Abdurrahman Dilipak: İşte Asıl Mesele Bu

Abdurrahman Dilipak: İşte Asıl Mesele Bu

Habervakti.com yazarı Abduurahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: İşte Asıl Mesele Bu /Habervakti.com

Bana hikaye anlatmayın.
Ölüyoruz!
Öldürülüyoruz.
Faili belli ama kimse konuşmuyor. Ne yapılırsa yapılsın hakikati örtemez ve gerçekleri perdeleyemezsiniz.
Coğrafyamız kan gölü! Dün bombalarla yaptıkları işi DSÖ'ye devrediyor birileri!
Yemenli biri şöyle diyordu: "Biz Birbirimizi Öldürdük ve Husi’ler Kazandı!"
Ya biz birbirimizle uğraşırken atı alan Üsküdarı geçtiyse?
Daha iyisini hayal etmek şöyle dursun, mevcudu muhafaza bile bir kazanım gibi görülmeye başladı artık. Aldatıldınız, Aldattınız, Aldatıldık...

A.R. Küçükusta yazıyor: 2020’de yayınlanan nöroloji ve tıp makalelerinin % 30’u sahte.
Lancet editörü Horton "Bilimsel yayınların an az yarısı yalan"
Buna göre, bilimsel yayınlardaki yalan ve sahtekarlıkların azalmakta olduğu söylenebilir.

Son çıkan kitabım: “Bu din benim dinim değil”, çocuklar niye Deist oluyor diyorsunuz ya? Bakın, Allah’ın dini, yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar. Bizim yaşadığımız din, karı ile koca, gelin ile kaynana arasındaki ihtilafı bile çözmek. O “din” dedikleri şey var ya o “kültür”. Ahlak dedikleri de “Bilgi”. Dersin adı “Din kültürü ve ahlak bilgisi”..
O şey, önemli ölçüde rejimin standartlarına indirgenmiş, folklorik anlamda, geleneksel motiflerle zenginleştirilmiş ritüel, seramoniden ibaret ikonografik bir şey. Neyse ki kitap elimizde, yoksa uygulama büyük ölçüde muharref. Tevhid'den bağımsız, risaletten bağımsız, ahlaktan bağımsız, Hak kavramı olmayan, muamelata (Ekonomik, politik, içtimai hayata ilişkin kuralları olmayan) bir din olmaz. Din’i BİREY’sel anlamda vijdanlara, TOPLUMSAL anlamda Mabedlere hapsetmeye kalkarsanız böyle olur.

TransHumanizm/İnsan 2 Projesinde bu kadarı ile dine gerek yok zaten. Bugün ibadeti, muamelatı geçtik, Amentü'ye iman sorgulanır hale geldi ya hu. Son seçim kampanyasında Kader, Rızık, Ecele ilişkin hangi kurallara kim uydu? Meğer ülkeyi kurtarmak için Allah'a ihtiyaç yokmuş, sanki haşa!

Millet sanki efsunlandı Wifi, akıllı telefonlar üzerinden. Kitlesel bir hipnoz yaşadık sanki. CoVID’i nasıl yutturdular ama. İnsanlar hasta edildi, ölüyorlar, kimseden ses yok. Koca, yine sağlık bakanı. Yeni PCR ihalesi tamam. Nerde kalmıştık? Şehir hastahanelerinde morglar dolu, Gasılhanelerde kuyruk var. Yeni Şehir mezarlıkları gerek. Neyse ki “kefenimiz kefili karaborsa”. Havuç 45 lira. Soğan ve Patates'ten sonra Havuç krizi kapıda. Sahi ''Havuç mu isterseniz, sopa'' mı?

Yeni Anayasa için bu meclis bir fırsat olur mu yoksa geç mi kalındı?. Bugün kü zihniyetle, AK Parti-CHP-MHP-HDP-İYİ Parti mutabakatı ile çıkarılacak bir anayasa BM, ABD, NATO ve GlobalResetçilerin TransHumanizmine kapı aralayacak bir icabet Anayasa'sımı olur yoksa tam tersine cevap mı?

Farkında mısınız, Chemistraille açık havalardan tepenizden spreyleniyorsunuz. Hava durumuna bakıyor musunuz ekrandan. Bir arkadaş yazımış: “Eskiden 35+ sıcakları kırmızı gösterirken artık 25 derece bile aşırı sıcak algısı oluşturma peşindeler. İnsanların çoğu sorgulamadığından her verileni yutuyor.”
Biliyorsunuz değil mi, Allah cahillere ve zalimlere yardım etmeyecek. Bizim inancımızda zulüm ayrıca tanımlanmaz, adalet yoksa zulüm vardır. Mesela nasıl ki, karanlık diye bir şey yok, karanlık aydınlığın yokludur. İşte öyle bir şey.

