Abdurrahman Dilipak: Satışa gelmeyelim de?
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak: Satışa gelmeyelim de?/Habervakti.com
Anlaşıldı, kaset dosya mevsimi açıldı. Özel son olarak FETÖ’yü suçlamıştı değil mi? Baykal’dan Sonra Kılıçdaroğlu gelmişti. Peki şimdi ne olacak?
Artık herkes farkında, her partinin bir takım karın ağrıları var. Ve bu hastalığın tedavisi de yok gibi.
Bana gelen bilgilere göre, şu son dönemde CHP’de gelenler gidenleri arattı. Şimdilerde Kılıçdaroğlu’nun grafiği yükseliyor. Ama Kılıçdaroğlu’nu istemeyenler de aktif. Parti içi fraksiyonların hemen hemen hepsinin arkasında, iç ve dış birtakım mihraklar var. Sermaye var, bürokrasi var, STK var, var da var.
Bu sürecin sonunda, büyük ihtimalle CHP bölünür.
CHP’nin başına gelen, gelmekte olan, gelecek olanlar aslında öteki partiler içinde söz konusu.
Her partide, alkol, kumar, fuhuş bağımlılığı olanlar dikkat etsinler.
Bu ülke kumar borcunu ödemek şartına bağlı koalisyon pazarlıkları gördü. Siyaset, bürokrasi, iş dünyası, yargı dünyasında her zaman kasetler ve dosyalar iş yapar. Onun için her ülkede HABAT, AGARTHA ve EPSTEİN iş yapar.
Her hafta birkaç kez kafayı çeken politikacılar var. Artık onlar her partide var. Çünkü iş içmeyi geçti, uyuşturucu boyutuna geçti. Bu adamlar bu hal üzere araba kullansalar bir kendilerine bir de çarptıklarına zarar verirler. Siyasiler kafayı bulunca bütün memleket hasar görüyor.
İçki ve uyuşturucu, fuhuş ve kumar, Şeytan’ın insanoğluna kurduğu Şeytani bir üçgen tuzaktır. İnsanları din, ahlak ve aile bağlarından/geleneğinden koparıp böyle bir Şeytani plana hapsediyorlar.
Bu Şeytan üçgeni zaman içinde bürokrasi, siyaset, iş dünyası, media, sanat, spor, STK, Cemaat, akademi, hepsini kendi içine çekiyor.
Bu işleri yapanların hemen hemen hepsi biliniyor. Ortaya çıkmıyorsa, bunlar oltayı tutan balık hükmünde oldukları için, kendi aralarındaki dehşet dengesi içinde birbirlerinin ayağına basmıyorlar. Birileri kurulan tuzağa düşerse de, birileri onlarla pazarlık yapıyor ve söz dinlerse, isteneni yaparsa dokunmuyorlar. Zaten itiraz etme şansı da yok. Çünkü oltayı yutan balık yem istemez.
Bazan topluma kurban vermek gerekir, o zaman da içeride rahatsızlık oluşturanlar, miadı dolanlar günah keçisine dönüştürülür ve Şeytana kurban verilir.
Yarış atlarının ayağı kırılırsa, ondan sütçü beygiri yapmazlar, kafasına sıkarlar. Eğer başarılı (!?) şekilde yarışı tamamlamışsa, onu kıral ya da kıraliçe gibi ölene kadar bir vadide beslerler.
Bu alemde siz birilerini satıyorsanız, birileri de sizi satar. Eğer birileri sizden birilerini satmanızı isterlerse, siz onu satmazsanız, onun faturasını sizin ödemeniz gerekir, ya da o faturayı ona siz kesersiniz. Mafia düzeninde racon böyledir. Bu düzende, Hak, Hukuk, Adalet, Din, Ahlak yoktur.
İşin daha da kötü yanı şu, kirli bir oyuna bulaşmışsanız ve kendi başınıza işin içinden çıkamıyorsanız, birine yaslanmak zorunda kalırsınız. O zaman da birilerini satmanız gerek, sizi satın alan da gün gelir sizi bir pazarlığa kurban edebilir.
