Akyazı'da 55. Başörtüsü Platformu
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu 55. başörtüsüne özgürlük eylemini düzenledi.
Basın açıklamasının tam metni:
Yaklaşık bir aydır devam eden başörtüsü ile ilgili anayasa düzenlemelerini dün Cumhurbaşkanı onayladı. Biz bu düzenlemeyi bir kazanım olarak görmekle beraber yeterli bulmuyoruz. Başörtüsü elbette hayatın bütün alanlarında serbest olmalıdır.
Yaşadığımız bu bir aylık süreçte medyada çok büyük hezeyanlarla karşılaştık.
Yaklaşık olarak 30–40 yıllarını bilime adadığını iddia eden koca koca profesörler, rektörler, köşe yazarları ve bazı siyasetçiler başörtüsüne karşı olmalarını şu gerekçelerle izah etmeye kalktılar:
Güya başörtülü öğrenciler başörtüsünün altına kulaklık takarak bu şekilde kopya çekebilirlermiş. Engin dini bilgiye sahip olan bazıları başörtüsünün namaz gibi kazasının olabileceğini ifade ettiler. Aynı güruh geçtiğimiz aylarda yaptıkları bir ankette ülkemizdeki kadınların %73'ünün Cuma namazına gittiğini söylemişti. Herhalde bunları gülmemiz için söylüyorlardır.
Başörtüsü düzenlemesine karşı olan malum grup koro halinde üniversitelerdeki düzenlemenin diğer eğitim kurumlarına ve kamu kuruluşlarına sıçramasından endişe ettiklerini söylemektedir. Sıçramak ne demek, bu insanlar cüzzamlı mı, başörtüsü eroin mi? Bunu söyleyen hastalıklı beyinleri kınıyoruz.
Başörtüsü serbest olursa üniversitelerde çatışma olacağını iddia edenler çarşıyı, pazarı, lokantaları, hastaneleri, sokakları görmüyorlar mı? Başörtüsü sebebiyle kaç başı açık ile başı örtülü insanın kavgasına şahit oldular. Bu insanlar açıkça islama düşmanlıklarını ifade edemedikleri için İslami değerler üzerinden ve laiklik şemsiyesi altında kinlerini kusuyorlar.
Allah en büyük hesap görendir.
Bu süreçte en fazla konuşması gereken ilahiyatçılarımız, din görevlilerimiz ne hikmetse seslerini pek çıkarmadılar. Onların daha aktif olmasını bekliyoruz.
Bu arada…
Avrupa'nın ortasında yeni bir Müslüman devletin kurulması bizleri ve bütün dünya Müslümanlarını son derece memnun etmiştir. Kosova'nın özgürlüğü inşallah, en yakın zamanda Filistin, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Keşmir gibi esaret altındaki diğer Müslüman halklara da nasip olur.
Yaklaşık bir aydır devam eden başörtüsü ile ilgili anayasa düzenlemelerini dün Cumhurbaşkanı onayladı. Biz bu düzenlemeyi bir kazanım olarak görmekle beraber yeterli bulmuyoruz. Başörtüsü elbette hayatın bütün alanlarında serbest olmalıdır.
Yaşadığımız bu bir aylık süreçte medyada çok büyük hezeyanlarla karşılaştık.
Yaklaşık olarak 30–40 yıllarını bilime adadığını iddia eden koca koca profesörler, rektörler, köşe yazarları ve bazı siyasetçiler başörtüsüne karşı olmalarını şu gerekçelerle izah etmeye kalktılar:
Güya başörtülü öğrenciler başörtüsünün altına kulaklık takarak bu şekilde kopya çekebilirlermiş. Engin dini bilgiye sahip olan bazıları başörtüsünün namaz gibi kazasının olabileceğini ifade ettiler. Aynı güruh geçtiğimiz aylarda yaptıkları bir ankette ülkemizdeki kadınların %73'ünün Cuma namazına gittiğini söylemişti. Herhalde bunları gülmemiz için söylüyorlardır.
Başörtüsü düzenlemesine karşı olan malum grup koro halinde üniversitelerdeki düzenlemenin diğer eğitim kurumlarına ve kamu kuruluşlarına sıçramasından endişe ettiklerini söylemektedir. Sıçramak ne demek, bu insanlar cüzzamlı mı, başörtüsü eroin mi? Bunu söyleyen hastalıklı beyinleri kınıyoruz.
Başörtüsü serbest olursa üniversitelerde çatışma olacağını iddia edenler çarşıyı, pazarı, lokantaları, hastaneleri, sokakları görmüyorlar mı? Başörtüsü sebebiyle kaç başı açık ile başı örtülü insanın kavgasına şahit oldular. Bu insanlar açıkça islama düşmanlıklarını ifade edemedikleri için İslami değerler üzerinden ve laiklik şemsiyesi altında kinlerini kusuyorlar.
Allah en büyük hesap görendir.
Bu süreçte en fazla konuşması gereken ilahiyatçılarımız, din görevlilerimiz ne hikmetse seslerini pek çıkarmadılar. Onların daha aktif olmasını bekliyoruz.
Bu arada…
Avrupa'nın ortasında yeni bir Müslüman devletin kurulması bizleri ve bütün dünya Müslümanlarını son derece memnun etmiştir. Kosova'nın özgürlüğü inşallah, en yakın zamanda Filistin, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Keşmir gibi esaret altındaki diğer Müslüman halklara da nasip olur.
