Abdurrahman Dilipak : Seçime Doğru
Haber Vakti yazarı Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 mayısta erken seçim yapılacağını işaret etmesinin sonu darbe ile bitecek bir süreci başlattığını kaleme aldı!
Bekleniyordu. İlk işaret geldi. AK Parti 14 Mayıs’a hazırlanıyor. Tabi konunun meclis sürecinin Şubat ortasına kadar bitmesi gerek. İki seçim birden olacak ve seçim takvimi açısından 90 günlük bir süreye ihtiyaç var. 14 Mayıs sonu darbeyle biten bir sürecin başlangıcıdır.
DP, 7 Ocak 1946'da batıdan gelen sipariş üzerine CHP içinden çıkartılan bir muvazaa partisi olacaktı. Türkiye “Küçük Amerika” olacaktı. ABD’deki gibi bir Cumhuriyetçi ve bir de Demokrat Parti olmalıydı. CHP kendi muhalefetini kendi içinden doğurdu. Nasıl TKP’yi Fevzi Çakmağa kurdurdularsa, Demokrat Partiyi de Bayar’a kurdurdular. Menderes partinin topluma dönük yüzü olacaktı. Derin DP Bayar, Zorlu ve Polotkan’da Partinin işçi arıları. DP kurulduğu yıl yapılan seçimlerde azınlıkta kaldı. Çok parti seçime katılmış, onlar din, tarih ve gelenek, kalkınma anlamında çok ileri sloganlara sahiptiler. Mesela Nuri Demirağı Milli Kalkınma Partisi, Milli Nizam hareketinin hemen hemen bütün vaadlerine sahipti. DP, AP ile ilişkilendirilebilir, Milli Nizam geleneği MKP ve Millet Partileri ile benzeştirilebilir.
4 yıl sonra yapılan seçimlerde (14 Mayıs 1950) 27 süren tek adam ve tek parti, milli şeflikle yönetilen tek parti dönemini sona erdiren DP, sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve 10 yıl boyunca (1950-1960) iktidar oldu ve sonunda 27 Mayıs darbesiyle devrildi. DP aslında Sıtkı Yırcalı’nın dediği gibi “Batıya kalkan tren”di. Ezan, İmam-Hatip gibi konular, dindarları kontrol etmek için, dikkatlerin DP’ye yönetilmesi için düşünülmüş politik promasyonlardı. Türkiyede tek parti döneminde CHP laik, DP ve onun izinden giden partiler başından itibaren Dindarları kontrol etmek için kurgulanmış siyasi araçlardır.
14 Mayıs’ın üzerinden 73 yıl geçmiş. DP’nin “Artık yeter, söz milletin” dediği tarihtir. 1950 Türkiye genel seçimleri 14 Mayıs tarihinde gerçekleştirildi. Gizli oy , açık tasnif yönteminin ilk kez uygulandığı 1950 seçimleri, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti oyların yaklaşık yüzde 55’ini alarak TBMM’deki sandalye sayısının yaklaşık yüzde 85’ini elde etmiş ve 416 milletvekili kazanmıştı. CHP % 40 oyla 69 milletvekili kazanmıştı. MP ve Bağımsızlarsa %5 oyla birer milletvekili alabilmişti.
Mayıs ayı tekin bir ay değil. Mayıs adı Yunan Tanrıçası "Maia'ya adanan ay" anlamına gelir. Maia’den gelir. Adı Roma bereket Tanrıçası Bona Dea ile birlikte anılır. Latince maius mensis'ten gelmektedir. Maia aynı zamanda Ateşin ve yanardağların tanrısıdır.
14 Mayısa gelmeden, 1 Mayıs Bahar bayramı mı, İşçi bayramı mı, onu tartışacağız. Aya girişimiz soldan, 3. Gün MHP’lilerin 3 Mayıs 1944’den itibaren kutlanan Türkçülük Günü. Bu da MHP ile ilgili. 4 Mayıs Kardeşlik Haftasının son günü. Aynı zamanda ilk hafta Bilişim haftası. Bakalım siyasiler ne kadar bilecek, bilişecek, “dünya kimseye kalmaz” diyecek mi? Yine Mayısın ilk haftası Trafik, kara yolları güvenliği ve İlk Yardım Haftası. 2. Hafta Vakıflar Haftası. 4 - 10 Mayıs İş Güvenliği Haftası imiş. Buyurun 5 Mayıs: Avrupa Günü. Sahi bix Avrupalı mıyız, Asyalı mı, köprü müyüz? Biz kimiz sahi! 6 Mayıs Hızır aleyhisselamlar İlyas aleyhisselamın buluşması. Bahar geliyor bahar. Mayıs ayının 2. Pazar günü Anneler Günü. İnşallah milletin anasını ağlatan bir sonuç çıkmaz. çıkarsa da, ya layığımız odur ya da imtihanımız. ağlatacak bir sonuç çıkmaz. 10 Mayıs Danıştay ve İdari Yargı Haftası imiş. 10 - 16 Mayıs Engelliler Haftası. 12 - 18 Mayıs Hemşireler Haftası. 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü. 15 Mayıs: Hava Şehitlerini Anma Günü, Uluslararası Aile Günü, Aile Haftası. 19 Mayıs, 27 Mayıs, 29 Mayıs İstanbul’un fethi, 31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü.
