Aile Reisi Olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)
Allah Resulü, hanimlari ile oturur, sohbet eder, hatta bir arkadas gibi onlarla bazi meselelerin müzakeresini bile yapardi
Bir kimsenin aile hayati, onun ahlakinin, davranislarinin ve karakterinin gerçek aynasidir. Insanin ev disinda ve sosyal hayattaki bütün hareketlerini yapmacik göstermesi mümkündür. Hatta kisi, evdeki tutum ve davranislarinin aksine disarida kendisini, oldugundan farkli gösterebilir. Fakat gerçek kisiligini, ailesinden saklamayi uzun müddet basaramaz. Aile, kisiligin müspet veya menfi yönden olustugu bir kurumdur. Kisinin, karakteri hakkinda en saglikli malumat, aile hayatinin arastirilmasiyla elde edilir. Kisinin diger insanlara anlattigi, sefkat, merhamet, cömertlik, ahde vefa gibi insani yücelten degerleri, kendi hayatinda nasil tatbik ettigi anlasilmasi için aile hayati, önemli ve sasmaz bir ölçüdür.
Iste Peygamberimizin hayati, bu ölçüler içinde degerlendirdigimiz de, yeryüzünde gelmis geçmis ve gelecek bütün hanelerin, kurulacak bütün yuvalarin en sade, en mutlu, en samimi, en bahtiyar ve en feyizlisi, onun hanesinin oldugunu müsahede ederiz. Onun hanesi her zaman saadet ve huzur doluydu. Belki bu hane, maddi imkanlar açisindan, dünyanin en fakir hanelerinden biriydi; çünkü günler, aylar geçerdi de, onun hanesinde bir sicak çorba bile pismezdi. Onun ailesinde sefkat, merhamet, ünsiyet, ülfet ve muhabbet hâkimdi. Hiçbir kimse, çocuklarini, hiçbir evlat da babasini onlar kadar sevmemistir. Hiçbir hanim kocasina, Hz. Peygamberin hanimlarinin Resulullaha duydugu sevgi kadar, hiçbir kimse de hanimlarina, Hz. Peygamberin hanimlarina gösterdigi sevgi, nezaket ve rifkat kadar ahlaki bir tavir sergileyememistir.
O hanimlara karsi çok yumusak ve müsamahali davranirdi. Bir gün Hz. Ömer, Hz. Peygamberin huzuruna girmek için izin istedi. Hz. Peygamberin yaninda Kureys kadinlari vardi. Ona bir seyler soruyorlardi. Resülüllah"in yaninda yüksek sesle konusuyorlardi. Hz. Ömer (r.a.) Hz. Peygamberin yanina girmek için izin isteyince, perdenin arkasina gizlendiler. Hz. Peygamber ona izin verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer, Resülüllah"in yanina girdi. Buradan ötesini Hz. Ömer söyle anlatiyor; Hz. Ömer diyor ki: "Allah Resülü"nün yanina girdim. Baktim Allah Resülü durmadan tebessüm ediyor. "Ey Allah"in Resulü! Allah seni ebediyen güldürsün" dedim. Yine tebessümle su cevabi verdi: "Su kadinlarin haline gülüyorum. Oturmus benim yanimda konusuyorlardi. Senin sesini duyunca her biri bir yere saklandi. Allah Resulü"nün bu cevabi üzerine sesimi yükselttim ve Ey nefislerinin düsmanlari! Demek benden korkuyorsunuz; Allah Resul"ünden korkmuyor ve onun yaninda saygisizlik yapiyorsunuz öyle mi?" dedim. Bana su cevabi verdiler: " Sen kati ve siddetlisin." 1
Allah Resulü, hanimlari ile oturur, sohbet eder, hatta bir arkadas gibi onlarla bazi meselelerin müzakeresini bile yapardi. Peygamberin onlarin fikir ve düsüncelerine ihtiyaci yoktu, Çünkü o vahiy ile destekleniyordu. Ancak o, ümmetine bir seyler ögretmek istiyordu.
