Allah'ın Kamusal Alanı Yeryüzünün Tamamını Kapsar
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu başörtüsü eylemlerini sürdürüyor. Bu hafta 44.sü yapılan eylemde KONDA anketi gündem konusu yapıldı.
Eylemde Eğitim Bir’den emekli öğretmen İsmet KULAKSIZ’ın okuduğu basın bildirisinin tam metni:
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun düzenlemiş olduğu 44. basın açıklamasında beraberiz.
Hafta içinde KONDA araştırma grubu tarafından yapılan bir anket kamuoyuna duyuruldu. Türkiye’de başörtüsü takanların oranının %70 olarak gösterildiği bu anketin sonucuyla ilgili taraflı-tarafsız, bilgili-bilgisiz birçok köşe yazarı, gazeteci, televizyoncu yorumlar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Başörtüsü konusunda takınılan tüm tavırlar, söylenen tüm sözler her iki taraf için de hiç de yabancısı olduğumuz sözler değil. Birileri başörtüsünün simge olduğunu, irticanın bir göstergesi olduğunu söylüyor. Diğer kesim ise başörtüsünün bir özgürlük meselesi olduğunu; insanlarımızın, bu örtüyü inançları gereği taktığını belirtiyor.
Başörtüsünün siyasi bir simge olduğunu söyleyenlere cevabımız şudur: Siyasetten anladığınız eğer dar anlamlı bir particilik ise başörtüsü bir siyasi simge değildir. Herkes biliyor ki bu ülkedeki partilerin neredeyse tamamının mensupları arasında başörtülü insanlar var.
Eğer siyaset insanların hayat felsefesini yansıtan bir duruş, bir eylem, bir mücadele ise, eğer siyasetten bunu anlıyorsak başörtüsü bir siyasi simgedir. Başörtüsü, onu takan insanların hayata müslümanca baktığını simgeler, başörtüsü inançlı ve özgür kadınları temsil eder, başörtüsü takmak ve takanların yanında olmak haksızlıklara karşı gelmek anlamına gelir. Hülasa, siyaset kelimesine bilimsel bir anlam yükleyip, birçok kavrama yaptığımız gibi onu sığlaştırmaz, particilik seviyesine indirgemezsek eğer, başörtüsü siyasi bir simgedir.
Ayrıca, bu ülkede hangi kurumun, hangi topluluğun siyasi bir düşüncesi yok ki? Hangi dernek, hangi sivil toplum örgütü siyasetten arınmış ki Müslümanlar siyasi bir tavır takınmasınlar?
‘‘Camiye siyaset sokmayın.’’ Demek siyasi bir düşünce değil mi yani? ‘‘Başörtülü insanlar okullara alınmasın’’ demek siyasi bir bakışı yansıtmıyor mu? ‘‘İmam hatiplerin üniversite sınavlarında puanları kesilsin’’ demek siyasetten ne kadar arınık?
Her konuda ve tabiî ki özellikle de din konusunda ahkâm kesen bazı köşe yazarları -sözüm ona- engin dini bilgilerine dayanarak başörtüsünün Kur-an’da olmadığını söylemeye bile cüret ediyorlar. Sanırsınız ki bu insanlar mütedeyyin, Kur-an’ın açık emirlerini düzenli olarak yerine getiriyorlar, mesela günde beş vakit namaz kılıyorlar.
Onlar bilsinler ki, bırakın bizim size itibar etmemizi, aksine sizi çok yavan buluyor, hatta size gülüp geçiyoruz.
Ülkemizdeki yanlış algılardan biri de başörtüsüne hücum eden bu insanların bütün dinlere ve onun emirlerine, laiklik adına karşı çıktıklarını varsaymaktır. Fakat gerçek şudur ki, bu insanların bütün karşı koyuşları İslam’a yöneliktir. Bütün dertleri Müslümanlarla ilgilidir. Bir nevi ‘‘İslam-fobi’’leri vardır bu insanların.
Sakın ola, diğer dinlerin emirlerine ve mensuplarına kısıtlamalar getirilsin demek istemiyoruz…
Sonuç olarak:
Müslüman kadınlar inandıkları için başörtüsü takarlar.
Başörtüsünü savunmak tıpkı başörtüsüne karşı olmak gibi siyasi bir tutumdur. Ve en önemlisi de Allah’ın kamusal alanı yeryüzünün tamamını kapsar, yani beşeri rejimlerin kamusal alanlarından daha geniştir.
