Abdurrahman Dilipak : 3. Thutmose: Ey Musa! Ben Geri Döndüm!
Haber Vakti .com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz.
Ve Firavun 3. Thutmose, Şeytan’ın klonlaması ile ya da bir hayalet gibi, bugün, Kızıldeniz^'in doğu yakasında 3 günlük yaya yolculukla varılan bir yerde yani Şarm Şeyh’te dolaşıyor sanki. Bu arada Hz. Musa'nın peşinden onu takip eden ve denizde boğulan Firavun’un 2. Ramses olduğunu söyleyenler de var.
“Şimdi bunu nereden çıkarttın” diyecek olursanız, 6-18 Kasım tarihleri arasında Şarm el Şeyh’te BM’nin gözetiminde COP 27 “İklim Zirvesi” yapılacak. Hani, bizim hariciyeciler ve İklim bakanlığı yetkilileri de gidecektir oralara da, gittikleri yer hakkında bilgi arzetmek istedim. Orası evet bugün içkinin su gibi içildiği, her köşede dansözlerin dansettiği, her türlü rezaletin yaşandığı turistik bir tatil kenti. Buranın zirve için adres seçilmesi de ilginç. Bölgenin hemen doğusunda Suudi Arabistan topraklarında, Hicaz’dan Kudüs’e giden İsra koridorunda, LİNE diye bir siber bariyer oluşturuluyor adeta ve bugün NEOM şehrinde yeraltında tekno Yecüc-Mecüc’ün öncü siber orduları üretiliyor. Suudi topraklarında ise cadılar, bayram yapıyor!
Eğer o toprakların manevi açıdan ne anlama geldiğini bilseydiniz, ayakkabılarınızı çıkartır öyle dolaşırdınız. Peygamberlerinin ayak izini kaybederseniz köşe başlarında, Şeytan’ın dostları; Lilith’in kızları, Samiri’nin oğulları sizleri bekliyor. Bu arada bizde neler mi oluyor? Görüyorsunuz işte. 2 gün sonra KADEM’in “Kültürel Kodlar ve Kadın” diye uluslararası bir zirvesi var. “Cultur” and “Code”, “Din ve vahiy aydınlığında Münevver Kadın: Haacer, Meryem ve Asiye” olsa olmaz mı idi. Ben de çok bağnazım değil mi? Sahi o “Cultur” nasıl bir şey ya da O norm’ları, Code’ları belirleyenler kimdi? Evet ben Anormal’im ve O Code’ları de reddediyorum, Benim devlete sadakatım dinime sadakatımın teminatı olduğu ölçüdedir. 10 Kasım’a ne kaldı! Tamam “eskiyi unut, yeni yolu tut, gençliğe umut sen ol çocuğum.” İyi ki şu harf devrimi olduda toplum Ümmet olmaktan kurtulup BİREY oldu, din, ahlak ve gelenekten bağımsız, hem de biyolojik cinsiyetinden. Böyle derseniz “görevden affedilmenizi isteme”nize gerek kalmaz.
2-5 Kasım’da MÜSİAD fuarı var. Eskiden bizim “Yeşil Sermaye” Dindarların ve alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ÜMMETİ olma şuuru ile herkesin derdi ile ilgilenirdi. O lastik ayakkabılı ve çarşaflı bacılar da dua etmek, Müslümanların başarılarını görüp mutlu olmak için çoluk çocuk gelirlerdi. Onların “eskimez yeni” bildikleri bir “dava”ları vardı ve onun uğruna “yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan / ve ayrılık anneden, vatandan arkadaştan” diye şiirler söylerlerdi “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış”ın torunları. Şimdi para ve makam gibi başka, daha keyifli işlerle ilgileniyorlar ve bir çoğu kendi aralarında ve başkaları ile davalı! Kadınlar sadece “anne” değil, onlar BİREY (Hani şu din, ahlak ve gelenekten, hatta biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız, GENDER diye tanımlanan.) İnşallah değillerdir. Dilerim yanılıyorumdur! Onları kendilerine benzetmeye çalışan birilerine göre kariyerleri ve ekonomik özgürlükleri için iş dünyasında “ben de varım” demeleri gerekiyor değil mi? Cennetin yolu o kariyerden geçiyor artık, onun için oğullarımız ve kızlarımız o yolda yarışıyorlar. Ve para peşinde koşuyorlar, Çile değil!
8 Kasım’da ay tutulması var. Artık Şira ve Tarık gökyüzünden dünyamıza göz kırpmaya başladı. Mars retrosuna mı giriyoruz? Mars retrosu ikizler burcunda. Hinduların Vişnu koruyucu tanrısı Vişnu’ya veda zamanıdır. Hem de ABD başkan yardımcısı ve İngiliz Başbakanının Hindlilerden seçildiği bir zamanda Hindu inancından “yıkım ve yendien doğuş tanrısı” Şiva çift cinsiyetli bir tanrı. Adalet ve ceza için geliyor ve dünyanın sonunu getirecek, son tanrı, son dansı’nı yapıyor.
