Abdurrahman Dilipak
Adım adım..
Ukrayna’yı unutun. Öyle bir savaş yok. Bu Wuhan aldatmacası gibi bir şey. Oyun daha büyük.
Bölgeye hiçbir şey olmuyor değil. Aksine o kadar çok şey oluyor ki, ne kadar gerçek, ne kadar yalan belli değil. Deep Fake, artırılmış gerçeklik maskeli bir yalan var.
Ukrayna krizi bugünkü şekli ile 2014’de başladı.
ABD Yunanistan ile 1990’da imzaladığı askeri iş birliği anlaşmasını 2021’de yenileyip, genişletti ve 9 Mayıs 2021’de, bölgede, Türkiye ile birlikte 26 ülkeden 30 binin üzerinde personelin katıldığı “Defender Europe 2021” Tatbikatı için NATO üyesi ülkelerden bölgeye askeri sevkıyat başlatıldı. Bizim askerler Romanya’ya gidecekti. ABD Avrupa Ordusu Komutanlığı emir komutasındaki tatbikat için gelen Amerikan askerleri, diğer ülkelerden gelen askerler ülkelerine dönse de, bir daha ülkelerine dönmeyeceklerdi.
Resmi açıklamalara göre “Tatbikatla ortak savunma anlayışı çerçevesinde, Karadeniz ve Balkanlar bölgesinde meydana gelebilecek düşmanca faaliyetler ve bir saldırıya yönelik olarak ABD ordusunun büyük çaplı muharip bir kuvveti süratli şekilde yığınaklama kabiliyetinin gösterilmesi amaçlanıyor”du.
16 Kasım 2021’de bu defa basında yer alan haberlere göre, ABD Dedeağaç’a askeri sevkıyatı devam ediyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin “askeri iş birliği anlaşması”nı yenilediği Yunanistan’da askeri yığınak yapmasından duyduğu rahatsızlığı, “Sadece Dedeağaç değil, Yunanistan’ın kendisi ABD’nin bir üssü haline gelmiştir. Şu anda Yunanistan’ın içindeki ABD üslerinin sayısını ben saya saya bitiremedim” diyordu.
Daha o tarihte Dedeağaç’a 145 helikopter, 1800 zırhlı araç ve 20 bin asker konuşlandıran ABD, yenilenen askeri işbirliği anlaşması ile Türkiye sınırındaki “Dedeağaç” Üssü ve “Girit” Adası’ndaki “Suda Üssü” başta olmak üzere Yunanistan’daki askeri varlığını genişletme hakkını elde etmişti. Ayrıca Stefanoviç, Larissa, Selanik, Kavala’da da Amerikan askeri üs ve tesisleri var. Bunlara Aktio, Volos, İskiri Erken Uyarı Üssü, Salamis Deniz Üssü, Kastelli Hava Üssü, Kalamata Hava Üssü, Andravida Hava Üssünü de eklemek gerek. Bugün yaşanan süreç o gün başlatıldı.
Bu senaryo 2014’de başlatıldı diyorum ya, mesela BBC 2017’de “Ukrayna’daki NAZİ sorunu” diye bir belgesel yayınlıyor. ABD’nin, Kontgerilla da denen özel harp unsurları 2017’de bölgede Rusya’ya karşı “eğit donat” faaliyetlerine başlıyorlar. Irak’taki PYD unsurları için gerçekleştirilen yapılanma bu kez Balkanlarda deneniyor.
BBC belgeselinde bu konuda birçok kanıt sunuluyor.
Belgesel, Ukrayna’da NATO şemsiyesi altında ABD’nin oluşturduğu silahlı ve eğitimli neo-Nazi taburunun varlığına işaret ediyor. Burada Kırım’ı da içine alan “Azak Taburu”ndan söz ediliyor. Sorulan soru şu: CIA, Ukrayna’da Nazi Terörü Üretiyor Olabilir mi?
Bugün Ukrayna’da bu ABD’nin eğitip donattığı paramiliter unsurların dışında, bölgede Amerikan paralı askerleri de var. Ayrıca NATO ülkeleri içinde devşirilmiş özel harp unsurlarının da işin içinde olduğunu söylemek gerek.
Geçtiğimiz hafta sonu bölgede önemli gelişmeler oldu. New York Times gazetesi muhabiri Brent Renaud, Kiev’in Irpin bölgesinde yaşanan çatışmada hayatını kaybetti. Bu haber bize şunu da söylüyor, Ruslar fiilen Kiev’de. Eş zamanlı olarak Erbil’e füze saldırısını İran Devrim Muhafızları üstlendi ve ardından Rusya Polonya sınırındaki eğitim üssünü 30 roketle vurdu.