İşin ilginç yanı, bugünkü DP, Millet ittifakı içinde yer almaktadır.
O günün ayrıca çok önemli bir yanı da var: 1948’de Filistin'de İngiliz egemenliği sona erdi ve İsrail bağımsızlığını ilan etti. Aynı gün Arap-İsrail Savaşı başladı.
14 Mayıs’ta başka önemli gelişmeler de oldu tarihte: 1919 - İzmir limanında bulunan İtilaf Devletleri donanması kumandanı Amiral Caltrop, Türk ordusuna İzmir'in Yunanlar tarafından işgal edileceğini bildirdi. 1946’da o gün Türkiye Sosyalist Partisi kurulmuş. Başkanlığa avukat Esat Adil Müstecaplıoğlu seçilmiş. O gün CHP için de önemli bir gün. 1972 – Bülent Ecevit, CHP kurultayında Atatürk ve İsmet İnönü'den sonra CHP'nin 3.Genel Başkanı seçildi. 2010 yılın da Türkiye ile Yunanistan arasında siyasi, ticari ve kültürel işbirliğini öngören 21 adet dostluk antlaşması imzalandı.
Amerika’daki Şeytana tapanlar Nisan sonunda Şeytana tapındıkları mabedlerinin 10. Yılını kutlayacaklar ve her ülkede tapınaklar açmak için yola çıkacaklarmış. Davos’ta Deccaliyet komitesinin ins dostları bir arada, iklim maskesi, ıslah edici maskesi ile bu kez Pandemi sürecinin 2. Etabı ile toplandılar. Onları önümüzdeki günlerde yazacak ve konuşacağız inşallah. Biz her zaman geçerli temel değerlerimiz açısından bakalım dünyaya, bazı hakikatleri yeniden bir kez daha hatırlayalım.
Bizler “alemlere rahmet olarak gönderilen” bir peygamberin ümmetiyiz. Görevimiz Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak. Bu anlamda “verestül embiya”, yani peygamberlerin manevi mirasçısı olan bir hayat yaşamak.
Evet, hiçbir Müslüman, dünyada olup-biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız herşeyden hesaba çekileceğiz. Allah’ın halifesi olmak, yeryüzünde gören gözü, tutan eli, haykıran sesi olmak gibi bir görev yüklüyor. Zira “Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir”. “Yeryüzünü bize mescid kılmak istemektedir”. Yeryüzünde Allah’ın halifesi olmak böyle bir sorumluluk yükler Müslümana.
Sadece insanlardan değil, yaratılan ne varsa onun fıtratının korunması sorumluluğu bize aittir. Yaratılmış her şeye Allah’ın verdiği her hakkın korunmasından biz sorumluyuz. Hava, su, toprak, insan, bitki, hayvan, börtü böcek, her şey. Mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyeti bizden sorulur. Elbette gücümüz ve imkanımız ölçüsünde. Biz Kadir-i mutlak / Mutlak iktidar sahibi olan Allah’ın iktidarının yeryüzündeki temsilcisiyiz. Ulaşabildiğimiz her noktada onun rızasını temsil ederiz. “Bismillah”, ya da “Bismihi teala”, veya “Bismillahirrahmanirrahiym” derken, Onun adına bir tasarrufta, O’nun o şey hakkındaki hükmü çerçevesinde o şeye müdahele ettiğimiz anlaşılacaktır.
Bazı şeyler bize vekaleten yapılabilir, ama bazı şeyleri bizim bizzat yapmamız gerekir. Bazı Farz’lar farz-ı ayn’dır, bazıları farz-ı kifaye’dir. Bazı şeyler borçtur, bazı şeyler erdemli bir davranışı ifade eder. Mesela sadaka veren insan bir insana ikramda bulunurken aslında manevi anlamda anında sadaka veren insan sadaka alandan daha fazlasını kazanır. Hatta bu on katı, yüz katı, belki de 700 katı bir mükafattır.
Bir takım insanlar fıtratı bozarak yeryüzünü hatta gökleri fesada vermek için çalışmaktadır.
Dikkatli olalım. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Adil şahidler olalım. Aklımızı kullanalım. İstişare ve şura yapalım. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, zalime karşı, mazlumlardan yana olalım. Acele etmeyelim, geç de kalmayalım. Sabrı elden bırakmayalım. Havf iler Reca, korku ile umud arasında bir yerde duralım. Korkumuz da Umudumuzda Allah’tan olmalı. Aynı uyarıyı tekrarlayayım: OYUN’u görmeden OY’unu verme. Fasıklardan gelen haberler konusunda dikkatli olalım inşallah. Nisanda bayramdan çıkıp Temmuzla bayrama gireceğiz. Belki Cumhurbaşkanlığı 2. Tura kalacak bilmiyorum. İki bayram arası bir seçim.. Adil şahitlerden olalım, Allahın rızasının tecellisinin vesilesi olalım inşallah.