Abdurrahman Dilipak: Gazze'de Cuma Namazı
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz
Derin Gerçekler
Bu kaçıncı toplu, gıyabi cenaze namazımız Gazze’deki şehidlerimiz için..
Sahi, Mescid-i Aksa’da ne zaman hep birlikte, tüm dünyadan gelen Müslümanlarla bir Cuma namazı kılacağız. Şamda Ümeyye Camiinde Cuma namazı kılacaktık olmadı. Rabia Meydanında kıldığımız Cuma namazı da uzun sürmedi.
Bırakın Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılmayı, Mekke-i Mükerreme’de Kabe-i Şerifteki, ya da Medine-i Münevvere’de, Mescid-i Nebevi’de mevcut imamların arkasında Cuma namazını ya da vakit namazı kılınır mı?
Yani demem ki Mescid-i Aksa gibi bu gün Kabe-i Şerif ve Medine-i Münevvere de kurtarılmayı bekliyor. Eğer biz bu mescidlerin izzetini korumakta gaflete düşersek, Süleyman Mabedinin başına gelen bizim mabedlerimizin de başına gelir. Allah onları, bizim ellerimizle yaptıklarımızı bizden. Alır ve o kendi kutsal mekanını korumak için, bizimle birlikte sonunda o zalimleri de helak eder.
İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden helak olmamak için sona yaklaşırken elimizi çabuk tutmamız gerek. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Ey Cumaya gelen Müslümanlar, o cebinizdeki Şeytan otunu ne zaman çöpe atacaksınız.. Yerlisini de içmeyin de, o çoğu Siyonizme hizmet eden şirketlerin malı olan o sigaralardan bile vazgeçemiyorsanız, hatta camiye girerken bile onu yanınızda taşıyorsanız ne diyeyim size.
İçimiz-dışımız, evimiz-işimiz hep onların ürünleri ile dolu. Petrol onların, arabalarımız onların, deterjanlar, ilaç, elektronik onların. Asıl biz bu hale nasıl düştük onun üzerinde düşünelim.
Bilişim altyapısı için, yazılım ve HW konusunda 1990’lardan beri nerede ise çalmadığım kapı kalmadı.. Sadece dinlediler ve hemen hemen hiçbir şey yapmadılar. Yaptıkları hep batılıların değirmenine su taşımak oldu. Batılılara iyi bir Pazar olduk. Başlayan birkaç önemli proje sonuçlandırılmadı. Bir takım proje sahipleri, özel beyin de, engellenince, itibar görmeyince ya küsüp köşesine çekildi, ya da batılılar onları ithal ettiler. Onlar da yurt dışına gitti. Bunun sebebi içimizdeki ahmaklar ve hainler.
Bugün bir boykotu bile beceremiyoruz. Karşı taraf kurnaz. Mesela İsrail kapısını kapatamıyoruz. Çünkü ABD’ye mal satacaksanız, İsrail kapısını kullanmazsanız, navlun pahalı, bu kapıdan geçmezseniz kotaya da takılırsınız, gümrük vergileri de yüksek. İsrail üzerinden geçerseniz bu engeller yok. Aynı şey ABD’den bir şey ithal edecekseniz de öyle. Oltayı yutmuşuz. Onlar da bizimle dalga geçiyor, “oltayı yutan balık yem istemez” diye..
Ya hu Arap yarımadasındaki yöneticilerin korumalarını BlackWater, CIA’nın özel paralı asker-Güvenlik timi yapıyor. Sadece korumuyorlar, onlar için istibarat yaparken, onların ne halt yediklerinin istihbaratını da yapıyorlar. Onun için Netenyahu Arap liderlerine “Sesinizi kısın, oturun oturduğunuz yerde. Sonra…” diye aba altından sopa gösteriyor. Çükü, karıları, kocaları, oğulları, kızları, kardeşleri, damatları ve gelinlerinin ne haltlar yediklerini biliyorlar.
Onlar üzerinden, onlar adına, yatırım yaptıkları ülkelerin yöneticileri, şirketleri hakkında da istihbarat topluyorlar.
Şu Mc Kinsey Beştepe’ye girmedi diyoruz da, binanın iççinde ofis açamadılar, yoksa her şey başka bir merkezden devam ediyor. Adamlar sadece Beştepe’de değiller, bir çok kamu kurumunun içindeler. Nerede ise ayrımız-gayrımız kalmadı. Hele şimdi bir de HABAT işe karışınca, bizde durum BAE’den çok da farklı değil. Suud’ların ve BAE’nin NEOM, LİNE, tek mekanda çoklu Mabed projesi gibi projeler olmamasının yanında bizde hala söylem farkı var, ama istikamet çok da farklı değil. Onlar da mesela İstanbul sözleşmesi ve Lanzarote konusunda, Bizim malum oteller ve fiilen olsa da legal Fuhuş sektörü konusunda biz onlardan öndeyiz.
