"AKP" Polemiği Büyüyor
Başbakan'ın ''AKP diyen edepsizdir'' açıklamasına medya, siyaset, iş ve akademisyen dünyasından farklı yorumlar geldi...
Adalet ve Kalkınma Partisi, İçişleri Bakanlığı'na verdiği kuruluş dilekçesinde kısaltılmış adını AK Parti olarak belirledi. Tüm resmi işlemlerde, oy pusulalarında AK Parti kullanılıyor. Buna rağmen ısrarla 'AKP' demek muhalif olmanın bir göstergesi mi? Bu tavrın altında küçültme maksadı mı yatıyor?
Ertuğrul Özkök / Hürriyet
''Ak Verilmez, Alınır''
Başbakan parti inisiyallerini onun istediği gibi yazmayan gazeteleri ve kişileri bu şekilde suçlama hakkını kullanmak istiyorsa, önce "AK" kelimesinin hak edilmesi lazım.
Dün 2007 seçiminde AKP'ye oy vermiş bir arkadaşım şu yorumu yaptı:
"AKP diyenler edepsiz de hálá AK Parti diyenler çok mu edepli?"
Ben bu ağır yoruma katılmıyorum.
Ama bir partinin "AK" gibi, dürüstlüğü simgeleyen bir sıfatı her gün yeniden hak etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Şu an önümüzde bunun ispatlanmasını sağlayacak çok sayıda örnek duruyor.
Mesela mı?
Mesela Deniz Feneri davasının üzerine samimiyetle gitmek.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek önceki gün, "Başbakan'ın Zahid Akman konusunda yetkisi mi var ki kullanıyor" dedi.
Güya otonom kurumların iktidarın ne kadar etkisinde olduğunu gösteren yüzlerce örnek önümüzde duruyor.
Hadi, diyelim ki gerçekten müdahale yetkisi yok.
Bu konuda fikrini söyleme hakkı da mı yok.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kaç defa fikrini söyledi ve etkili olamayınca sonunda "Utanarak izliyorum" demeye kadar gitti.
Başbakan da en azından fikrini söyleyemez mi.
Ergenekon davasında "savcılığı" yüklenen Erdoğan, bu konuda da fikrini açıkça söyleyebilir.
Mehmet Ali Birand / Milliyet
Ben şimdi edepsiz mi oldum?
Başbakanı anlayabilmek son derece güçleşiyor. Buna iktidar yorgunluğu mu dersiniz, yoksa sinirlerinin bozukluğundan mı kaynaklanıyor veya şekeri mi oynuyor, bilemiyorum.
Bazen, olmadık tepkiler gösteriyor.
Kabul ediyorum, hepimiz insanız ve hepimiz zaman zaman tepki veririz. Ancak bazı tepkiler vardır ki, çok gereksizdir ve sadece sahibine zarar verir.
İşte biri daha...
Erdoğan, Belde Belediye Başkanlarıyla konuşurken, özellikle Belediye hizmetleri hakkında son derece önemli öğütler verirken birden bire, bambaşka bir konuya giriveriyor.
Eskiden de aynı eleştirileri yapardı, ancak hiç böylesine sert olmamıştı. Partisinin kısaltılmış adına AKP diyenlere ateş püskürdü.
"Bizim kısaltılmış adımız AKP değil, Ak Parti'dir. Böyle yazmaya mecbursunuz. Yazmıyorsanız, bu edebe, adaba sığmaz (!)"
Hoppalaa...
AKP demenin küçültücü bir anlamı yok.
AK Parti de denir, AKP de... Nedir bu hiddet bu şiddet?
Şimdiye kadar hiçbir parti liderinin, kendi kısaltılmış adını saptadığı ve medya'ya zorla kabul ettirmeye çalıştığı da görülmemiştir.
İsim kısaltmayı kamuoyu yapar. Gazeteler, kahve sohbetleri, TV'lerdeki talk show'larda ortaya çıkar. Belki bazıları, bu kısaltmalara başka anlamlar yükleyebilirler, ancak genelde kabul gören bir kısaltma, ne kadar zorlasanız dahi kolay kolay değişmez. AKP'de ilk günden itibaren AKP olmuş, AK Partililer dahi kendilerine, Başbakanın alerjisi doğana kadar AKP demişlerdir.
