Allah’tan ve Rasûlünden Hicret Edenler!
Mehmet Göktaş'ın Yazısını iktibas ediyoruz
Yani Allah’tan ve Rasülünden, kaçanlar, uzaklaşanlar.
Hepimizin zihnine kodlanan ve büyük bir erdem olan Allah’a ve Rasûlüne hicrettir.
Şimdi hepimiz bu hicreti yazıyor, konuşuyor ve birbirimizin hicri yılını tebrik ediyoruz.
Fakat ben bugün bunun zıddını, tersine hicret edenleri dile getirmek istiyorum.
Belki çoğunuz biliyorsunuzdur, hicret kelimesinin uzaklaşma anlamı da vardır; Peygamber Aleyhisselam; “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasaklarından hicret eden, uzaklaşan kişidir” buyururken hicret kelimesini bu anlamda kullanmaktadır.
Birilerinin bugün özellikle Peygamber Aleyhisselam hicretlerinin, kaçıp uzaklaşmalarının söz konusu olduğuna inanıyorum.
Elbette insanların tamamını göz önüne aldığınızda Allah’a ve Rasûlüne mesafeli duranlar, hatta hiç iman etmeyenler olacaktır.
Fakat bizim söz konusu ettiklerimiz, önceden yakın oldukları halde sonradan uzaklaşanlardır.
Hicretin Müslümanca anlamı; Allah’a ve Rasûlüne göç etmektir. Bu bazen kendisinin de Medine’ye göç ettiği Peygamberinin yanına varmak ve orada dinini güzelce yaşamaktır. Yani asıl olan dinini güzelce yaşamaktır. Bu bazen Peygamber Aleyhisselamın verdiği işaretle Habeşistan gibi başka bir yer de olabilir.
Bizim söz konusu ettiğimiz tersine hicret, özellikle Peygamber Aleyhisselam’dan uzaklaşmadır. Bir anlamda; hidayetten sonra dalalettir, “Rabbimiz, bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi yamulta!” (3/8) diye işaret edilen uçurumdur.
Sahabenin hangi konularda Peygamber Aleyhisselama biat ettiğini araştırırken onlardan birisinin; ‘Bir daha çöle geri dönmeyeceğime dair ona biat ettim’ dediğine rastlamıştım, çok dikkatimi çekmişti.
Bugün bir takım zavallılar bundan daha beter bir savrulma yaşamaktadırlar, peygambersizliğe savrulma diyorum ben. Öyle de olacağını zannederek Peygambersiz bir İslam (!) deneyişine girmişler.
Bunlara baktıkça, herkesin Medine’ye akın ettiği bir zamanda Peygamber Aleyhisselam’ın bulunduğu Medine’den develerini çöllere doğru sürüp çıkan hüsrana uğramış zavallıları görüyorum.
Tersine hicret edenler gerçekten kendilerine yazık eden zavallılardır.
Dikkat ederseniz bunlar aynı zamanda Peygamber Aleyhisselam ve onun sünnetine ve siyretine karşı ayrıca bir kibir bir küstahlık ve patavatsızlık içindedirler.
Bu arada, içinde yaşadıkları tağûti düzenlere ve sapkın hayat tarzlarına en ufak bir itirazlarını da göremezsiniz.