Kabe imamı bir Şeyh bütün bunlar olurken, bizimkilerin tevbe alıp biat alması gibi, on lar da Haşa Kur’anı delil gösterip “ulul emre itiat” diye, aynen Netenyahu gibi, bu kez Arap halkına din namına “iteat edin ya da susun” diyorlar. Bu durum Bekri Mustafa’nın Ayasofy’aya imam olmasından daha vahim bir durumdur. Bu durum Siyonistlerin zihniyet ikizi çağdaş Bekri Mustafanın Kabeye imam olması anlamına geliyor. Ve Riyattaki son İsraille İşbirliği Konferansı sonuç bildirisinde Veliaht prense övgü dolu şükran ifadelerini de bu çerçevede değerlendirmek gerek sanırım.
Orada bunlar olurken bizim media, bir takım Şeyhler, İlahiyatçılar, kanaat önderlerinin hali de aslında pek farklı değil. Bilim adına “Şehid çocuklarının cihad hareketi içinde konumlandırılması, gelecekte artan şehid çocukları üzerinden terör riskini potansiyel olarak artırma tehlikesi” yorumları yapılabiliyor.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Erdoğan’ın BM deki konuşmasından “Coğrafyasıyla ve demografisiyle dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip bir küresel yönetim mimarisi inşa etmeliyiz.” Bölümüne ilişkin eleştirileri cümlenin paragrafını bütün olarak yayınlayarak cevap vermeye çalıştı ama, bu da bu metnin yazarını kurtarmaya yetmez zannımsa. DMM’nin aktardığı cümlenin bütünü şöyle: “Birleşmiş Milletler'in öncülüğünde dünyanın güvenliğini, huzurunu, refahını sağlamakla görevli kurumları hızla yeniden yapılandırmalıyız. Coğrafyasıyla ve demografisiyle dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip bir küresel yönetim mimarisi inşa etmeliyiz. Netice olarak tüm kalbimizle bir kez daha diyoruz ki, dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.” Burada sorun, niçin tek başına “BM’nin öncülüğü”nde, benin de içinde olduğu tüm Uluslararası örgütler olarak denemez mi idi. BM bu güne kadar o kadar karar aldı hangisi uygulandı. “Dünya 5’den büyük” diyor Genç siviller de, bu ifadeler daha önce de kullanıldı ne oldu. 5’li Çetenin 3’ü bugün Doğu Akdeniz’de Siyonizmin safında mevzilenmedi mi! “Küresel Yönetim Mimarisi” Global Resetçilerin “Tek Devlet” projesi değil mi? Niye “farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşayabileceğimiz bir adalet düzeni”nden söz etmiyoruz. Daha önce de Erdoğan’ın AK Parti grub toplantısında “Mescidi aksa bölgesinde çok dinli bir merkez”den söz etmesi de düzeltilmedi. DMM’nin sonra açıklama yapmak zorunda kalmasına sebeb olan bu tür metinlerin önceden siyasi, dini açıdan birkaç kişi tarafından gözden geçirilmesi gerekmiyor mu?
Troller üzerinden Dezenformasyon sonucu hakkımda açılan ve 3-5 yıldır devam eden davada siyasilerin, mediayı, medianın siyasileri nasıl etkilediklerini çok iyi biliyorum.. Bu konulardan şikayetçi olmadan önce, bu tür işler konusunda kendimizi temiz tutmamız da gerekir.
Allah’ın yardımı olmadan biz bu mücadeleyi kazanamayız. Allah’ın yardımını almak için istikametimizi yeniden gözden geçirmemiz gerek. BM’nin, AB’nin, NATO’nun, HABAT’ın bize gösterdiği istikamette ilerleyerek selamete ulaşamayız. Şimdi nerede yanlış yaptık diye düşünmemiz gerekir. Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. İstikametimiz ve önümüzdekileri, yanımızdaki ve arkamızdakileri gözden geçirmemiz gerek. Karşımızda kim var. Bu gün Cuma.. Bugün, övünmeyi ve dövünmeyi bir kenara bırakıp nefsimizi hesaba çekme günü. Selam ve dua ile.
NOT: 1-Gazze bombalanırken, Suudi Arabistan’da “Eğlence festivali” yapılıyordu. Siyonistlere destek veren ürünlerin. Boykot edilmesine karşı çıkan bir kaç ülkeden biri de Suudi Arabistandı. Ama artık Suudi halkı da dayanamadı ve gelen haberlere göre Çarşamba akşamı halk sokağa döküldü. Gazze olayı sadece islam ülkelerinde değil, tüm dünyada siyaseti, iktidar-muhalefet dengelerini altüst edecek. Bu konuda GlobalReset ve WEF, Habat, Dahlan gibi işbirlikçi yapılar ve onların zihniyet ikizi yapılar da büyük zarar görecek. Sonuç nasıl olursa olsun, yakın gelecekte, işgal altındaki topraklarda, bölgede, sadece İslam ülkelerinde değil, tüm dünyada çok radikal gelişmeler yaşanacak. (İnşallah)
2-Bugün Samsundayım. “Keneviro” firması’nın, 30 milyon dolar yatırım yaparak Samsun Havza OSB’de kurduğu kenevir işleme fabrikasıyla, tohumdan nihai ürüne kadar üretim zincirini kuruluş çalışmalarını bir grub gazeteci arkadaşımızla yerinde izleyeceğiz ve bu şproje kapsamında ekimi yapılan ilk kenevir hasadına şahidlik edeceğiz. İzlenimlerimi de yarın yazacağım inşallah.