Üstelik gazeteler ve yazarlar AK Parti demek zorunda da değillerdir. "Ak Parti" uzundur. Başlığa sığmaz ve kısaltılmış hali AKP'dir.
CHP veya MHP neden alınmıyorlar da, AKP alınıyor, anlayamadım.
Bu hafta uluslararası bir konferansta, Erdoğan'ın Suriye politikasını överken sık sık AKP dedim... Eeee ne olacak şimdi?
Edepsiz mi sayılacağız?
Sayın Başbakan emin olmalı ki, bu çıkışıyla AKP kısaltmasını Türk kamuoyuna daha da mal etmiştir. Korkularından Ak Parti demek zorunda kalacakların dışındakiler için AKP rumuzu sürecektir.
CEMİL ÇİÇEK Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Resmi kısaltma Ak Parti'dir, başka bir isim kullanmak doğru değil
Ak Parti yerine başka bir şeyin kullanılması doğru değil. Tüm resmi işlemlerde Ak Parti olarak geçiyor, bizim partimizin resmi kısaltması bu. Benim ismim Cemil, sizin isminiz Gülin. Ben size Gülin yerine başka bir isimle hitap etsem olur mu? Saygısızlık olmaz mı? Nüfus cüzdanlarımızda bu isimler yazıyor, değil mi? Siyasi partiler de nüfus cüzdanlarını İçişleri Bakanlığı ve Yargıtay Başsavcılığı'na verdikleri dilekçeyle belirler. Partiyi kurarken kısaltılmış ismini Ak Parti olarak tanımlamışız. Oy pusulalarına bakın, YSK'nın ilanlarında Ak Parti yazıyor. Niye buna rağmen Ak Parti denilmiyor? Bunun bir anlamı var. Bilmeden yapanlara bir şey diyemem ama bilerek yapılıyorsa nedenine bakmak lazım.
Kısaltmayı belirleme hakkı partinindir
İsim hakkı isim verilen kişinin veya tüzel kişinin medeni hukuk tarafından korunmuş olan bir hakkıdır. Özellikle siyasi partiler bakımından bu ad siyasi hukukla da korunmaya alınmıştır. Kısaltmayı belirleme hakkı da siyasal partiye aittir. Siyaset ahlakı ve hukukun ortaya koyduğu yaklaşım buna saygı duymayı gerektirir.
Başbakan haklı, Ak Parti demek gerekiyor
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltması tüzüğünde Ak Parti olarak yazılı. Hepsinde kötü niyet aramıyorum ama Ak Parti dememek için bazıları AKP diyor. Başbakan'ın alınganlık göstermesini haklı buluyorum, Ak Parti demek gerekiyor. Tüzüğünde böyle belirlemiş, kuruluş dilekçesini böyle vermiş çünkü. Partinin resmi kısaltması Ak Parti.
İsteyen Ak Parti der, isteyen AKP
Ak tanımlamasını kullanmak için Ak Parti isminde ısrar ediyorlar. AKP denince de Ak Parti'den bahsedildiği anlaşılmıyor mu? Herkes istediği gibi kullanır, isteyen Ak Parti isteyen AKP der. Bu konuda zorunluluk olamaz.
Ak Parti diyen demokrat, AKP diyen muhalif ayrımı yapılıyor
İçişleri Bakanlığı'na verilen dilekçede hangi ad kullanıldı ise o geçerlidir. Partinin ismi Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. AK Parti ise kendi kendilerine verdikleri addır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltılmış hali AKP'dir ve ben de öyle kullanıyorum. İsteyen AK Parti der, Akape der, Akepe der, bu kişinin kendi tercihidir. Biz böyle kullanıyoruz, siz de kullanacaksınız diye bir zorunluluk yoktur. Bazı yerlerde insanlar ikiye bölünmeye çalışılıyor bu isimlendirmeyle; AK Parti diyenler demokrat, AKP diyenler muhalif. Partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi ise CHP diyeceksin diye bir zorunluluk yoktur. Bu kullanım dayatılarak Ak Parti, Kara Parti gibi bir ayrım yapılmaya çalışılıyor. İsim üzerinden ilk defa siyasal farklılık yaratıldığını gördüm.