Tekrar o Şarm Şeyh denen yer nasıl bir yer, o konuya dönmek gerekirse; Hz. Musa asası ile denize dokununca açılan yolda İsrailoğulları denizin karşı tarafında geçerken, arkasından gelenler denize garkoldular. Denizin karşı yakasına geçtiklerinde, sahile 3 günlük yolda, Hz. Musa’ya Urfa dönüşü, aynı yerde yanan çalılıkların olduğu yerde peygamberlik müjdesinin haber verildiği ve ilk çocuğunun dünyaya geldiği, bir çok mucizelerin gerçekleştiği bir mekandan söz ediyoruz. Ki, kavmi ile denizi geçip geldiği bu yerde, ilahi bir davetle 40 gün dağda kalmış ve “evamiir-i aşere” dediğimiz “on emir”in yazıldığı iki taş levha ile dönmüştü.
Öncesinde, denizi geçince aç ve susuz kaldıklarında gökten bıldırcın kebabları ve kudret helvası ikram edilmiş, susadık dediklerinde, Hz. Musa asası ile dokunduğu kayadan 13 pınar birden akmaya başlamıştı. Dahası, “3 büyük kıyamet alameti”nden birisi olan ve kıyamete yakın yeniden ortaya çıkacak olan, Nebukadnezar/Buhtunnasr’ın Mabedi yıkmasına kadar, Süleyman Mabedi'nin minberinde korunan mucizevi “emanet sandığı”, bu vadideki Akasya ağaçlarından kesilen tahtalardan yapılmış ve içine bu vahiy tabletleri ve ruloları konulmuştu. Kudüs’e doğru 40 yıl sürecek yolculuğun başlangıç noktası da burasıydı. Burası İsrailoğullarından puta tapanların ilk lanetlendikleri yerdi aynı zamanda.
Mescid-i Aksa’nın, Nil ile Fırat arasındaki vahiy coğrafyasının en önemli bir merkezinden, Mik’ad alanının Güney ucundaki bir yerden Tur-i Sina’dan söz ediyoruz. Kurban emrinin verildiği, Samiri’nin altın buzağısının dışında, Tevrat’a göre Hz. Ademin ilk karısı olduğu söylenen İlk Satanist Feminist olan, derisi mor renkli kadın Lilith’in Hz. Adem’den kaçıp, Şeytan’la buluştuğu yerdir burası. O kaya’dan çıkan 13 pınar, Zemzem, Hz. Eyyüb’e (Urfa, Viranşehir, Eyyüb Nebi köyündeki) “iç ve yıkan şifa bulacaksın” denilen 3 kutsal su’dan 3. südür.
Şarm el Şeyh, bugün dünyanın en meşhur tatil beldelerinin başına geliyor. Özellikle dalgıçlar için vazgeçilmez bir öneme sahip. Asya ile Afrika’nın kesişme noktasında. İki denizin buluştuğu yerde. Hicaz'la Filistinin kesiştiği yerde.
Hazreti Harun o coğrafyada bugün Ürdün sınırları içinde kalan bölgede vefat etti ve oraya defnedildi. İmamı Şafi Kuzeyde Gazze’de doğdu, Kahire’de vefat etti. Bu coğrafya her yönden nebevi hatıralarla doludur. İsra’nın güzergahındadır. Hızır AS’ın dolaştığı topraklardan söz ediyoruz.
Şarm El-Şeyh bölgesinde, Musa Dağı'nın eteğinde, Ayasofyayı yaptıran Bizans imparatoru Justinian, St. Catherine Manastırını yaptırdı...
Aslında yazacak çok şey var da, son birkaç şey daha yazmak gerekirse, dilerim Türk delegasyonu giderken, yanlarına Kur’an-ı Kerim, İncil ve Tevrat almayı unutmazlar. Bir de orada diğer İslam ülkelerinden gelen delegelere sorsunlar bakalım, bu işten bir haberleri var mı? Hz. Musa’nın hayatını Diyanet'in İslam Ansikloedisi'nden de internetten okuyabilirler.
Bu konu Kıyamet teolojisi ile de ilgili bir konu. Siber Deccaller, dün Pandemi maskesinin arkasına saklanıp gelmişlerdi, bugün İklim, Gıda maskelerini alıp geliyorlar. Starlinklerde uzayın işgal edildiği, 5G’ler ve bağlı sensörler, otonom yapay zekalı donanımlarla yeryüzünün fiilen işgal edilmeye başlandığı bir zamanda İklim zirvesinin yer seçimi Teolojik olduğu kadar, yani Teo Politik ve Teo coğrafik açıdan olduğu kadar, Kehanetlerle de ilgili, Jeo Politik, Jeo Stratejik, Ezoterik tercihlerin ötesinde Astronomik ve astrolojik, mitolojik ve Kozmografik açıdan, Fütüristik okumalar açısıdan ayrıca önemli ve sembolik bir anlam taşıyor. Bu konuya tekrar döneceğim inşallah. Şimdilik bu kadar.
haber vakti