin yönetimi heyetine, Mahmut Abbas’a ve Annapolis’te toplanan Araplara önemli bir mesajdır.
Fakat Araplar ve Müslümanlar bu mesajın bilincin de mi? Arap ve İslâm ümmetinde birçokları bundan kuşkulu ancak bu mesajın internet kanalıyla Filistin yönetimi heyetine ve Mahmut Abbas’a Sultan Abdulhamid’in tarihin unutmadığı tutumlarını hatırlamaları için ulaşmasını umut ediyoruz. Allah, Sultan Abdulhamid’e geniş rahmetini versin ve onu bağışlasın. Zira Arap ve İslâm dünyamızda birçoklarını rahatsız eden bir tutum ortaya koydu.
Kuveyt’te yayımlanan Er Re’yülam gazetesi, 3 Aralık 2007, Arapça'dan çeviri: Halil Çelik / Vakit