Abdurrahman Dilipak: Peki bu İşler Nasıl Olacak?
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak / Peki Bu İşler Nasıl Olacak?
Adil olacağız, şeffaf olacağız. Siyasetçinin ve bürokratın kapısı aralık duracak. Tabiri caizse “Cam ev”de oturacak. Denetlenebilir, hesap verebilir olacak. İş ehline verilecek, ehliyet ve liyakat esas alınacak. Ölçü - tartı, hesap - kitaba uygun olacak!
“Adalet mülkün temelidir”. Denetim esastır. Sayıştay denetimi, İhbarların ciddiye alınarak takibi, Devlet denetleme, idari denetim olmayan işe Şeytan karışır. Kamu işlerinde usul / kural ve denetim esastır. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı. “Devletin malı deniz” değil, yemeyen değil, yiyen “domuzluk” yapmış olur. Bunun %3-5’yoktur! Suç ortağı bir fetvacı bulup, fetvasını almak onları kurtarmaz, kendilerini ve suç ortaklarını “Allah’la aldattıkları” için hep birlikte aynı cehennemi boylarlar!
O “yetim malı” hükmündedir. Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalarmış, rüşvet alan bir memur ise, bir bostan karşılığı bir bağı satarmış. Allah onlara lanet eder. Onlar edinimlerini hak sahiplerine iade edip tevbe etmeden ibadetleri ve dualarını kabul etmez. Onların üstlerine pislik yağdırır. Onların işlerini sarp dağlara sardırır.
Allah (cc) herkesin yaptığını, yapması gerekirken yapmadığını, aklından ve kalbinden geçenleri, kapalı kapılar arkasında konuşulanları, şifreli görüşmeleri bilir.
Son günlerde RİBA artık gündem dışı bir konu oldu. Yeni faiz artırımı kapıda. Bir yandan ücretlere zam yapılıyor. Ücretlere yapılan zam resmi enflasyon rakamına göre, piyasadaki fiyat artışı reel piyasaya göre. Bu makası kim nasıl kapatacak.
Bakın bu hesapla giderseniz, Faturasız satış, naylon fatura, rüşvet patlar. “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yokeder”. Bu silah geri teper. Sonuçta altın yumurtlayan tavuğu boğarsanız, yumurtası kesilir. Esnafı, tüccarı zarara uğratırsanız, iflas eden iş adamından ne alacaksınız. Borcunu ödeyemeyen adam ne yapacak? Ayakta kalmak için kayıt dışına kaçan adamdan nasıl vergi alacaksınız. Vergisini ödeyen işini döndüremeyecek duruma düşerse, müşteri kayıt dışına kaçarsa, iyileri cezalandırmış, kayıt dışına çıkanları ödüllendirmiş olmaz mısınız?
Türkiye’de dolaylı vergilerin oranının son düzenlemelerle %70’i aştığı görülüyor. Prof. Dr. İlhami Söyler, “OECD ülkelerinde bu oranın % 35 civarında olduğunu” söylüyor.. Bu sıklet, bu külfeti taşımaz!? Pasaporttan harçlara, vergilerde %50'ye varan artışlar oldu. Yolcu beraberi telefonun maktu vergisi dışarıdaki bir telefon maliyetine eşitlendi sanki. Dolaylı maktu vergiler, harçlar, esasen kişilerin ödeme gücüne, mali gücüne bakılmaksızın alındığı için adil değil.
Prof. Söyler Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için, ''OECD ülkelerinde %35 olan vergi oranının % 50 olması gerektiği” görüşünde. Bakın bu kadar ağır vergiler, bu gayrimenkul kira ve fiyatları ile bu insanları uzun süre kontrol altında tutamazsınız. Bilmiyorum, dünyada bu kadar hantal işleyen ver bu kadar pahalı bir devlet bürokrasisi kaç ülkede var acaba. Bu işler dün daha kötüydü ama bugün de iyi değil. Yanlışın dozunu düşürmek onu meşru kılmaz.