Osman Ünsal yazmış: "Evet ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunu ortaya koyabilmemiz için, sırtımızdaki 6 ‘küresel kambur’dan ivedilikle kurtulmamız lâzım..!!! Paris İklim Antlaşması, Dünya Sağlık Örgütü Antlaşması, Yapay Zekâ CBDC (MB Dijital Para Birimi), LGBT ve Feminizm Örgütleri, Sığınmacı Meselesi..”
İklim'in başına Özhaseki’iyi getirdiniz.
Kurum, yakasını kurtardı, Özhaseki’yi zor bir gelecek bekliyor sanki.
Bakın bu DSÖ belası öyle bir bela ki, Ne İstanbul Sözleşmesi, ne aile, ne uyuşturucu. Tam da o ki, “bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu...”
Bu, dünya ve ahiret hayatını mahvetmeye namzet bela ile ilgili iki bakanlık öne çıkıyor: Sağlık ve iklim. Allah hayırlı işlerinde yardımcıları olsun!
Yoksa Beştepe, bütün partiler, MİT, Genel Kurmay, Diyanet hepsi sorumlu. İçişleri, Dışişleri, Adalet, Savunma, MEB, Gençlik, Sanayi ve Ulaştırma, Gıda Tarım, YÖK, Media, Meslek odaları ve STK’lar, Sermaye herkes sorumlu.

Alın size bir CoVID haberi daha: Prof.Dr. Serhat FINDIK aktarıkyor: ''Covid aşılarına bağlı 1277 ayrı hastalık/yan tesir rapor edildi Kaynak: Aşı firmasının Amerikan Yüksek Mahkemesi kararı ile her ay açıklamak zorunda kaldığı belgeler. Mesaimizin önemli bölümünü covid aşısı yan tesirlerinin tedavisine ayırıyoruz Yurtdışındaki meslektaşlarımızla paylaşım yaparak hastalar özelinde en iyi tedaviyi uygulamaya çalışıyoruz. Çok zor bir süreç Ama Başarılı olduğumuzu düşünüyoruz Çabalarımız her zaman olduğu gibi tıp etiği çerçevesinde içtiğimiz hekimlik andına uygun olarak insan sağlığı içindir..''

Bakın, Allah'a ve ahiret gününe iman eden herkes şu konuya dikkat etsin. Hiç kimse dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bu konu diğer bütün konulardan daha önemlidir: Yeni DSÖ Anlaşmasının 5. Madde’sine göre "Hükümetleri, DSÖ kontrolüne veriyor.'' İklim de öyle, yapay zeka tarafından yönetilecek. Bunun anlamı şu: DSÖ Emir verir, Sağlık Bakanı Uygular. Bu yetki devridir. Egemenliğin devridir. Bu Anayasa'ya göre suçtur.

Tekin Kuzey’in dediği gibi: ''Tek Dünya devletinin Sağlık Bakanlığı kuruluyor. 76. Dünya Sağlık Asamblesi, İsviçre'nin Cenevre kentinde toplandı. Toplantıya Fahrettin Koca da katıldı. DSÖ'ye tam kontrol sağlayacak salgın anlaşması planlanıyor. Sağlık kisvesi altında diktatörlüğe doğru gidiyoruz. DİKKAT 5. Seviye ALARM. Politikacılar uyuyor. DSÖ'nün PANDEMİ ANLAŞMASI için bir sonraki toplantı 17-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bu talepler kabul edilemez.”
Evet, evet, herkes, ne kadar tanıdığı varsa Bakan, milletvekili, bürokrat Media mensubu, STK temsilcisi, kanaat önderi varsa ona ulaşsın.

“Bizim Bülent” yazıları uzun tuttuğumu söylüyor. Ben de kısaltmaya çalışıyorum. Bu kadar çok sorun varken nasıl kısa yazarım ki? Hastanın hastalığı çoksa doktor tahlil ya da reçetesini nasıl kısa tutabilir ki. Bir de şok meselesine gelince, uyandırmak için ya da bu kadar gürültü arasında, GlobalResetçiler anfilerle, Media ile beyinleri yıkarken insanlara sesimizi duyurmak için nasıl daha alt perdeden konuşabiliriz ki?
Karar sizin. Okurumuz veli-i nimetimizdir. :)
Derdimiz, sevdamız, umudumuz Hakk'ın rızası olsun, aslolan bu.

Selam ve dua ile.