"AK Parti 30 'lu 40' lı Yılların CHP'sine Döndü"
AK Parti’nin reformist kimliğini terk ederek 30’lu-40’lı yıllar CHP’sinin mirasına geri dönmesi gerçekten hüzün verici. Yaşadığımız bu savrulmayı genç nesillere anlatmak hayli zor olacak...
Mehmet Ocaktan /Karar
Siyasi tarihimiz boyunca ülkenin kaderini ilgilendiren bütün kritik konularda yargı ne zaman hukuku askıya alarak ya da iptal ederek siyasi kararlar vermişse, sonuçları hep Türkiye’nin aleyhine olmuştur.
Mesela esas itibariyle “Asker kaçaklarını yakalayıp sorgulama” amacıyla kurulan İstiklal Mahkemeleri, zamanla amacından saptırılmış ve muhalifleri susturmaya dönük bir giyotine dönüşmüştür. Hukukun adeta askıya alındığı bu mahkemelerde binlerce insan yargılanmış ve idam edilmiştir. Bu yargılananların içinde kurtuluş mücadelesinin büyük komutanı Kazım Karabekir Paşa da vardır.
Aynı şekilde Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarını yargılayan mahkeme, hukuku iptal ederek, cuntacıların iradesiyle idam kararı vermiştir.
Ve 2007 yılında Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçimi vesilesiyle dönemin Anayasa Mahkemesi tarafından icat edilen “367 rezaleti” yine hukuk tarihine kara bir leke olarak yazılmıştır.
Maalesef tarihimizde yaşanan hukuk skandalları geleneği bu kez de bozulmamış, “Türk usulü demokrasi”miz YSK’nın yeni bir hukuk cinayetiyle bir kez daha taçlandırılmıştır!
Esas trajik olan, hukuka veda niteliği taşıyan YSK’nın iptal skandalının AK Parti’nin desteği ile gerçekleşmiş olmasıdır. Tıpkı 2007’de CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne aldırttığı 367 kararı gibi...
***
Biliyoruz ki AK Parti siyasi hayatı boyunca, tarihimizdeki bütün hukuk skandallarına karşı en sert eleştirileri yapmış, hukukun ve vicdanın yanında yer almıştır. Ne yazık ki aynı AK Parti bugün, YSK’nın hukuk skandalını savunur haldedir. Esas hazin olan da şu anda AK Parti içinde yer alan vicdanlı seslerin çıkıp, “Biz yıllarca bu ülkedeki adaletsizliklere karşı mücadele verdik, adaletin terazisi doğru tartmadığı için bizzat genel başkanımız büyük mağduriyetler yaşadı, bu yüzden YSK’nın hukuku iptal eden kararına herkesten önce biz karşı çıkmalıyız” diyerek sesini yükseltememesidir, bir tek milletvekili Mustafa Yeneroğlu hariç...
Biliyorum ki bu partiye yıllarca gönül ve emek vermiş pek çok insanın, YSK’nın sadece seçimi değil, hukuku da iptal eden kararından dolayı vicdanen rahat değildir. Çünkü ‘ortak akıl’la inşa edilen AK Parti “Partimiz hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim anlayışının teminatı olacaktır” ilkesiyle yola çıkmıştı. Maalesef şimdi gelinen nokta gösteriyor ki, bugünkü AK Parti artık o günkü AK Parti değil. Ve talihsizliğe bakın ki, bugün AK Parti’nin desteği ile 367 benzeri bir garabet tekrar yaşanmaktadır. 367’ye yaslanmış bir yargı darbesinin yaşandığı 2007 yılının o sıcak günlerini hatırlayarak hafızalarımızı yeniden tazelediğimizde, nasıl bir vicdan çürümesine maruz kaldığımızı eminim daha iyi anlarız. İnanıyorum ki her AK Partili 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçim iptaliyle ilgili şu sözlerini yürekten paylaşacaktır: “Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız ‘367 Kararı’ karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız.”
Biliyorum kelimeler kifayetsiz kalacak ama, CHP’nin Batılı anlamda sosyal demokrat çizgiyi benimseyerek ‘tek parti dönemi’nin CHP mirasından hızla uzaklaştığı bir dönemde, AK Parti’nin reformist kimliğini terk ederek 30’lu-40’lı yıllar CHP’sinin mirasına geri dönmesi gerçekten hüzün verici. Yaşadığımız bu savrulmayı genç nesillere anlatmak hayli zor olacak...