BM'nin 1701 sayılı kararı uyarınca Lübnan'a 34 günlük saldırılarını durduran İsrail, sekiz haftalık hava abulkasını ancak dün 18.00'de kaldırırken, deniz ablukasını ise sürdürüyor. Lübnan hükümetinin BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet başvurusunun ardından bu adımı atan İsrail Başbakanı Ehud Olmert, ABD ile BM'den Lübnan'a konuşlanacak çokuluslu gücün (UNIFIL) havaalanları ve limanların kontrolünü sağlayacağı güvencesi aldıklarını belirtti. Olmert, Hizbullah'a silah sevkinin önlenmesi için Alman uzmanların Beyrut havaalanına konuşlanacağını, kıyıları Fransa, İtalya, Yunanistan ve Britanya donanmasının, iki hafta sonra da Alman donanmasının denetleyeceğini söyledi. Ancak ablukanın kalkmasına karşın Lübnan-Suriye sınırında Hizbullah'a silah taşıdığından şüphelenilen konvoyları vuracaklarını duyuran Olmert'in sözcüsü, "İsrail, meşru müdafaa hakkını saklı tutmaktadır ve Lübnan-Suriye sınırında ambargo uygulayacaktır" dedi.
Ticari faaliyetlere günlük 45 milyon dolar zarar veren ablukanın kalkmasını Lübnan basını "Tekrar dünyaya açılıyoruz" diye sevinçle karşılarken, hükümet de bunun 'kararlılıklarının sonucu' olduğunu söyledi. Ortadoğu turuna çıktığından beri İsrail'in ablukayı kaldırması için bastıran BM Genel Sekreteri Kofi Annan, dün İspanya'da, bunun için kendisiyle işbirliği yapan tüm ülkelere teşekkür etti. Artık imar çalışmalarına başlanabileceğini belirten Annan, "İsrail'in çekilmesi için UNIFIL'deki asker sayısının 15 bine ulaşmasını beklemesine gerek yok. 5 bin de güvenilir rakam. Ay ortasın bu sayıya ulaşacağız" diye çıkıştı. AB de ablukanın kalkmasından memnuniyetini açıkladı.


İsrail kamuoyu tepkili
Olmert'i Lübnan'da başarısızlıkla suçlayan İsrail kamuoyu ve ordusu ise ablukanın kalkmasına tepkili. Ordu, kaçırılan iki askerin bırakılması için baskı yapma ve 1701'in Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını önlenmesi gibi kritik maddelerinin uygulanmasını sağlama aracı olduğu savıyla ablukanın kaldırılmasına karşı çıktı. Ulaştırma Bakanı Şaul Mofaz da "Abluka, askerlerin akıbetine dair bilgi karşılığı kalkmalıydı" derken, asker aileleri son baskı unsurunu da yitirdiklerini söyledi.