Asagida sunacagimiz hadis, Peygamberimizin hanimlarina karsi ne kadar müsemmahali ve hosgörülü oldugunu açikça göstermektedir. Hz. Aise"nin anlattigina göre: Peygamber Tebük ya da Hayber gazvesinden döndü. Hz. Aise"nin esyalarini koydugu raflarin üzerinde örtü vardi. Rüzgar esti Hz. Aise"nin oyuncaklarinin üzerinde bulunan örtüyü bir kenarindan açti. Bunun üzerine Peygamberimiz, "Ey Aise bunlar nedir?" buyurdu. Aise "Kizlarim" diye cevap verdi. Hz. Peygamber oyuncaklarin arasinda iki kanatli at gördü. "Oyuncaklarin arasinda gördügüm bu nedir?" diye sordu. Aise "at" diye cevap verdi. Hz. Peygamber, "Üzerindekiler nedir?" diyince. Hz. Aise "Kanatlaridir" diye cevap verdi. Hz. Peygamber "Atin kanatlari olur mu?" dediginde Aise, "Hz. Süleyman"in atlarinin kanatlarinin oldugunu isitmedin mi? Seklinde cevap verdi. Aise derki: "Hz. Peygamber bunu isitince güldü. Hatta onun azi dislerini gördüm." 2
Görüldügü gibi, Hz. Peygamber aile içinde gayet toleransli davranir ve latife yapmayi severdi. Hey seyden önce yüzü gülerdi. Onun sadece hiddetlendigi husus, Allah"in emir yasaklarina karsi gördügü saygisizlikti. O böyle bir durumda, Allah"in emirlerinin yerine getirilmesi ve haram kildigi bir seyden vazgeçilmesi için bütün gayretini sarf ederdi.
Hz. Peygamberin, bütün insanlara yaptigi hakikat çagrisi ile, kendi evindeki hayati arasinda mükemmel bir uyum vardi. Onun sahsi ve umumi hayatinin berrakligi kadar, hiçbir kimsenin hayati açik degildir. Hadis, tarif ve siyer kitaplarinda onun hanimlari, çocuklari, ashabi, komsulari ve diger insanlarla olan davranislari en ince teferruatina kadar anlatilmistir. O, hayatinin her safhasini, insanlara öylesine açmistir ki, insanlar onun söz ve davranislarini takip etmede bir zorlukla karsilasmamis ve gerekli ibretleri almislardir. Hz. Peygamber, yukarida da belirttigimiz gibi insanlara sadece umumi hayatini açmamis, hususi hayatini da bir kitap gibi herkesin gözlerin önüne sermistir. Böylece dost düsman herkes onun hayatina vakif olmus ve gerekli dersleri alabilenler almis ve uygulamistir. Çünkü O, her yönüyle bir önder, rehber ve uyulacak bir sahsiyettir. Bu sebeple onun bütün hayati insanlik ufkunu aydinlatacak prensipler ve uygulamalarla doludur.
Aise validemizin anlattiklarina göre, bir gün babasi Ebu Bekr, Aise"nin yanina gelir. Bu sirada Aise"nin yaninda Mina günlerinin anisina iki kiz def çalip oynamaktadir. Peygamber (s.a.v)"de elbisesine bürünmüs olarak orada bulunmaktadir. Ebu Bekr, bu durumu görünce, o iki kizi azarlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, yüzünden örtüyü kaldirir ve söyle buyurur: "Onlari birak. Çünkü bu günler bayram günleridir, Bu günler Mina günleridir." 3
Onun hayatinin her safhasi ve karakterinin her yönü açikça ortadadir. Onun hayati, bütün insanligin bilmesi, faydalanmasi ve takip etmesi için açik bir kitaptir. O bir Peygamber oldugu kadar, ayni zaman da beserdi. Yüce yaraticinin rehberligi ve kontrolü altinda kusursuz bir hayat yasadi. O bir aile mensubu oldugu kadar, kocaydi, bir baba oldugu kadar evlatti ve o, hayatini idame ettirmek için bir isle de mesgul oldu. Bir koca olarak onun davranis seviyesi ve karakteri çok yüce ve serefli idi. O, insanlarin ona uyup örnek alacagi yegane bir insan, bir peygamberdi. 4
Peygamberimiz, ev halkina karsi tasidigi agir mesuliyetleri hissederek sik sik endiselenirdi. Daima onlari, bu dünyadakilere kiyasla öteki dünyanin mükafat ve güzelliklerine tesvik ederdi. Gece teheccüt namazina kalktiginda, hanimlarinin da bu ulvi ve faziletli amele katilmalarini isterdi. Sevgi ve yumusaklikla bu tür ibadetlere tesvik ederdi.
"Ailene namazi emret; kendin de ona sabirla devam et" 5 Bu ayette Allah Teala, Peygamberinden aile halkina namaz kilmayi emretmesini, onlarla beraber ona sarilmasini, sabir ve azimle ona devam etmesini istiyor. Ayetteki hitap, Hz. Peygamberin sahsinadir. Bu hitabin içine umumi olarak bütün ümmeti, hususi olarak ta Hz. Peygamberin aile halki girmektedir. 6 Bu ayetin hükmü geregi peygamberimiz, alti ay müddetle Messid-i Nebevi"ye sabah namazina gitmeden önce, Hz. Fatima ve Hz. Ali"nin evlerine ugrar ve kapilarinin önünde durur: "Ey Ehl-i Beyt (Muhammed"in ev halki) namaza kalkiniz" buyururdu