Abdurrahman Dilipak: Siber Güvenlik

Abdurrahman Dilipak: Siber Güvenlik

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Siber Güvenlik/Habervakti.com

Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.
İthal ikamesi ile aldıkları istihbarat yazılım ve donanımları, kendi ellerinizle istibarat verilerinin yabancılara teslim etmekten başka bir işe yaramadı.
Sadece devlet mi? Şirketlerde öyle. Sadece şirketler mi, akıllı evleriniz, akıllı işyerleriniz, akıllı yatlarınız, otomobilleriniz, hepsi başınızın belası. Akıllı ne varsa akıllı kol saatinizden, akıllı süpürgenize, BabySitter’inize kadar.


Bakın Lübnan’daki gibi size özel modifiye edilmiş cihazlar vermelerine gerek yok. Elinizdeki mevcut cihazla, doğrudan, her zaman ve her yerde benzer saldırıları gerçekleştirebilirler. Ya da RF dalgaları ile ölümcül sonuçlar doğuracak siber saldırılar yapabilirler. Uydulardan Laser ve RF saldırıları ile canlı ve cansız hedeflere ağır darbeler vurabilir, evlerinizi işyerlerinizi ormanlarınızı, tarlalarınızı yakabilirler. Araçlarınızın elektronik sistemlerini kilitleyebilirler. Çevrenizdeki vahşi hayvanlarını saldırtabilirler, çekirge sürülerinizi güdüleyerek ekinlerinizi talan edebilirler, denizlerinizdeki balıkları daha uzak ve derin sulara kaçırabilirler. Atlarınızı öldürebilirler.


O Akıllı hastahaneleriniz ölüm sebebiniz olabiliyor. Havayı, suyumuzu, toprağımızı, gıdalarımızı zehirledikleri yetmiyor, havadan kuduz aşısı bile yapmışlar, ya hu bunlar ne yaptığını bilmiyor. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Okumuyorlar, düşünmüyorlar, istişare de etmiyorlar. Çünkü o zaman dün eksik ve yanlış yapılan, yapılmayan işlerden sorgulanabilecekleri endişeleri var. Bugün gelecekle ilgili projelerden söz ettiğinizde yine panikliyorlar. Çünkü bir hazırlıkları yok. Pozisyonlarını ve çıkar ilişkilerini kaybetmekten korkuyorlar.
Bakın, bu yolla cinayet de işlenebilir sabotaj da gerçekleştirilebilir.
Şu hali ile şu an bu tehdit sözkonusu.
Bilgileriniz çalınabilir. Medikal cihazlar içinde tehlike büyük, medikal cihazlar üzerinden hastahaneler ve hastalar risk altında.
Kalp pili olanlar da dikkat etsinler. Yoğun bakım hastaları da.
Bilgi sistemi üzerinden laboratuvar tahlillerinin sonuçları değiştirilebilir.
Hasta, doktor, hemşire yönetimi, kontrol ve takip sistemi altüst edilebilir. Bio Hackerler, doktorun yazdığı reçete ile eczane kayıtlarındaki verileri değiştirebilir. UYAP verileri, Akademik veriler, kayıt sistemleri için de aynı risk sözkonusu. Obama’nın danışmanlığı yaptığı “Dünyayı arkanda bırak” filminde Tesla’nın akıllı otomobillerin bir şehri nasıl teslim aldığını görmüş olmalı filmi izleyenler.


