Abdurrahman Dilipak: Trump ne kadar dürüst!
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak: Trump ne kadar dürüst! Habervakti.com.
Trump hiç dürüst biri olmasa, 40 tane yanlış yapsa da, ona hiç güvenmesem de, doğru bir şey söyler ve yaparsa, o işe destek verecek, o sözü alkışlayacağım. “Dostum” da olsa biri 40 doğru şey de yapsa, bir yanlış işi ve /veya yanlış bir sözü var da, o işe destek vermeyecek, o yanlış sözü eleştireceğim. Bunun istisnası yok.
Allah (cc) bizden “adil şahidler olmamızı” istiyor ve “bir kişi ya da topluluğa olan düşmanlığımızın ya da öfkemizin bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiğini” söylüyor.
Kartalkaya yangını üzerinden siyasilerin hali beni utandırdı. Bu akılsızlıkla biz felaha ermeyiz. Allah’ın yardımı bize ulaşmaz. Bir türlü “inni küntü minezzalimiyn” diyemiyoruz.
Hz. Yusuf’u çok seviyoruz da, onun gibi davranamıyoruz. Saray’da iftiraya uğradığında ve sorgulandığında “nefsimi aklayacak değilim” diyor. Firavun’un sarayında, Firavun’un yargılarına. (Yusuf 53)’de ne deniyordu: “Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir.” O sadece, somut gerçeklik olarak “gömleğinin arkadan yırtık olduğunu” söyledi! Masumdu, yine de mahkum oldu. O her zaman olduğu gibi sabredenlerden oldu.
Trump doğru ve önemli kararlar da veriyor. CoVID’den vazgeçti.. İklim anlaşmasından da, DSÖ’den de çekildi. LGBT ve toplumsal cinsiyet saçmalığını “eşitliği” idi, “adaleti” gibi eklemelerle sulandırmadan reddetti, “…MIŞ gibi” yapmadan çöpe attı. Biyolojik cinsiyete geri döndü, Güneş enerjisi, Rüzgar enerjisi, elektrikli otomobil, karbon ayak izi ile ilgili projelerden çekildi. Kenedi suikasti’ni İsrail’in yaptığı ortaya çıktı, 11 Eylül’ün de öyle. Amerikan derin devletini deşifre etti, tamam da, peki Siyonizm’e, İsrail’e karşı çıkıp Gazze’yi, Filistin’i savunanların sınır dışı edilmesi kararı ne oluyor. Madem 11 Eylül’deki ikiz kuleler bir MOSSAD+CIA ortak yapımı idi, İsrail’e ve bu cinayetten sorumlu olanlardan hesap sorulacak mı? Trump daha önce İkiz kulelere yönelik saldırı iddiası ile Suudilerin 1 Trilyona yakın parasına el koymuştu, şimdi bunu iade edip özür dileyecek mi?
GlobalReset’e karşıymış gibi yapıyor ama, Human 2 / TransHumanizm projesinin olmazsa olmazı, NeuraLink, Starlink, Yapay zeka, Nesnelerarası iletim, 5G, Humanoid projelerini destekliyor. Aynı şekilde Kripto Para’ya özel bir önem veriyor. Adama sorarlar, “Bu ne perhiz, yediğin bu ne lahana turşusu” diye.. Kripto para üzerinden FED’i kapatıp, tüm dünyadaki dolarları geçersiz ilan edecek, Amerikan Hazinesi açısında kabul edilebilir bir miktar doların karşılığı yine olmayan bir para vererek, ABD’nin borçlarını kapatacak. Dünyadaki dolarların bir kısmını kayıt dışı, kimi kara para, kimi ambargolu ülkelerle ilişkilendirerek, bir kısmını terör ve uyuşturucu ile ilişkilendirerek ödemeyecek
Görünen o ki, ABD’de yaşananlar bugünden yarına bitmeyecek. ABD’de yaşananlar başka ülkelerin de başına gelecek, hem de daha acımasız bir şekilde. ABD’nin bölünmesi ve batması gerekiyor. Trump’un misyonu, yanan ABD’yi küllerinden yeniden diriltmek.