Şunu hemen belirtelim ki, ABD üssüne saldırı İran tarafından gerçekleştirilmesi sürpriz olmaz. Ama bu böyle de olmayabilir.
Saldırı sonunda insan kaybı da yok, maddi bir zarar da. Saldırı ile ilgili olarak orasının ABD üssü içinde, ABD koruması altında İsrail silahlı kuvvetleri ve MOSSAD için inşa edilmekte olan bir tesis olduğu da söyleniyor.
Bu kritik bir eşik. Kiev düşerse, NATO batıdan Ukrayna’ya girebilir ve Ukrayna bölünebilir. Sonra ne olur, o belli değil. Çünkü bu konuda NATO içinde de fikir birliği yok. Diğer toplantılar, gelişmeler, görüşmeler, dikkatleri başka yöne çekmek için düzenlenen etkinlikler.
Burada dikkatlerden kaçmaması gereken iki husus var. Biri Ukrayna’daki, biyolojik silah üretme kapasitesine sahip, ABD-İsrail ortak projesi 30 biyolojik savaş laboratuvarının vurulması ve buna bağlı muhtemel gelişmeler ve Elon Musk’un Starlinkleri aktive etmesi ile başlayabilecek RF ve RFID savaşları ile Rusya’nın savaşı Uzay’a taşıma tehdidi. Tabii savaş bir anda Körfeze, Japon denizine de genişleyebilir.
Burada şunu hemen belirteyim, Ukrayna bu senaryoda devede kulak. ABD zaten, Ukrayna bahanesi ile Girit’ten Baltık denizine kadar olan Adriyatik’le, Ege arasındaki koridoru fiilen işgal etti. Batı ile Rusya koridorunu kesti.
ABD hedeflerinin Gürcistan ve Ermenistan’ı NATO şemsiyesi altında Avrupa’ya katmak olduğunu söyledi. Yani NATO bütün Karadeniz’i istiyor. Sınırlarını Hazar denizine ve Kafkasya’ya karşı genişletmek istiyor.
Birileri bu gerçeği görmek istemiyor, birileri de dikkatleri başka yöne çekerek perdelemek istiyorlar. Ülkeleri de ekonomik kriz, siyasi kriz ve kıtlık tehdidi ile korkutuyorlar. Yani korku pandemisi devam ediyor.
Bu yeni savaş siber bir savaş olacak, uzayda, havada ve karada hatta deniz altında olacak. Deniz altındaki fiber kablolar kesilirse, büyük ölçüde kimsenin kimseden haberi olmayacak. O zaman Starlinkler aktife edilecek. O zaman Metacıların eline düşeceğiz. O zaman da RF savaşı başlayacak. Bir de RFID savaşı sözkonusu. Artık aşılanmış herkes, HES kaydı üzerinden ayrı bir ID’ye sahip. mRNA ya da nano tüplerle 5G ve Starlinklerden yayınlanacak radyo frekanslarla yeni salgınlar ve ciddi katliamlar yaşatılabilir. Bu savaşta Hackerler yanında Bio Hackerlere de önemli görevler düşecek. Rusya’nın vurduğu 30 biyokimya laboratuvarının patlatılan kavanozlarından mı ya da bu bahane ile mi dünyaya birtakım mikroplar yayılacak yoksa başka bir yol mu bulacaklar bilmiyorum. Ama göçmen kuşlar bu defa yarasaların yerini alabilir.
Yeni Wuhan Ukrayna olabilir. İlk aşamada değil ama ikinci aşamada otonom savaş sistemleri, robotlar da alana sürülebilir.
Bu savaşta birilerinin ellerindeki konvansiyonel silahları kullanıp bitirmesi gerek.
Hava, kara, deniz, füze, ne kadar patlayıcı varsa hepsini kullanacakları bir savaş gerekli bunlara!
Bu senaryonun uygulayıcıları çok akıllı değil, ama dünyada insanlar iktidarlar, media, filmler, oyunlar ve eğitim yoluyla öyle anlaşılıyor ki, düşünemez hale getirilmiş. Onların en büyük şansı bu. Pandemi sürecini hatırlayın, maske, mesafe, PCR, aşı, ilaç bağımlısı insanları hatırlayın. Sonuç bu!
Ne kadar kısa sürede aklımızı başımıza toplarsak, bu işin zararı o kadar az olacak. Değilse ağır bir bedel ödeyeceğiz. Allah’ın yardımı olmadan olmaz. Hatırlayalım, Allah’ın kolaylaştırdığından kolay, zorlaştırdığından zor bir iş yoktur. Ama Allah cahillere ve zalimlere yardım etmeyecek.
Selâm ve dua ile.