Bir mal, para, makam için birilerine yaslanıyorsanız, onların dediğini yapmanız gerekir. Oltayı yutan balık olarak artık bir talebiniz, itirazınız olamaz. Başkalarına karşı ne dediğiniz ne yaptığınız önemli değil, yeter ki, ait olduğunuz çevreye zarar vermeyin.
Bu işler Masonluktaki 33 derece gibi, Mafia düzeninde de bu basamakları tek tek çıkacaksınız. Bu süreçte büyük bir yanlış yapmamanız gerekir. Yoksa sizi “kurbanlık kutsal koç” yaparlar. Cenazeniz yakışıklı olur, arkanızdan ağlayanınız çok olur. Cenaze ilanınız ve çelenklerinizin büyüklüğü, çokluğu da öyle.
Bu piyasada bir de size bakarlar, çok çalışmanızdan daha fazla özgün bir kişiliğiniz var mı? Sizin gibi 40 kişi varsa sizin kıymetiniz düşer. Yükselmek istiyorsanız, rakipleriniz yol arkadaşlarınız da olsa, onların. Omuzlarına basa basa yükseleceksiniz. Dün, başkaları omuzunuza basarken, el ele tutuştuğunuz arkadaşlarınıza duygusal bağlarla bağlı kalmayacaksınız. Rekabet içinde iş birliği, işbirliği içinde rekabet. Şeytan öyle istiyor, bu Şeytani yolculukta yükselmeniz için.
Amcaoğlunuz ve siz, yıkıcı bir rekabet konusunda kıyasıya mücadele ediyorsunuz, bu tamam, ama, siz ikinize de karşı olan öteki biri için birlikte karşı durabilmelisiniz.
Bizimkiler bu şeytani yolculukta çok fire veriyorlar. Çünkü kurtlar sofrasında nasıl mücadele edilir bilmiyorlar. Onlarla dans etmesini de bilmiyorlar. Karı-kız, eğlence, sarhoşluk, kumar masasındaki heyecanı her yerde her zaman yapabileceklerini sanıyorlar. Siyaset, iş dünyası ile kumar oynamayı birbirine karıştırıyorlar. Her kuşun etinin yenmeyeceğini bilmiyorlar. Çünkü aşağılık kompleksinin beraberindeki kibrin verdiği sarhoşluktan içmeden bile başları dönüyor. Herkese karşı her şeyi yapabileceklerini, kimsenin kendilerine hesap soramayacağını düşünüyorlar. Kendilerine yargı işlemez diye düşünüyorlar. Öyle zannediyorlar. Daha doğrusu dışa karşı öyle bir görüntü veriyorlar. Çünkü arka bahçelerinde Mafya babaları ile kucaklaşırken, onların anlattıkları ülkede, bölgede, dünyada olan olaylar böyle bir anlayışa sebeb oluyor. Bu dünyanın dışındaki insancıkları karınca gibi, çaresiz, zavallı, cahil kalabalıklar olarak görüyorlar.
Bunların dinleri, ideolojileri, ahlakları yoktur. Bağlı oldukları hareketin, yenilmez, sarsılmaz, aşılmaz, evrensel ve tanrısal bir düzen olduğunu düşünüyorlar. Şeytanları sürekli olarak onlara bunu telkin ediyor.
Gerçekten de bakıyorsunuz, piyasaya onlar hakim. Siyasette, bürokraside hep onların adamları var. Basında, sanat dünyasında onlar var. Cemaat önderleri ile onlar bir arada. Zengin olanlar onlar. Yoksul olanlar ötekiler.