Nereler yandı farkındasınız değil mi? “HollyWood”un ve “Silikon vadisi”nin içinde olduğu Kaliforniya yakıldı. Sıra New York’ta. Bu arada ABD’ye dışarıdan yıkıcı bir saldırı olması gerek. Las Vegas’ı da bir kenara not edin derim. ABD'nin Nevada eyaletinde bulunan Mojave Çölü üzerinde kurulu, kumar ve eğlence yerleriyle ünlü bir kentten söz ediyoruz. Kaliforniya’nın doğu sınırı boydan boya Nevada neredeyse. Yani komşu. Las Vegas, aslında sadece ABD için değil, tüm dünyadaki iş adamları, politikacılar, bürokratlar, kara para babaları ve onlarla birlikte hareket edenler için -en azından Epstein çetesi, Diddy çetesi kadar- önemli.
Aslında New York’u da, Manhattan, Brodway ve Broklyn olarak düşünmek gerek. Bu mekan isimlerinin tümü, son günlerde sıkça sözü edilen Satanist, Pedefolik, Siyonist çetelerle ilgili mekanlar.
Bu arada, özellikle şu 12 Eyalete dikkat: Her biri kendi bölgesinde merkez bankası görevi yapan 12 ayrı (FED) “Federal Rezerv” bankası vardır. Bu bankalar, San Francisco, Minneapolis, Kansas City, St. Louis, Atlanta, Cleveland, New York, Filedelfia, Richmond, Boston, Dallas ve Şikago’dadır.
ABD’nin Dolar baskısından kurtulması lazım. ABD FED’i bırakıp, kendi tüm dünyada geçerli olacak, bir kripto para üretebilir ve bunu dünyaya kabul ettirebilirse Onlarca Trilyonluk borç yükünden kurtulacak. Bunun için ABD’de büyük olaylar olması ve ABD’nin yoksul eyaletlerden bu süreçte kurtulması gerekiyor. ABD’de büyük kriz patlar patlamaz, dünyanın dikkatlerini başka yerlere çekmesi gerek. Bu işin bugün en uygun yer İsrail’den Pakistan’a kadar uzanan, Karadeniz, Ege, Hazar denizi ile birlikte Türkiye’nin de içinde yer aldığı bölge olacaktır.
Bu coğrafyada, Merkezinde Kudüs ve Arzı Mev’ud topraklarının olduğu, TeoPolitik anlamda kıyamet savaşı, Mehdi, Mesih, Meşiah, Dabbetül arz, Yecüc-Mecüc / Gog-Magog, Deccal, AntiChirist tartışmalarını canlandıracak “Tarihin sonu”nu getirecek bir “Medeniyetler arası çatışma” için “Tanrıyı kıyamete zorlamak” adına Trump işaret fişeğini ateşleyebilir.
İran’a ve Yemen’e dikkat etmek gerek. ABD için uygun hedefler olabilir.
Trump'ın Netenyahu’yu "çok karanlık bir oros.. çocuğu" olarak yerden tanımlayan video paylaşmasının ardından Netenyahu Trump'ın yemin törenine yapacağı seyahati iptal etti.
“Dostumuz Trump” belalı bir adam. Aslında o Netenyahu'yu kendine sekreter olarak yanına almak istiyor. Filistin’i bilmem kaçıncı eyalet olarak kendine bağlamakta isteyebilir. Süleyman Mabedinin yeniden inşası için aslında Yahudilerin ve Hristiyan’ların kutsadığı bir makama yükselmek istiyor. Mesih’in dünyaya dönüşünün de bu anlamda davetçisi olacak ve aynı zamanda Mesih ve Meşiah ikilemini de sona erdirecek. Yani Yahudilikle Hristiyanlığı buluşturacak. Bu anlamda sadece Netenyahu ile değil, Papa ile de restleşiyor.
