Abdurrahman Dilipak : Gün Gelir Köpek Sahibini de Isırır
Yeni Akit'ten ayrılan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak yazısında medyaya eleştirilerde bulundu. Dilipak, "Köpekler mahalleyi sahiplenir gibi görünse de, zaman olur mahalleliye de saldırır..." dedi.
Yazar Abdurrahman Dilipak bugünkü köşe yazısında medyayı ele aldı. Dilipak, “Köpek köpeği ısırmaz" diye bir söz vardır. Aç köpeklerin arasına yağlı bir kemik parçası at bakalım, ısırıyorlar mı, ısırmıyorlar mı? Kimileri kendileri köpek besler, kimileri kiralar. Köpek her zaman köpekliğini yapar... "Media tetikçiliği" diye bir şey var…” dedi.
“Parayı verenin çaldığı düdük” olmamalı media. diyen Abdurrahman Dilipak, “Media tetikçiliği” son bulmalı. Media modern işgal ordularının “Truva atı” olmamalı.” ifadesini kullandı.
Habervakti yazarı Abdurrahman Dilipak devamında şunları yazdı:
“Media'yı "Truva atı" olarak görenler, kullananlar var. Kimi için media trampen tahtasıdır, kimi için "topyekûn savaş" için bir "Amiral Gemisi", kimi için "Saldırı Üssü", kimi için "kalkan", kimi için "caydırıcı bir silah"...
Köpekler mahalleyi sahiplenir gibi görünse de, zaman olur mahalleliye de saldırır... Köpeklerin arz-ı ihlas ettikleri kendilerine yal ve kemik veren efendileridir... Ve köpekler sürü halinde dolaştıkları zaman genelde daha tehlikeli olurlar... Bazen efendilerine de saldırırlar...
Bizim geleneğimizde "haberci", "güvercin"dir. Ya da "hüd hüd kuşu", "posta beygiri" vardır. "Posta güvercin"i vardır... Her ikisi de saldırgan bir kimlik ifade etmez... "köpeklik" çatışmayı ifade eder aslında..
Basın kendi kendini kutsar kutsamasına da, öyle kamu yararı filan işin kandırmacası. Tek bir kamu yararı vardır, o ulusun, kendi lider, örgüt, ideoloji ve siyasi düşüncenin, inancının hakim olmasından geçer. Ötekiler ya cahildir ya da hain... Basın özgür de başkaları özgür değil mi? Özgürlük, başkalarının hak ve hürriyetlerine yönelik açık ve yakın bir tehdit oluşturmayı, onların itibarına yönelik düşmanca tavırları meşrulaştırabilir mi? Mafya’nın da, yabancı ülkelerin 6. Kol faaliyetleri için örgütledikleri medialar ve STK'ları da olabilir... Media bu anlamda meşruiyet için bir iksir ya da büyülü bir sözcük mü? Tamam elbette medianın genişletilmiş özgürlük ve artırılmış tazammun yükümlülüğü olacaktır. Ama bütün bunlar bir meşruiyet zemininde söz konusu olacaktır.
''Köpekliğin alemi yok!'' Ne demek istediğim çok açık değil mi, bakınız bugünkü Türkiye mediası. Media’nın “4. Kuvvet” olarak "demokrasinin bekçi köpeği" olduğunu söylüyorlar ya, kimin köpeği oldukları belli değil mi!
Bu yazımla, ne anlatmaya mı çalıştım, ne demek istediğim çok açık değil mi, bakınız bugünkü dünya mediası ve bizim medianın hali pür melaline.! Traj ve Ratinglerinin ne seviyede olduğunu görmüyor musunuz. Açıkladıkları rakamlar seçim sonuç tahminleri gibi! Yerlisi, ulusalı, bir çoğu haberlerini reklam veren’e göre ayarlıyor ama bu piyasada da para aklama işleri yapılır. Media aklar da kara da çalar, fonksiyoneldir bu konuda.
Media köpekleri’nin burnu iyi koku alır. Nasıl köpek balıklarının burnu kan konusunu iyi alırsa, bunlar da parayı kokusundan tanırlar.
Köpeğinizi aç bırakmayın, bakımını yapın, kudurursa, size de saldırır. Bir de havlamasını bilmeyen köpek, sürüye kurt çağırır. Bir de çok fazla sokağa salarsanız, o köpek, itlerle dolaşmaya başlar. Bilginiz olsun istedim.
“Parayı verenin çaldığı düdük” olmamalı media. “Media tetikçiliği” son bulmalı. Media modern işgal ordularının “Truva atı” olmamalı. Time’in kapağındaki fotoğrafı hatırlayın. İnsanları köpek yerine koyan, herkesi “köpek gibi aşılamaktan” söz edenleri iyi tanıyın.
Media, Hakk'ın ve halkın, gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olmalı. Yaşadığı zamana ve mekana adil bir şekilde şahitlik etmeli. Yoksa vay onlara! Bir de madem köpek besliyorsunuz, herkes köpeğine sahip çıksın! Bir de evlerinin kapısına “Dikkat köpek var!” diye yazsınlar da bilelim.”