Gelecek hafta 12: 30’ da buluşmak üzere, Allah’a emanet olun!
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun düzenlemiş olduğu 44. basın açıklamasında beraberiz.
Hafta içinde KONDA araştırma grubu tarafından yapılan bir anket kamuoyuna duyuruldu. Türkiye’de başörtüsü takanların oranının %70 olarak gösterildiği bu anketin sonucuyla ilgili taraflı-tarafsız, bilgili-bilgisiz birçok köşe yazarı, gazeteci, televizyoncu yorumlar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Başörtüsü konusunda takınılan tüm tavırlar, söylenen tüm sözler her iki taraf için de hiç de yabancısı olduğumuz sözler değil. Birileri başörtüsünün simge olduğunu, irticanın bir göstergesi olduğunu söylüyor. Diğer kesim ise başörtüsünün bir özgürlük meselesi olduğunu; insanlarımızın, bu örtüyü inançları gereği taktığını belirtiyor.
Başörtüsünün siyasi bir simge olduğunu söyleyenlere cevabımız şudur: Siyasetten anladığınız eğer dar anlamlı bir particilik ise başörtüsü bir siyasi simge değildir. Herkes biliyor ki bu ülkedeki partilerin neredeyse tamamının mensupları arasında başörtülü insanlar var.
Eğer siyaset insanların hayat felsefesini yansıtan bir duruş, bir eylem, bir mücadele ise, eğer siyasetten bunu anlıyorsak başörtüsü bir siyasi simgedir. Başörtüsü, onu takan insanların hayata müslümanca baktığını simgeler, başörtüsü inançlı ve özgür kadınları temsil eder, başörtüsü takmak ve takanların yanında olmak haksızlıklara karşı gelmek anlamına gelir. Hülasa, siyaset kelimesine bilimsel bir anlam yükleyip, birçok kavrama yaptığımız gibi onu sığlaştırmaz, particilik seviyesine indirgemezsek eğer, başörtüsü siyasi bir simgedir.
Ayrıca, bu ülkede hangi kurumun, hangi topluluğun siyasi bir düşüncesi yok ki? Hangi dernek, hangi sivil toplum örgütü siyasetten arınmış ki Müslümanlar siyasi bir tavır takınmasınlar?
‘‘Camiye siyaset sokmayın.’’ Demek siyasi bir düşünce değil mi yani? ‘‘Başörtülü insanlar okullara alınmasın’’ demek siyasi bir bakışı yansıtmıyor mu? ‘‘İmam hatiplerin üniversite sınavlarında puanları kesilsin’’ demek siyasetten ne kadar arınık?
Her konuda ve tabiî ki özellikle de din konusunda ahkâm kesen bazı köşe yazarları -sözüm ona- engin dini bilgilerine dayanarak başörtüsünün Kur-an’da olmadığını söylemeye bile cüret ediyorlar. Sanırsınız ki bu insanlar mütedeyyin, Kur-an’ın açık emirlerini düzenli olarak yerine getiriyorlar, mesela günde beş vakit namaz kılıyorlar.
Onlar bilsinler ki, bırakın bizim size itibar etmemizi, aksine sizi çok yavan buluyor, hatta size gülüp geçiyoruz.
Ülkemizdeki yanlış algılardan biri de başörtüsüne hücum eden bu insanların bütün dinlere ve onun emirlerine, laiklik adına karşı çıktıklarını varsaymaktır. Fakat gerçek şudur ki, bu insanların bütün karşı koyuşları İslam’a yöneliktir. Bütün dertleri Müslümanlarla ilgilidir. Bir nevi ‘‘İslam-fobi’’leri vardır bu insanların.
Sakın ola, diğer dinlerin emirlerine ve mensuplarına kısıtlamalar getirilsin demek istemiyoruz…
Sonuç olarak:
Müslüman kadınlar inandıkları için başörtüsü takarlar.
Başörtüsünü savunmak tıpkı başörtüsüne karşı olmak gibi siyasi bir tutumdur. Ve en önemlisi de Allah’ın kamusal alanı yeryüzünün tamamını kapsar, yani beşeri rejimlerin kamusal alanlarından daha geniştir.
Gelecek hafta 12: 30’ da buluşmak üzere, Allah’a emanet olun!
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu