Abdurrahman Dilipak: Muhtaç Olduğunuz Döviz, Konteynerlerde Mevcuttur
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak / Muhtaç Olduğunuz Döviz, Konteynerlerde Mevcuttur Habervakti.com
Türkiye; faiz/TL/kur/enflasyon kıskacında. “Akrebin kıskancında yoğuruyor kader” bugün bizi. Bu işlerin buraya geleceği belliydi. Algı yönetimi ile buraya kadar. Artırılmış sanal gerçeklik algısı gibi, politik algı da gerçek karşısında yıkılmaya mahkumdur.
“PS yöntemi”ni biliyor musunuz?. “PS yöntemi de ne?” derseniz, isterseniz bunu BBC’den okuyalım. Hatırlarsanız; Trump 11 Eylül’ün faturasını Suudi Arabistan'a çıkartıp, ABD bankalarındaki Suudi paralarına el koydu. Prens Selman maaşları ödeyebilmek için ARAMCO’yu satışa çıkartarak, IMF’den borç aldı. Suudi hazinesi tam takır kalmıştı. BBC bu olay sonrası Selman'ın para bulmak için Suudi oligarkların servetlerine el koyma haberini şöyle verdi: Tarih 28 Kasım 2017. “Suudi Arabistan'ın 5 yıldızlı hapishanesinde bir gün. BBC, Suudi prenslerin tutulduğu otele girdi. Riyad'ın "sultanlar gibi ağırlanma" vaadi veren Ritz-Carlton oteli, Suudi veliaht prensi Muhammed bin Selman'ın yolsuzluk operasyonu sonrası gergin bir şekilde kaderlerinin tayinini bekleyen prens ve bakanları ağırlıyor. Suudi Arabistan'ın en zenginleri ve en güçlülerinden oluşan 200 kişi, gözaltı merkezine dönüştürülen bu saray gibi lüks otelde böyle bir muamele görmeyi beklemiyordu. 4 Kasım'da şafak vakti gerçekleştirilen baskınların üzerinden üç hafta geçti. 11'den fazla prens ve milyarder gözaltında tutulurken, görkemli otelin duvarları ardında neler yaşandığı merak konusu. Yetkililerden izin almadan otele girmek de çıkmak da imkansız.(…)”
Hatırlarsanız 2 Ekim 2020’de, Suudi Arabistan hükûmetine muhalif konumdaki Suudi gazeteci ve köşe yazarı ve Suudi istihbaratının kilit isimlerinden Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018'de, Suudi Arabistan'ın İstanbul Türkiye'deki başkonsolosluğunda, Suudi Arabistan hükûmeti ajanları tarafından düzenlenen bir suikast sonucu öldürülmüştü. O aslında Suudi zenginlerin ABD, İngiltere, Avrupa ülkelerinde ve diğer Arap ülkelerindeki mal varlıklarını korumak ya da geri almak için lobi yapıyordu.
PS yöntemi dediğim “Prens Selman Yöntemi”dir.
Hatırlarsanız, Özal yurt dışında parası olan bir takım zenginlerin paralarını Türkiye’ye getirmeye ikna etti. Onların bir kısmı sanayici oldu. Halis toprak da bunlardan biri idi. Turgut Özal, “Sen kravat tak, ben teşvik vereyim” diye espri yaptığı Toprak’a kravat bile taktırdı. 1992 yılında ise ana ortakları Toprak Grubu şirketleri olan Toprakbank kuruldu. Holding oldular 22 şirket 21 dev sanayi şirketi kurdu, inşaattan eczacılığa, seramikten kağıda..
Binali Yıldırım'la ilgili spekülasyonların ucu gelip Prens Selman yöntemine dayanıyor. Kimine göre yurt dışında parası olan 100’lerce adam var. İddiaya göre, Kimi kayıt dışı, kimi kara para, kimi mafya, içeride de yalılar, villaların altında en az dışarıdaki kadar içeride para var. “PS yöntemini misal verenlere göre” Önce belirlenen isimler için yurtdışı çıkış yasağı getireceksiniz, ilk etapta 50 büyük “baba”yı lüks bir otelde misafir edeceksiniz. Sonra devletten milyar dolarlık teşvikler alıp, milyon liralık vergilerle bu gün astronomik servet sahibi olan yerli ve milli Oligarklarımızla masaya oturacaksınız. Bu yöntem yaban ellerinde para aramaktan daha kolay bir yoldur. 50 baba ile kalmaz bu iş, 500’ü MASAK ziyaret etmeli ya da davet etmeli. 5000’ine de haber gönderip, “Biz gelmeden siz gelin, bir istemeden siz verin” demeli.
“Hayır” diyen olmaz mı? Eğer nush ile uslanmayan olursa onların önlerine yediği haltlar konularak tekdir edilir ve onlar buna rağmen tekdir ile de uslanmazsa haklarında yasa yoluyla yapılacaklar anlatılırsa, durumun ciddiyetini anlayacaklardır.
Evet bunlar normal yollar ve yöntemler değil. Bu işler bu noktada “Suya düşen yılana sarılır” hesabına göre yapılır. Zaten devletin ekonomisi çöker ise siyaset de çöker, O zaman zaten dananın kuyruğu kopar. Dışarıdaki paralara uluslararası mafya çöker. İçeridekilere, yıkılan ekonomiyi düze çıkartma iddiası ile gelenler çöker.
Bu arada dünya eğer tek para sistemine geçecekse, zaten bu paraların çoğu yeni kripto para ile değiştirilme aşamasında. Kayıt dışı kara para, sahte para gibi gerekçeler ileri sürülerek, bu paraların çok büyük bir kısmı ödenmeyecek. ABD Trilyonlarca dolar açığını böyle kapatacak.
Biz hep demek mi, “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. Daha bu işin dünyadaki hesabından sonra bir de ahirette hesabı var. “Çalarak abad olunmaz”. Ne kadar sürerse sürsün, elbet bir gün mutlaka bu haksız servetin hesabı sorulur. Bu çok uzun zaman devam ederse, bunun acısını nesiller boyu birileri öder.
Bu işi en yakınlarınızdan başlayarak yapmazsanız, kanlı hesaplaşmalara döner iş.
Bana kalırsa, bu tür hesaplaşmalarla günü kurtarma hesabı yapmak yerine, Hz. Yunus’un kavminin son gün tevbe etmesi gibi, herkes kendi, günahını sorgulayıp tevbe eder, çaldıklarını hak sahibine, kişiyse kişi, kamu ise kamuya iade ederse, o zaman Allah da onları affedebilir. En azından kim ne kadar tazmin ederse, Suçu azaldığı nisbette, Günahı azalır ve cezası da azalır. Belki bu şekilde ekonominin acil para ihtiyacı da bu kaynaktan karşılanır.
Yoksa herkese yazık olacak! Bu pis işe bulaşanlar dünyada da ahirette de rezil rüsvay olacaklar.
Artık insanlar anlasınlar Şeytan onlara yalan söyledi, onları Allah’la aldattı!. Aldıkları fetvalar “çakma” idi. Bu günahlar öyle Hacca gitmekle, cami yaptırmakla silinecek günahlar değil.
Bu darboğazdan çıkmak için Milli bir direniş ve uyanışa ihtiyacımız var. Siyaset, bu toplumun inancı, ahlakı, geleneği, tarihi ile barışacak mı? Toplum farklılığına rağmen barış için de bir arada yaşama iradesine sahip çıkacak mı? Kurtarıcı liderlerine, önderlerine, şeyhlerine tapınmaktan, onları İlah ve Rab edinmekten vazgeçecek mi? Sadece iş adamları, siyaset, bürokrasi ahlaksız değil, sivil toplumu, akademisi hepsi birbirini bulmuş. Herkes birbirini aldatmak, birbirinden çalma peşinde. İşçi patronun, patron işçisinin hakkını çalıyor. Mirasta kardeşler birbirinin payına göz dikiyor. Olacağı bu. Bu sonucun sebebi olan iktidarlar ve muhalefet çevresindeki isimler, bu ahlaksız iş adamları ve bürokrasi, bu sahtekar bilim adamı kılıklı soytarılar hepsi aslında Allah’ın ipini bırakan bir topluma Allah’ın bu dünyadaki cezası. Ya hep birlikte tevbe edeceğiz, ya da bu haksızlıklar karşısında susanlar hep birlikte helak olacaklar. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” bizi helak etme Allah’ım!?
Selam ve dua ile.