Bakın beynimizi, kalbimizi, damarlarımızı işgal ettiler ve bu işgal artarak devam ediyor.
AKILLI EV sistemleri ile evinizi başınıza yıkabilirler. AKILLI ARAÇLAR katiliniz olabilir. İHA-SİHA’lar dahil, sivil ve savunma amaçlı, hava, kara, deniz, demir yolundaki akıllı sistemler için de aynı tehlike sözkonusu.NanoChipler’le üretilen Kuantum bilgisayarları, bir hacker’e, şifre kırıcıya ya da şireye gerek kalmadan MicroChipler’e doğrudan giriş yapabiliyor.
Bakın yazdığım ve yazacağım tehditlerin bir çoğu daha önce değişik ülkelerde denendi, test edildi, daha da geliştirildi. Siber savaşta tanklara, füzelere, uçaklara gerek yok. Mevcut kovansiyonel silah ve mühimmad stoklarını yoketmek için bir konvansiyonel silahlarla yapılacak bir savaşa ihtiyaç var ve tabi aynı zamanda biyolojik insan soyunu azaltmak için.
Akıllı otomobillerinizi siçi kaçırıp uçurumdan atabileceği gibi, İHA-SİHA’larınız havada patlatılabilir ya da kontrolü ele geçirilip sahibine saldırtılabilir. MicroChipler’le üretilmiş sistemlere yerli ve milli güvenlik yazılımları ile bu tehdit önlenemez. Bakın yeni durum askeri üsler , radar sistemleri, petrol boru hatları tehdit altında. Bütün bu alanların hem yangınlara hem RF saldırısına karşı yeraltına çekilmesi ve üstüne Kenevir ekilmesi gerekiyor.


Tabi bir yandan da kendi Siber alt yapımızın gözden geçirilmesi, BigData’ların ve işletim sistemlerinin yeraltındaki SiberRoom’lara taşınması gerekiyor. Trafolarımız da akıllı hale getirildi. İstedikleri anda “trafolarımız”ın faaliyetini durdurabilir ve daha da vahimi çalışamaz hale getirilmek üzere tahrip edilebilir, patlatılabilir.
Daha vahimi de, enerji santrallerinizi de akıllandırdınız değil mi, hatta elektirik saatleri de akıllı artık değil mi, ev ev ya da RES ve GES’leriniz, Güneş ve Rüzgar tribünleriniz için de aynı risk sözkonusu. Bu “yenilenebilir enerji sistemleri bu riski azaltmıyor, artırıyor.
Bu sistemleri başka yöntemlerle de kolaylıkla çalışamaz hale getirmek mümkün aslında. Elektirik’siz bir hayat sanayi ve şehirler için büyük bir felaket olur. O onlarca kat binalar bir anda işe yaramaz yapılara dönüşür. Dikkat! Tekno parklardaki ARGE merkezlerindeki bütün gizli projeler bu yeni teknoloji ile artık an be an izleniyor ve kopyalanıyor.
Bakın şu anda dünyada 40 milyara yakın “akıllı nesne” dünyada. Ve bunlar sosyal ağlar üzerinden uluslararası istihbarat tarafında açık kaynak olarak takip ediliyor. Sizin şifreli haberleşmeleriniz onlar için bir koruma sağlamıyor. Bizim güya, kişilerin özel bilgileri yasayla korunuyor ama DarkWeb’de çok ucuza işporta malı gibi satılıyor. O satış devam ediyor. Gizli bir şey yok, ama hala mahkemeler bu yasaya göre karar verebiliyor.


Bu anlamda hukuk sistemimiz Nasreddin Hoca'nın türbesine benziyor. Her taraf açık ama kapısında kilit var. Sahi Ulaştırma Bakanı yurttaşın kimlik bilgilerinin çalındığı açıklamasının kaynağı neydi, İletişim Başkanlığı doğru olan bu bilgiyi (Hatta gerçek daha vahim) yalanladı, peki bizim Dijital dönüşüm ofisi ya da BTK ne buyururlar bu hususta.?
Siz akıllı arabanızın sizinle sohbet etmesinden mutlusunuz, yol bilgilerini anında size haber vermesi de harika. Hatta arıza risk raporu hepsi çok güzel değil mi? Aracınızı nerede parkettiğinizi unuttuysanız yapay zeka sistemi size yerini hemen söyler. Akıllı Tıbbi cihazların rutin bakımı, denetimi, ayarı artık uzaktan yapılıyor biliyor musunuz. Yapan bozar da bunu hiç düşündünüz mü?