İşe bakar mısınız, Toplam vergi gelirlerinin % 64,6’sı dolaylı vergilerdenmiş. Yani zengin-fakir fark etmiyor. Sistem, neresinden tutsanız, elinizde kalıyor.
Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Söyler, “Ülkemizde maalesef vergilemenin meşruiyeti neredeyse dibe vurdu” diyor.. Bakın kamudaki bir çok işlemde şeffaflık da yok, kamu yararı da. Bu durum suistimale kapı aralıyor. Devlet rant kapısı, oligarkların himaye gördüğü bir kapı olmamalı. Oligarklar kaz gelecek yerde tavuk esirgemezler ve bunlar siyasi fonlamaya başlar ya da siyaset adamları oligarklaşmaya başlamışsa yolun son u görünüyor demektir. Bu kapı kapanmadan yolsuzlukları ve şaibeleri önleyemezsiniz. Af yasaları, torba yasalarla günü kurtarayım derken toplum devlete güvenini yaralarsınız.
Bu durumda, gün gelir vergi toplayamaz hale gelirsiniz. O zaman yatırımları nasıl yapacak, borçlarınızı personel maaşlarını nasıl ödeyeceksiniz. Yap-İşlet-Devret’le, hazine garantili olarak devleti çeyrek asır borçlandırdık. Yabancı yatırımcılar için tahkim şartı da getirildi. Sahi nasıl çıkacağız bu işin içinden.
Tamam TOGG da yapacağız, İHA da, SİHA da, yol da yapacağız, tünelde ama bunların maliyetleri, ölçeklendirilmesi, kimlerle yapıldığı da önemli. Türkiye’de Mercedes de MAN da, daha başka markalar da motorlu araç üretiyor. F16’üreten bilgi ve tecrübeye sahip bir ülke bugün başarı gibi gösterilen şeylerle övünemez. Daha fazlasını yapabiliriz, niye yapmıyoruz?
Bakın, MikroChiplerle bunlara karşı koyamazsınız. “Biz de NanoChip üretiriz” derseniz bu gerçekçi olmaz. Daha biz yarı iletkende emekliyoruz. Elbette NanoChip üretmeden önce MicroChip’i anlamamız gerekiyor. NanoChip’i tek başına üretmek de işe yaramıyor. O Quantum teknolojisi ile, Yapay Zeka tarafından yönetilen global bir network üzerinde çalışacak. Bu sistemde iddia sahibi olabilmeniz için tüm dünyada 5G, gökte de alçak irtifa uydularınız olmak zorunda. Atı alan Üsküdar’ı geçtiyse, onlar bu işi yaparken biz onlara bu kapıyı açan, onları destekleyen ülkeler arasında idik. Biz de başaramaz mıyız?
Biz bu zeka ile, Kimlik kartlarına GENDER yazan akılla, ne modRNA’yı anlayabiliriz, ne de Kenevir’i.. Ne İstanbul sözleşmesi, ne Lanzarote krizini çözebiliriz.
Biz de yapay zeka yapabiliriz, evet tamam da şimdiden başladılar, “bu teknoloji insanlık için tehdit oluşturabilir” demeye. Yani nasıl tek para, tek ordu sistemi kurmaya çalışıyorlarsa, Yapay zeka da Yapay bilinç tarafından tek merkezden yönetilecek. Yoksa reset’leneceksiniz! Çünkü artık kişi, ya da topluluk, devlet olarak artık TEK TIK’lık canımız var!? Tabi bu onlara göre, yoksa Ecelimiz gelmeden ölmeyeceğiz.
Bakarsınız, beşerin gücünün yetmediği yerde Gayb kapıları açılır.
Allah (cc) Tarık’ı gönderir, Şira gelir bakarsınız gökte ve yerde onların ellerindeki karanlık planları için hazırladıkları elektirikli, elektronik, mikro, nano tüm cihazlar patlamış, çalışamaz olmuş.
Görelim Mevlam neyler.
Bu Tarık ve Şira konusuna daha sonra yine döneceğim inşallah.
Selam ve dua ile.