Abdurrahman Dilipak
Allah’a meydan okumak!
Global çete İlahlık ve Rablik taslamakla kalmıyor, kendilerine karşı çıkanları “resetlemek”den söz ediyor!
Birileri İlahlık ve Rablik taslayabilir, birileri de onların peşine takılabilir.. Ama eğer onlar insanları zorla kendilerine boyun eğdirmeye, “Rabbimiz Allah” diyenlere zulmederek onları öldürmekten söz ediyorlarsa, bu zulmün kemal noktasıdır ve zeval vaktinin geldiğini gösterir.
Global resetçiler, TransHumanizm’den, NeuraLinkten söz ediyorlar. Öteki dünyayı yeryüzünde inşa etmekten söz ediyorlar. “MetaVerse” böyle bir şey değil mi? Maddenin, bitki ve hayvanların fıtratlarını bozmaya başladılar. Açık açık Şeytanın o ilk yalanı üzerinden yeni bir dünya inşa etmekten söz ediyorlar. “Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat”tan söz ediyorlar.
İşte burada durmak gerekir.
Görünen o ki, bunların peşine takılanlar büyük ölçüde belli oldu. Politikacılar, bürokratlar, bilim adamları, media, STK temsilcileri, işadamları, ilahiyatçılar tercihlerini yaptılar. Karşı çıkanlar da seslerini yükseltmeye başladılar. Bundan sonra fazla sürmez. Ne kadar süreleri var bilmem ama, bir yerde bunlar büyük bir kırıma uğrayacaklar. Çünkü haddi aştılar. Allah bunları, kendilerine yardım edenlerin başına musallat edecek ve içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden biz de zarar göreceğiz sanki.
Sonra onlar yenilecekler. Yeni bir dönem başlayacak. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve yeni bir düzen kurmak da kolay olmayacak. Tabii ki, Şeytan da boş durmayacak ve iddialarından vazgeçmeyecek. Zaten sonunda onlar yeniden toparlanacak ve saldıracaklar. Ve o gün zaten bizim için yerin altı, yerin üstünden hayırlı olacak. Yeryüzü ise onlar için cehenneme dönecek. Ölmeyi dileyecekler, öldüklerinde ise cehennem gerçeği ile yüzleşince, yeniden dünyaya dönmeyi hayal edecekler.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Garib bir zamanda yaşıyoruz. Çok sabırlı olmamız gerek. Çok tevbe etmemiz gerek. Şartlar ne olursa olsun, umutsuzluk yok. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var! Şeytanın hileleri ne kadar keskin olursa olsun, İbrahim’in atıldığı ateşi gül bahçesine çeviren bir Allah var. Önümüze deniz çıksa, onu yaracak bir asa-yı Musa var!
Şeytan davul çala çala geliyor. Birileri bütün bu olanları bir oyun olarak görüyor. Hayatları magazin olanlar, her şeyi magazinleştirerek, olup bitenleri bir oyun ve eğlenceye dönüştürme çabasındalar. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.
Sosyal media da, diğer media da büyük ölçüde Şeytanın misyonerliğine soyunmuş sanki.
Bir yandan da insanlar gündelik işleri ile uğraşıyorlar. Siyaset, ekonomi, adalet, toplum hayatı bir şekilde devam ediyor. Herkes gidişattan şikayetçi, insanlar öfkeli ve sabırsız.
Bir arkadaşımın mahkemesi var, 12 yıldır gel-git, bir ilerleme sağlayamıyor. Polisinden, mahkeme kaleminden, savcısından, avukatından, hakiminden, bilirkişisinden, şahidlerinden herkesten şikayetçi. Zaten geciken adalet adalet değil. Zaten yasalarda da sorun var. Bürokrasinin işleyişi, mevzuat yığını. Adam bunalmış. Kimi “avukat tutma hakim tut” diyormuş, kimi “başka yoldan hakkını ara” diyormuş. “Ne yapayım?” diye soruyor. “Sabret ve diren” diyorum.. Sonunda bu şekilde imtihan ediliyoruz. Birileri nasıl cennete gidecek ve birileri nasıl cehenneme gidecek.
Her şeyin bir vadesi var. Bir kader, bir rızık, bir ecel var. Saati geldiğinde o işler bir şekilde çözülecek. Belki bizim beklediğimiz, istediğimiz gibi çözülmeyecek, ama sonunda elbet, bir gün mutlaka bu işler ilahi planda bir karşılık bulacak. Belki Allah, bir başka kapıdan başka bir çıkış, kolaylık, kazanç verecektir. Belki başımıza gelenler, geçmişteki bir hatamızın kefaretidir, belki de birilerinin zulmüne uğradığımız için, Allah bizim ellerimizle o zalimleri cezalandırıp, mazlumlara yardım etmek istemektedir.
Sonunda Allah’ın dediği olacak. Şeytan da O’nun iradesi içindedir. Her şeyin vadesi var. Bir şeyin olma vakti geldi ise Allah onun esbabını da halkeder, sonunda o şey tam zamanında gerçekleşir. Bir saniye erken ya da geç değil, tam zamanında.
Birileri Allah’ı hesaba katmıyor ve zulmediyorlar. Onun kurduğu düzeni bozarak, O’nun mülkü üzerinde kendilerine yeni bir dünya inşa etmek istiyorlar. Bu Allah’ın gücüne gider ve Allah zalimlere bu noktada fırsat vermez. Sonunda Şeytan herkesi kendi peşlerine taktığında ise, Allah salih kullarını dünyadan geri çağıracak ve dünyayı onların başına yıkacaktır. Onların vay hallerine.
Zor bir süreçten geçiyoruz. Allah’a ve ahiret gününe iman edenler için sorun olmasa gerek. Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Allah’ın işini kolaylaştırdıklarından iseniz, sorun yok. Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.
Müslümanlar HAK merkezli düşünürler, insan merkezli, ulus merkezli, toplum merkezli değil. Üstün olan HAK’tır ve Hakk’ın rızasıdır. Hakk’ın rızasına ulaşmak için halkın hak ve hukukunu korumaya Allah’a söz vermişlerdir. Onun için “Hayrun nas, men yenfeun nas” denmiştir. Eğer, para, makam, şöhret, oy için bir şey yapıyorsanız, bilin ki, ihtirasla istediğiniz her şey sizin imtihanınız olacaktır. Hakkın rızasına uygun olmayan her kişi, her söz ve her iş sizi ulaşmaya çalıştığınız şeylerden uzaklaştıracaktır. Elde ettiklerinizin bereketi kaybolacak, Haksız olarak yüklendiğiniz edinimleriniz kendi cehenneminize, kendi sırtınızda taşıdığınız yakıta dönüşecektir.
Biz ahir zaman ümmetiyiz. Bu fitneler, öyle anlaşılıyor ki, daha birkaç yıl artarak devam edecek. Daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olmak zorundayız. Daha sabırlı, istişare ve şûradan ayrılmayan, işi ehline veren, safları sıklaştıranlardan olanlardan olalım inşallah. Unutmayalım, her adımda imtihan oluyoruz. Hayatın merkezine Allah’ın rızasını koyalım.
Biz sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden olalım inşallah. Selâm ve dua ile.