Artık doğuştan kör olan ya da gözünü, kulağını %100 kaybeden biri, eğer beyninizin görme ve işitme merkezlerinde hasar yoksa NeuraLink ile artık görebilecek ve duyabilecek. Çok harika bir şey. Ama artık beyniniz de hacklenebilir. Gördüğünüz gerçek olmayabilir. Artırılmış sanal gerçeklikle hayalle gerçek yer değiştirebilir. Bu arada 5 dakikada beyin kontrol sistemi ile hafız da olabilirsiniz. Okul da, yok, öğretmen de, müfredat da yok, karne de. Nasıl olsa bütün bunları beyninize kaydetmek mümkün. Ama bir sorun var, kateden silebilir de, beyninizdeki başka bilgileri değiştirebilir de.
Zaten sizin işinizi de Humanoidler, Klonoidler yapacaksa, size ne gerek var. Size MetaVerse gidin.
Sizi uyutup, kozmozda astral seyahate de gönderebilirler. Siz de bir uzay filminin kahramanı gibi, sanal alemde dolaşıp durursunuz, zamanda ileri ve geri giden bir yolculuk, harika değil mi? Programlanmış rüyalarla sinemaya da gerek yok. LucidDream size farklı bir dünya sunuyor.
Sahi “Nesnelerarasıiletişim”de yeni dönem, İnsan bilgisayar ve maymun birlikte konuşabilecek, satranç da oynayabileceksiniz. Bir Kuş, ya da kedinin gözü ile dünyayı görmek, bir sokak köpeğinin duygularını algılamak sizin için keyif verici mi? Uyuşturucu kullanmadan uyuşmak. BioRezonans yöntemi ile siber uyuşturucu ve s,iber lezzetler sunabilir o birileri size, hem de bedava, hem de yarvı ve vergi muafiyeti ile.
Yo, yo, hayır ben astral bir yolculuğa çıkmadım henüz. Beynimde Chipte yok her dili de konuşamıyorum.
Sadece sizi uyarmak istiyorum.
Evet biyolojik insan ve hayvanlar için artık dünya çok tehlikeli hale geldi. Ben bugün sizi çevirimiçi cinayetler konusunda uyarmak istiyorum. Bakın yeni siber teknolojilerle yeraltında belli siber koruma olmayan yeralltındaki sistemler bile patlatılabilir. Oluşan depremler tetiklenebilir. Oksijen atomlarının frekansı değiştirilerek bio Rezonans yöntemi ile bütün canlılar için hayati risk oluşturulabilir. Geçenlerde CERN’de yüz kat daha büyük bir proje olan DUNE Project’i yazdım. Onun bir de Uzay bağlantılı boyutu var. Kalp pili olanlar içi elektro şokla pilleri, diğer bütün pilli sistemler patlatılabileceği gibi, askerin polisin elindeki cebindeki tabancadaki mermiler de uzaktan patlatılabilir. Bunun menzili tahminlerinizin ötesinde olabilir.
Bakın, “Baby Video Monitor”ler, ev ve işyerindeki güvenlik kameraları, hatta masalardaki bilgisayarlar da hayati risk taşıyabilir. Kameralı bilgisayarlar, telefonlar, ya da sensörlü kol saatleri size ait verileri başka adreslere yönlendirebilir. Birileri sizin iradeniz dışında görüntülerinizi ve sesinizi kaydedebilir. Ses ve görüntünüzü taklit ederek başkalarına gerçek dışı bilgiler verebilir teahhüdlerde bulunabilir
