Ahmet Kekeç: "Oh olsun" Diyenlerden Değilim
Ahmet Kekeç'in "Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşler" başlığıyla yayımlanan (19 Şubat 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Kaç gündür izliyorum... Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlere kesilen cezanın kamuoyunda nasıl inikas bulduğunu “anlamaya” çalışıyorum.
FETÖ’yle dirsek temasında olanlar, HDP’liler ve bir kısım liberaller karara çok öfkeli.
Bunlar, faturayı, daha çok, siyasi iktidara kesiyor. Tanıdık ve bildik cümlelerle siyasi iktidara saydırıyor.
Sayıları çok değil.
Kararı usulü dairesinde eleştiren, “Bu çok fazla oldu” deyip serinkanlı bir yaklaşım sergileyenler de var elbette.
Karara sevinenlerin, “Oh olsun... Hak ettiler... Balyoz ve Ergenekon’da şu haksızlıkları yapmışlardı, şu kadar insanın canını yakmışlardı” diyenlerin sayısı daha fazla.
Bu istatistikle bir şey ima etmeye çalışmıyorum.
Daha doğrusu, kararın “haklı” ya da “haksız” olduğunu söylemeye çalışmıyorum.
İstatistik, ortaya çıkan kararın “hukuki” olup olmadığını göstermez.
Bu cümleden olarak, adı geçen kişilerin haksızlığa uğradıkları ve cezaların “orantısız”olduğu söylenebilir.
Bunun tersi de savunulabilir.
İstatistik, sadece bir konuda (adı geçen kişilerin durdukları yer konusunda) “gösterge”olabilir.
Demek ki durdukları yer, kamu vicdanında o kadar da meşru ve “savunulabilir” bir yer değilmiş.
Ben kanaatimi daha önce yazmıştım: O kişilerin FETÖ’cü olduklarını düşünmedim.
Dolayısıyla, “Oh olsun” diyenlerden değilim ve kararı sevinçle karşılamayı hem ayıp, hem küçültücü sayarım.
İçeride çürümelerini istemem elbette ama darbeye “altyapı” oluşturdukları (bir darbeyi çok istediklerini gizlemedikleri ve bunu çağıran birtakım beyanlarda bulundukları, hatta “öngörülerini” konuşturup aba altından “FETÖ sopası” gösterdikleri) için en azından “ahlaken” yargılanmalarını isterim.