Abdurrahman Dilipak Savcıları Göreve Çağırdı: Önce Benden Başlayın

Abdurrahman Dilipak Savcıları Göreve Çağırdı: Önce Benden Başlayın

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, savcıları göreve çağırdı. Dilipak, "Hani ben de şapka giymiyorum, hacı-hoca diyorum ya bunlarla ilgili ifademi almak isterlerse hazırım. Önce benden başlayın" dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarına yönelik eleştirileri sonrası yandaş Yeni Akit gazetesinde yazıları sonlandırılan Abdurrahman Dilipak, Habervakti’nde dikkat çeken eleştirilerini sürdürmeye devam ediyor.

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşe yazısında Kemalistlere çattı. 10 Kasım Mustafa KEmal Atatürk'ün ölüm yıl dönümünde, “Her canlı ölümü tadacaktır." Ankebut (57-60) ayetini hatırlatan Dilipak, "Kemalistlerin Mustafa Kemal'e yaptığını Anti Kemalistler yapmadı." dedi.

Atatürk'ün "Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir (lekedir)" sözünü hatırlatan Dilipak, "Bunu kaç yıl geçti aradan “Sen kalkta ben yatam” diyen Kemalistlere anlatamadık. Ölülerden medet umulmaz. Ama o ölmedi değil mi? Kalbiniz de yaşıyor. Sizin kalbinizde yaşayan Mustafa Kemal hangisi?" ifadelerini kullandı.


Dilipak yazısını şu şekilde sonlandırdı:

"Hani “Türkler yabancı devlet nişanları da taşıyamazlardı. Bunlar kaldırıldı da haberimiz mi yok her kesimden birileri ABD, İngiltere, AB ya da İsrail’den bir şeyler alıp gelmiyor mu?.

Ciddi söylüyorum Global Reset Kemalizmi de Ulus devleti de resetleyecek. Laiklik, Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik, İnkılapçılık filan geriye bir şey kalmayacak. Ha! Bu arada Kemalistlerden bu işe sempati duyanlar da var yok değil.

İsmet Paşa paradan Atatürk’ün adını çıkarttı diyorlar oysa o zaman kanun öyleydi İsmet paşa niye kendini savunmadı da kendi resmini çıkarttı? Peki o “kutsal yasaya göre Tayyip Erdoğan paraya kendi resmini bastırırsa ne olur!

Sürç-i lisan ettimse affola. Savcılık ihbarlarım ve iddialarımla hani ben de şapka giymiyorum, bey ve efendi, hacı-hoca diyorum ya bunlarla ilgili ifademi almak isterse hazırım. Buyurun benden başlayın."

Yazının Tamamı

“Her canlı ölümü tadacaktır”. Ankebut ﴾57-60﴿ Ayetin tamamı şöyle: “Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz. İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları -hiç şüpheniz olmasın- içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetteki köşklere yerleştireceğiz; sıkıntılara katlanan yalnız Allah’a dayanıp güvenerek işlerini gerektiği gibi yapanlara ne güzel karşılık! Nice canlı var ki rızkını sırtında taşımıyor; onları da sizi de besleyip barındıran Allah’tır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.” Ölümsüzlük ancak Allah’a aittir. Ezeli ve ebedi olan O’dur O! Başkası değil.

Hani derler ya “Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini”. Kemalistlerin Mustafa Kemal'e yaptığını Anti Kemalistler yapmadı. Adam türbeyi yasakladı adama türbe yaptırdılar, hem de ne türbe! Tabi İslam ya da Türk tipi de değil. Wikipedia’daki bilgiye göre “Anıtkabir'i ‘Türkiye'nin en çok Nazi etkisi olan yapısı’ olarak tanımlayan Şevki Vanlı, totaliter bir kimlik taşıdığını belirttiği yapıyı "Roma kökenli, Nazi yorumlu" olarak değerlendirir. Doğan Kuban da 1950 yılında projede yapılan değişiklikler sonucunda yapının "Hitler tarzı bir yapıya" dönüştüğünü ifade eder. Bir başkası ise “Anıtkabir'deki heykel ve kabartmaların sosyalist gerçekçiliğe benzediğini belirtir”. İsteyen bu konuda yazılanları ve diğer iddiaları internetten araştırıp okuyabilir. Anıtkabirdeki semboller ne anlama geliyor bunları kimler niçin yaptılar bakıp öğrenebilir.

Beni Türk doktorlarına emanet ediniz” dedi değil mi? Denize döktüğü söylenen Yunan etkisini görmezden mi geleceğiz anıt mezardaki. Tabi ki bunun sorumluluğu ona değil İnönü, Bayar ve Menderes'e ait!

"Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir (lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır" demiş Mustafa Kemal. Bunu kaç yıl geçti aradan “Sen kalkta ben yatam” diyen Kemalistlere anlatamadık. Ölülerden medet umulmaz. Ama o ölmedi değil mi? Kalbiniz de yaşıyor. Sizin kalbinizde yaşayan Mustafa Kemal hangisi? Haydar Baş’ın ki mi? Doğu Perinçek’inki mi? Kenan Evreninki mi, Osman Nuri Çerman’ınki mi, Moiz Kohen’inki mi? Onun için Atilla İlhanHangi Atatürk” diye sorar bir kitabında! Taha Akyol da “Ama hangi Atatürk” diye yazmıştı. Benim kitabın adı da “Bir başka açıdan Kemalizm”!

2 Eylül 1925 tarihli kararname ile tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı alınmıştı çaktırmadan önce Mevlevi Tekkeleri açıldı, sonra Bektaşi Dergahı derken MS 2022’de, bir baktık, zaten açık olan Cem evleri Kültür Bakanlığı'nın himayesine alınmış! Oysa “10. Yıl albümü'nde Mevlevilere “Soytarı” diyorlardı ya hu!

EFENDİ, BEY, PAŞA GİBİ LAKAP VE UNVANLARIN KALDIRILMASINA DAİR KANUN bir kanunumuz var Kanun No:2590. Kabul Tarihi:26/11/1934. R.Gazete Yay. Ta.:Tarih: 29/11/1934 Sayı:2867,Yayımlandığı Düstur:Tertip:3, Cilt:16, Sayfa:6. Madde 1-Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. (…). Bu kanun değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen LAİK devletin “kutsal kanunlarından, anlaşıldı mı efendim! (Pardon, “efendi” demek yasaktı değil mi) İhbar ediyorum, Güneydoğuda her ilde bir düzine ağa var. Diyanet insanları “Hacı”, “Hafız” ve “Hoca” yapmak için organize bir şekilde çalışıyor bu maksatla yönetmelik bile çıkartıp resmi gazetede ilan bile ettiler bütün üniversite talebeleri öğretim üyelerine “Hoca-hocam” diyor. Bizim evde hemen her gün biz birbirimize efendi, bey, beyefendi, hanım, hanımefendi” deriz, İslam alimlerinden söz ederken Hazretleri” deriz bütün camilerle, dindar ailelerin evlerinde böyle ihbar ediyorum, itiraf ediyorum.

İsmet Paşa ve Gazi Mustafa Paşa hazretleri bunlara izin vermezdi. Kara çarşaf yasaklı, Şalvar, sarık, Cübbe yasaktı herkes kravat takmak zorundaydı peçe yasaktı herkes kadın-erkek şapka takmak zorundaydı ama millet kanunu takmıyor efendim ihbar ediyorum o kanun orda dekor olarak mı duruyor? Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren Bakanlar Kurulu kararnamesinin çıktığı 2 Eylül 1925 günü din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanmıştı buna aykırı davranışlar bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı 1934 yılında ise din adamlarının dinî kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymelerine dair bir yasa çıkarıldı 2596 sayılı kanun kaldırıldı da bizim haberimiz mi yok! (Bu konularda daha fazla bilgi için bakınız: A.Dilipak / Bir Başka Açıdan Kemalizm, Kayıt Yayınları) 1934 yılında ise din adamlarının dinî kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giyebileceklerdi ama İslam’da ruhban sınıfı yani din adamı sınıfı yoktu. Ne olacak şimdi? İmam-Hatip ya da İlahiyat “Meslek okulu” değil ki! Olan sadece diğer inançların ruhbanlarına oldu. Aslında “diğer” demek de yanlış, sadece Yahudi ve Hristiyanlara oldu. Zaten Budistler, Hindular, Sihler, Transandantal Meditasyon yapanlara kimse bir şey demiyor bari rahibeler ve rahipler de kendi kıyafetleri ile çıkıp dolaşsalar ne olur? Yazık değil mi onlara? Hani eşitlik vardı ne oldu? Bak Gazi hiç ayırım yaptı mı, Türk Dil Kurumunun başına Agop Dilaçarı getirdi Türk Ocaklarının kurucuları arasında Lazaro Franco da vardı. Kemalist Türk Ulusculuğu’nun fikir babalarının en önünde gidenlerden biri de Moiz Kohen / Tekinalp’ti.

Hani “Türkler yabancı devlet nişanları da taşıyamazlardı. Bunlar kaldırıldı da haberimiz mi yok her kesimden birileri ABD, İngiltere, AB ya da İsrail’den bir şeyler alıp gelmiyor mu?.

“1924’e kadar Hacı Bektaş Dergâhında postnişin oturuyordu 30 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan 677 Sayılı Kanunla Alevi-Bektaşi Dergâhları kapatıldı, Alevi-Bektaşi Yol Önderlerinin Pirlik, Mürşitlik, Dedelik, Çelebilik ve Babalık gibi unvanları yasaklanıp falcılar, üfürükçüler ve muskacılar'la aynı sepetin içine konuldular.”

“Tekke, Zaviye ve Türbelerin seddine ve türbedarlıklar ile bir takım unvanların men (yasak) ve ilgasına dair” 30 teşrinsani 1341 (30 Kasım 1925) tarih ve 677 Sayılı Kanun’un 1. Maddesi şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhinin tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir. Alelumum tarikatlerle şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak maksadıyla nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur. Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilumum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır (…).”

Bundan iki yıl sonra, 23 Mayıs 1928 tarih ve 432 sayılı Hey’eti Umumiye kararı ile “Mütevellilikleri Şeyh ve zaviyedarlara meşrut bazı vakıflar tevliyetinin mürtefi (yok olmak) olduğu”na karar veriliyor.. 05.6.1935 tarih ve 2762 sayılı yasa ile “Mütevelliliği vakfedenlerin Feri’lerinden başkalarına şart edilmiş vakıfların yönetimi, Vakıflar Gn. Md. devrediliyor ve Vakıf emlâk ve arazisi satılarak paraya çeviriyor. Vakıflar Gen. Müd. Hacı Bektaş Vakfına ait mal ve mülklere el koyup satmıştır. Hacı Bektaş Dergâhının yanı sıra diğer Alevi Bektaşi (Şahkulu, Karaca Ahmet, Eyrikli Baba) Dergâhlarına da el konulmuştur. Alevilerin geleneksel kurumlarından olan Cemleri yasaklandı ve Cem evleri Jandarma tarafından basıldı, Pirleri gözaltına alındı. Temelde, Alevilik Ocak Merkezli, Mürşit, Pir, Dede, Ana, Bacı, Rayber ve Taliplerden oluşan din temelli bir gelenektir.

Bunların hepsi tamam da sahi bu CHP ya da Kemalistler nasıl 6 OK’u terketmeyi içlerine sindirebiliyolar!. Cumhuriyetten vazgeçiyorlar. Globalistler “Yeni Norm”lara geçerken “Global Reset”le birlikte bütün ilke ve inkılaplar da resetlenecek kavram ve kurumları ile Westefelya sonrası örgütlenen “Ulus devlet”lerin kökü kazanacak kimsenin “gık”ı çıkmıyor. Huuu! Laiklik de kalmayacak çünkü din yok. Trans Hümanizm de biyolojik insan olmayacak ki insan Tanrı olacak siz hangi laiklikten söz ediyorsunuz? Para olmayacak mülkiyet olmayacak ki hangi kapitalizm, hangi sosyalizm? Yok Laik olmadan Cumhuriyet, Cumhuriyet olmadan demokrasi, demokrasi olmadan insan olunmazmış iyi misiniz siz, aşı mı oldunuz(!?) yoksa RF mi çarptı? Dikkat Starlink, 5G de çarpmış olabilir.

Ciddi söylüyorum Global Reset Kemalizmi de Ulus devleti de resetleyecek. Laiklik, Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik, İnkılapçılık filan geriye bir şey kalmayacak. Ha! Bu arada Kemalistlerden bu işe sempati duyanlar da var yok değil. Nejla Çarpan biri Mustafa Kemalin ruhunu çağırmış o da ona “Yeni Nutuk”u yazdırmıştı da, 1970’lerde o kitap Genel Kurmay tarafından orduevlerine dağıtılmıştı. Mustafa Kemalin bugün uzaydan geldiğini, onun yarı tanrı olduğunu fevkal beşer yani Trans Human olduğunu söyleyenler de yok değil. Bakarsınız yarın biri Mustafa Kemalin avatarını yapar, Metaverse herkes gidip ziyaret eder onunla konuşur, o da bugüne dair müritlerine nasihatte bulunur neden olmasın. Dahası da var. Onun cesedinden bir parça alırsınız isterseniz onu klonlayıp sonra da beynine onunla ilgili bilgileri yüklersiniz aranızda yaşayan biri olur bakın bu şekilde onu (Haşa) ölümsüzleştirebilirsiniz. Onu asıl şimdi korumaya alın yoksa onun DNA’sını klonlayıp ondan sentetik et üretip mRNA üzerinden o kendi bedenine aktarıp “Gen kardeşi” olmak isteyenler de olabilir. Bu iş bir takım kutsal şahsiyetler üzerinden de denenmek istenebilir. Memlekette sapık mı yok sahi ne yapacak bu konuda Kemalistler?

Hani on Kasım’dır, övünmek dövünmek yerine yaşadığımız bu garip zaman üzerinden dün, bugün, yarın çizgisinde sizinle astral bir yolculuk yapalım istedim. Bu biraz da Lucid Dream’a benzedi.

Sahi, Atatürk öldü mü, öldürüldü mü? Atatürk ölürken İsmet Paşa neredeydi? İsmet Paşa paradan Atatürk’ün adını çıkarttı diyorlar oysa o zaman kanun öyleydi İsmet paşa niye kendini savunmadı da kendi resmini çıkarttı? Peki o “kutsal yasaya göre Tayyip Erdoğan paraya kendi resmini bastırırsa ne olur!

Sürç-i lisan ettimse affola. Savcılık ihbarlarım ve iddialarımla hani ben de şapka giymiyorum, bey ve efendi, hacı-hoca diyorum ya bunlarla ilgili ifademi almak isterse hazırım. Buyurun benden başlayın. Selam ve dua ile.