Aynı durum banka hesaplarınız için de geçerli. Akıllı ev santraller akıllı süpürgeler kamera taşımasa da, içlerindeki radar kompenenti ile kamerasız duvarın arkasındakilerin resimlerini çekebilir, seslerini kaydedebilir, verileri başka merkezlere yönlendirebilir. Hatta Biorezonans frekansları ile kedinizi, bebeğinizi ya da sizi öldürebilir. Bu arada çocuklarınıza söyleyin Tv, bilgisayar, oyun konsüllerinden uzak dursunlar, aralarına mesafe koysunlar. Mekanlarınızdaki WiFi‘leri namlusu size dönük, namlusuna mermi sürülmüş bir silah gibidir.
Bakın mobil cihazlarla cinayet 1996’dan beri biliniyor. Güvenlik tehdidi, beşeri bir insiyatif olabileceği gibi, yapay zeka üzerinden de gerçekleştirilebilir. Tehdit fiziki olabileceği gibi mental de olabilir. MK Ultra Mind Control, Monarch, Brain Control gibi sistemlerle mental manipülasyon mümkün olabildiği gibi, Polislerin kalp hizasındaki telsiz kalbi, insanların arka ceplerine koydukları telefon Üreme sistemi (Reproductivesystem)i etkileyecektir. Bu durum kısırlık ve sakat doğum sebebi olabilir. Sürekli bilgisayar karşısında oturanların kesinlikle kenevir kıyafet giymeleri, masalarına kaktüs, izin verilince (!?) odalarına kenevir koymaları gerek. Unutmayın bu cihazların hepsi, oksijen atomlarının frekansını bozduğu için insanlar yeteri oksijen alamıyor. Çünkü akciğer frekansını tanımadığı oksijeni kabul etmiyor. Starlink’lerin oksijen üzerindeki negatif etkisi, aslında dünyadaki bütün bitki, hayvan ve insanlar için tehdit oluşturmakta, verim ve kalite kaybına sebeb. Olmaktadır. O sürekli kulaklık takanlar, gözü sürekli ekranda olanlar beyniniz, gözünüz, kulağınız tehdit altındadır. Subliminal mesajlarla çocuklarınızı beyni ele geçirilebilir. Mavi Balina olayını hatırlayın.
Ağ güvenliği, veri güvenliğinde ibaret değil sorun. Karşı karşıya olduğumuz güvenlik, milli güvenlik sorunudur. Fiziksel ve mekanik sistemleri, sensörlü tüm sistemleri bu tehditle çerçevesinde yeniden değerlendirmek gerek. Fiziki şartların iyileştirilmesi gerek. Bu personel sağlığı ve çevre güvenliği açısından hayati bir risk alanıdır. Analog ve Dijital güvenlik katmanlarının entegrasyonu, etkileşimi ve Nesnelerarasıİletişim/İoT çerçevesinde sistemlerin domino etkisi ile kontrol dışı risk yayılımı konusunda yeni bir anlayışla varolan tüm sistemlerin gözden geçirilmesi, gelecek için yeni bir yol haritası çizilmesi gerekiyor.
Bakın onlardan aldığınız kompenentlerle, onların işletim sistemleri, onların. Protokolleri, onların networkleri üzerinden yapacağınız herşey onların kontrolüne kapı aralayacaktır. Yeni bir şey yapmamız gerek, yeni bir buluş ve onlarınkinden daha ileri. Ve bu yaptığımız için dini, ahlakı, hukuku olmalı. Sadece teknik olarak mümkün olması ve gelir getirici olması yetmez. Ve bunun için global bir işbirliği ve pazara ihtiyacımız var.
Evet büyük tehdit ve kayıplara hazır olun.
Hemen acil olarak!
Lübnan’daki bu musibeti bir ibret dersi olarak görüp, önceliği def-i mazarrata verip, celbi menafi konusunda ise ağyarına mani ve efradına cami bir yol izlememiz gerek. Hem de çok acil..
Hemen şimdi! Çünkü yarın çok geç olabilir.

Selam ve dua ile.