Trump, Vatikan Büyükelçisi olarak aşırı sağcı aktivist Brian Burch’ü atadı. Burch, Papa Francis’i eleştiren bir isim olarak biliniyor ve “KatolikVote” adlı muhafazakâr bir grubun liderliğini yapıyor. Trump’ın bu atamayı, muhafazakâr Katolikler üzerindeki etkisini artırmak için yaptığı düşünülüyor. Brian Burch, Papa Francis’in eşcinsel çiftlere yönelik açıklamalarını ve göçmen dostu politikalarını eleştiren, papa’nın yaşlandığını ve artık emekli olması gerektiğini dile getiren biri.
Papa Francis da, Trump’u eleştiren San Diego Kardinali Robert McElroy’u Washington DC Başpiskoposu olarak atadı.
Trump “Fincancı dükkanına giren fil” gibi. Bu TeoPolitik ataklarından sonra Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, İran gibi ülkelerin biri ya da bir kaçı ile sorun çıkartacaktır. Trump büyük ihtimalle içeride Demokratlar ve ABD’yi de dışlayan Globalistlerle de takışacak.
Trump, Kaos içinden bir düzen çıkartmaya çalışacak. Bir yere kadar bu Globalistlerin de işine yarıyor. Bu anlamda ABD’de işler karışacak, AB’de de. NATO’da da işler karışacak. Çin, Rusya ve İngiltere ile, BRICS ile, Hindistan ile ne yapacak göreceğiz. Bu Kaos senaryosu aslında, onların nefsinde Evengeliklerin Tanrı’yı kıyamete zorlama senaryosu ile de çelişmiyor.
Bu cahillik, bu ahlaksızlıkla, ufukta pek iyi şeyler gözükmüyor. Ama şöyle bir şey de var, “karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır”. Bir an gelir, bir kırılma yaşanır, Yunus peygamberin kavmi gibi, son anda uyanırlar ve kurtuluşa erebilirler. Hz. Ömer dediğimiz kişinin imana girişi, Hz. Peygamberin canına kastedip yola çıktığında ve hedefe ulaşmasına birkaç adım kala gerçekleşti. Onun için Allah’tan umud kesilmez.
Hem dünya yıkılsa, değil mi ki, biz Hz. Musa’nın ayak izinden gidiyorsak, biz de bir İsra boyutundan başka alemlere geçiş yaparız su bizi boğmaz. Hz. Nuh’un davetine uyup gemiye bineceksek suda boğulmayız. (Bir de denizi geçince buzağıya tapanlardan, geminden inince birbirine düşenlerden olmayalım da) Biz Hz. İbrahim’in ayak izlerinden yürüyorsak ateş bizi yakmaz. Bir bakarsınız bizi öldürmeye gelenler bizde dirilmişler. Hz. Davud’un ayak izinden yürürsek, elimizdeki sapan taşı bile Tanrı-kıralları yıkmaya yeter. Ya da fil orduları ile saldırsalar üzerimize Ebabil kuşlarımız var bizim. Yeter ki anlı şanlı, tozu dumana katan ordularımızla giderken bir Süleyman (Hepsine salat ve selam olsun) olup, karıncaları ezmemek için ordumuzun yolunu değiştirelim. Uçaktan aşağı bakar gibi, yüksek makamlardan aşağı bakıp, insancıkları karınca gibi görenlerden olmayalım. Yoksa o uçak da yere çakılır ve yeri deler de gözümüzü cehennemde açarız.
Dikkatli olalım, para, mal, makam gibi konularda kimseye, hatta kendi nefsimize bile güvenmeyelim. Azizler durduk yerde dua etmemişler “Ya Rab beni nefsimle başbaşa bırakma” diye! Nefsimizin şerrinden Allaha sığınalım. Şeytan’la dost olan nefis en büyük düşmandır, bilip, görenlere, anlayanlara.
Size öğüt veren, din ve devlet büyükleri, kanaat önderlerinin sözlerini dinlerken, gözünüz onların ayaklarında olsun, bakın bakalım ayakları nereye gidiyor. Selam ve dua ile.