Kendisi de saygı göstersin, DTP'nin adını anmayıp 'O parti' diyor
Tüzükte belirlenmiş kısaltma neyse odur. Bizim de başımıza geliyor. Meclis
tutanaklarına bile partimizin adı yanlış yazılabiliyor. Kıyameti koparmanın gereği ne, anlayamadım. Başbakan madem buna saygı bekliyor, önce kendisi saygılı olup bizden 'O parti' diye bahsetmesin. Partimizin adını bile anmıyor. Bizim partimizin adı Demokratik Toplum Partisi kısaltması da DTP'dir. O parti diye birşey yoktur.
AKP ile Ak kelimesinin yanyana gelmesi şaka gibidir
Sayın Başbakan siyasi zarafet ve nezaketten uzak. Bir üslup kirliği de malumdur. Son zamanlarda iyice ölçüyü kaçırdığı anlaşılıyor. AKP'nin yedi yıla yakın icraatını düşündüğümüzde AKP ile "Ak" kelimesinin yan yana gelmesi şaka gibidir. Biz AKP demeye devam edeceğiz.
Ak Parti kısaltma olamaz, nitelemedir
İktidar kendini AK Parti olarak nitelendirebilir. Bu durum AKP söylemini ortadan kaldırmaz. Başbakan bu söylemle bir taraftan dayatmacı kimliğini
gösteriyor, bir taraftan da kompleksini ortaya koyuyor. Yani ak olmaya duyduğu özlemin şekilci boyutunu gösteriyor. İnsanlara ben "Ak"ım diye dayatması psikolojinin, siyaset biliminin çok ciddi araştırmalarına konu olacak önemde. AKP'yi bir zıtlaşma duygusuyla söylemiyorum. Bir siyasi kutuplaşma olarak söylemiyorum. Nasıl MHP ya da Milliyetçi Hareket Partisi diyorsak, AKP ya da Ak Parti'nin açılımı Adalet ve Kalkınma Partisi diyoruz. İsminde yer alan ifadeleri karşıladığı için değil, AKP'nin açılımı olduğu için. "AK Parti" dilbilgisi ve gramere uygun olmadığı gibi "AK Parti" ifadesi bir nitelendirmedir. İşin içine eleştiri girer.
Yazım Kılavuzu'nun "Kısaltmalar" bölümünde "Kuruluş adlarının kısaltmaları
genellikle her kelimenin ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır: *TBMM* (Türkiye Büyük Millet Meclisi) kuralı bulunmaktadır. Bu kuraldan ve bugüne kadar oluşan gelenekten hareketle parti adlarının kısaltmalarında da aynı yol izlenmiştir.
Ancak kurumlar, kuruluşlar, dernekler adlarını belirledikleri gibi adlarının kısaltmalarını da belirleme özgürlüğüne sahiptir. Bu adlar ve kısaltmaları ilgili yasal mevzuat gereğince yasa, yönetmelik ve tüzüklerde yer almaktadır.
Kısaltmaların baş harflerden değil de hecelerden oluştuğu örnekler de vardır. Anavatan Partisinin ilk kısaltması olan ANAP, partinin açık adıyla farklılık göstermektedir. "Ana Vatan Partisi" adında geçen "vatan" sözüne kısaltmada yer verilmemiştir.
"Adalet ve Kalkınma Partisi"nin kısaltması da addaki ilk iki sözün baş harfleriyle bir hece oluşturularak yapılmıştır. Bu kısaltma söz konusu partinin tüzüğünde de yer almıştır. Başka pek çok örnek göz önünde bulundurulduğunda açık adı "Adalet ve Kalkınma Partisi" olan kuruluşun kısaltmasının tüzükte "AK Parti" olarak belirtilmesinden dolayı böyle bir
adlandırmanın, kısaltmalarla ilgili kurallara aykırılık göstermediği görüşüne varılmıştır.
Etiketler: AKP AK Parti Adalet ve Kalkınma Partisi polemik kısaltma