Bu sistem üç aşağı, beş yukarı hep böyle işliyor. Pervaneye koşan ateş böcekleri gibi, cennet hayali ile insanları bu cehenneme doğru koşuyorlar. Şeytan onlara yaptıkları işi güzel gösteriyor. (Neml 24:” Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş, böylece onları yoldan alıkoymuş; bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar. (Şeytan bunu) göklerde ve yerde gizli olanı açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler, diye yapmış”). Enfal 48’de de şöyle denir: “O vakit şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve “Bugün insanlar arasında sizi yenecek kimse yoktur, ben de sizin yanınızdayım” demişti. Ardından iki güç birbirini görünce hemen dönüş yaptı ve “Şüphesiz benim sizin sorumluluğunuzla ilgim yok, kuşkusuz sizin görmediğinizi görüyorum ve elbette Allah’tan korkuyorum, Allah’ın cezası çetindir” dedi.” Bunların gözlerini dünya malı, parası, makamı, ihtişamı, sevgisi, ihtirası bürümüştür, artık başka bir şey görmek, başka bir söz duymak istemezler. Hep bir araya geldiklerinde parayı konuşurlar.
İnsin Şeytanı, gerçek şeytanı kıskandıracak kadar ısrarcıdır bazan. Şeytanın dostları dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar zihniyet ikizidirler. Onlarda Şeytani bir kurnazlık ve hemen birbirlerini tanıyıp buluşup kaynaşmalarını sağlayan Şeytan tüyü vardır.
Şeytan’ın dostlarını dost edinir, onları yanınızdan uzaklaştırmak yerine başınıza toplarsanız, siz de zaman içinde İnsin Şeytanlarına dönüşürsünüz. Hele bir de kalbiniz mühürlenirse, o zaman Ebu Leheb’in cehennem komşusu olursunuz.
Bu konuda her nefs taşıyan insan dikkatli olmalı. Şeytanın bol olduğu, sermaye, siyaset, bürokrasi, media, STK, sanat, spor akademi, adalet gibi kul hakkı ile ilgili ihlallerin çok olduğu yerlerde bulunanlar, yani bizler, hepimiz, çok daha dikkatli olmalıyız. Şeytan Meyhanede ne yapsın, zaten oradakiler Şeytanın evine misafir olmuşlar. Şeytan başka yerlerde fazla mesai yapıyordur. Şeytan toplumu etkileyen kişilerin etrafında daha çok dolaşacaktır. Eğer biri Şeytanın şerrinden Allah’a sığınmıyor ve Şeytan taşlamıyorsa, Allahtan korktuğundan daha çok korktuğu biri varsa, ya da uğruna taviz vereceği, ihtirasla istediği. Bir şey için temel değerlerinden fedakarlıkta bulunacak bir şeyleri olanları Şeytan daha çok ziyaret edecek demektir.
Türkiye’de siyasiler sanki Metaverse’de yaşıyor gibiler. Ya da uyur gezer gibi. Uluslararası sistemin talepleri konusunda AK Parti-CHP, MHP-HDP arasında fark yok. Mesela CHP içinde Kılıçdaroğlu ya da Özel arasında da bir fark yok aslında. AK Parti Anayasayı A’dan Z’ye değiştireceğiz diyor, CHP, bunu siye yaptırmayacağız diyor. Ya hu bu GlobalReset’de devlet yok ki, Ulus olsun. Seçim yok ki Yasama olsun. TransHumanizm’de Biyolojik insan yok ki, siz neden bahsediyorsunuz. Kafanıza Chip takıldığında siz de nesne olacaksınız. Din yok ki Laiklik olsun. Din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetten bağımsız, GENDER diye tanımlanan bir GENOM NESNE’den söz ediyorlar da CHP’den buna karşı çıkan kimse var mı?
Bu Global sistemin içinde yer alan herkes, bu Pedefolik, Satanist, Siyonist’ler bu şeytani oyunun bir parçasıdır aslında. Onun için İslam ülkesi dediğimiz ülkelerin yöneticilerinin sesleri ya kısık çıkar ya da hiç çıkmaz. Onların peşinden giden, ıslah ediciler olduklarını söyleyen içimizdeki bozguncular hakkında insanları uyaralım, o insin şeytanları yakacak ateş, onların peşinden gidenleri, sessiz kalanları da yakacak..
Sakın din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeyelim de Şeytan bizi Allah’la aldatıp, aklımızı çelmesin. Selam ve dua ile.