Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Alo! Sesim Geliyor mu?

Derin Gerçekler

Ülkemizde, bölgemizde, dünyada bir şeyler oluyor. Gördüğümü siz de görüyor musunuz?
Size söylüyorum size... Sesim geliyor mu?
“Durun durun! Bir dünya iniyor tepemizden / Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden”

Kur’an-ı Kerim’de adı geçen iki yıldız var: Tarık ve Şira. Değişik kaynaklarda X Planet, Marduk/Niburi, Sirus konuları bugünlerde çokça yazılıp çiziliyor. Bu konuda bir takım kişiler, grublar ciddi bir takip ve hazırlık içindeler.
Şimdi asıl konu şu: Bu geliş büyük bir yıkıma sebep olacak. Bu kıyamet teolojisi de ilişkilendiriliyor. Bu yıkım kozmik olarak manyetik kutupların ve bununla birlikte kutuplardaki +-‘nin yer değiştirmesi, dünyanın merkezindeki döngünün yeniden şekillenmesine bağlı tabii afetler ve yeni dengelerden söz ediliyor. Bu durum aslında bütün güneş sisteminde belki samanyolunu da kapsayan rutin bir şey olabilir. Bu iklim değişikliği, deprem, volkanik hareketler, canlı-cansız tüm devinimlerle ilişkilendirilen bir durum. Özellikle Tarık ve Şira örneğinde yola çıkarsak, onların güneş sistemi içinde ve dünya üzerindeki muhtemel etkisi de bir süreden beri tartışılıyor. The Economist’in kapak konularını hatırlarsanız bir çoğu bu konu ile ilgili. Bu iki yıldız da Güneşten daha büyük. Biri sürekli patlamalarla itici manyetik darbelerle, diğeri yer çekimini etkileyecek güçlü bir çekme etkisi ile geliyor. Bu iki yıldızın yaklaşması ile bütün trafolar patlayabilir, dünya karanlıkta kalabilir, havada ne kadar uydu varsa işlevsiz kalabilir. Haberleşme kesintiye uğrayabilir.

Burada iki durum var. Birincisi dünya büyük bir felaket yaşayacak. Bu durum bugünden başlayarak yıl sonuna doğru etkisini daha fazla gösterecek. Manyetik kutup değişikliği 2025 sonuna kadar sürecek. Bu sürecin tamamlanması 2045’i bulacak. Birileri bu süreçte hayatta kalmaya, sürecin sonunda hayatta kalanları, yeni bir dünya düzeni kurmaya hazırlanıyor. Bu hesaba göre yeni dünyanın sağlıklı bir şekilde korunması ve örgütlenmesi için 500 milyon nüfus yeterli kabul ediliyor. En fazla 1 Milyar insan ama asla 2 milyarı aşmamalı. Yeni dünyada biyolojik insana da gerek yok. İnsanların yaptığı işleri İnsanımsı robotlar Humanoidler ve Avatarlar yapabilecek. Biyolojik insanın yerini Siborg’lerin alması isteniyor. Klonoidlerle ölenlerin canlandırılması ya da üstün bir insan ırkının gerçekleşmesi sözkonusu olabilecek, bu senaryoya göre. İnsan üretimi gerçekleştirilince “Nesnelerarası iletişim”le insan, hayvan makine eşitlenecek. TransHumanizm projesindeki İnsan2 ile Endüstri4’de Toplum5’i gerçekleştirecekler. GlobalReset çetesi, elindeki askeri güç ve teknik imkanlarla, istenilen hedefe daha kolay ulaşmak için, tabii afetleri provake ve manipüle ederek, hem korunmak, hem de “çöp insanlar”dan kurtulmak istiyorlar.

Aslında milyarlarca insanı öldürerek insanlığı kurtarırken, onların daha fazla acı çekmesini istemiyorlar. CoVİD, mRNA filan işimizi bitirmek istiyorlar. Ruhsuz insan olmayı kabul ediyorsanız, bedeninizden de kurtulup MetaVerse de, ölümsüz bir şekilde Tanrısal bir dünyada yaşamanız(!?) mümkün olacak. Aslında biz söz dinlersek, yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat için bize kapı aralıyorlar. Din, ahlak, hukuk, gelenekten bağımsız bir hayat yaşayabilirsiniz.

Ne yazık ki, dünya bu Şeytani Plan’a yakasını kaptırmış kalabalıklar, Satanist Pedefolik çetenin, İklim bahanesi ile Karbon ayak izi yalanlarına kanıp DSÖ’ün açtığı yoldan ilerliyor.

Bakın, bu kur, döviz krizi varya benzer sorunlar daha bir çok ülkede yaşanıyor. Ulusal paraları bitirecekler. DSÖ durduk yere kıyamet salgınından sözetmiyor. iklim krizi, açlık-kıtlık hepi kozmik döngünün muhtemel etkileri, Bunlar o etkiyi en aza indirmek için değil, bu etkiyi de kullanarak, yangına körükle gidercesine felaketi büyktmek istiyorlar. Sonunda insanlık büyük bir kırım yaşayacak, kendileri hayatta kalacak, yeni dünya düzeninde kendileri efendi olacak ve dünyayı kendileri yönetecekler. DSÖ’nün, eğer diğer ülkeleri ikna edebilirlerse 12 ay sonra yürürlüğe sokulacak planları bu senaryo ile ilgili.

24 Mayıs 2024’e kadar zamanımız var gibi gözükse de, bu plan bugünden uygulamada... DSÖ toplantısının kapanış konuşmasında başkanı açıkça şöyle dedi: “Bu sene yapılan BM Genel Kurulu'nda evrensel sağlık kapsamı, tüberküloz ve salgına hazırlık ve müdahale konulu üst düzey toplantılar, çok ihtiyaç duyulan siyasi taahhüdü hızlandırmak için önemli fırsatlardır. Aynı şekilde, pandemi anlaşması ve Uluslararası Sağlık Tüzüğünde yapılan değişiklikler konusunda devam eden müzakereler, COVID-19 pandemisinin hatalarından ders çıkarmak ve bunların tekrarlanmamasını sağlamak için benzeri görülmemiş bir fırsattır. Üye Devletler olarak karşı karşıya olduğunuz zorluk, bundan sadece on iki ay sonra onay için güçlü bir anlaşmayı müzakere etmektir. Özellikle, birçok Üye Devlette anlaşma hakkında dolaşan yanlış ve dezenformasyona karşı koymak için çok çalışmalıyız. Sözleri küçümseyemeyiz: Bu anlaşmanın yetkiyi DSÖ'ye devredeceği fikri sadece sahte bir haberdir. Bu, Üye Devletler tarafından Üye Devletler için bir anlaşmadır ve Üye Devletlerde kendi yasalarına uygun olarak uygulanacaktır.”

Uyanın!
DSÖ ve AB, küresel dijital sertifikasyon sistemini başlatmak için bir ortaklık imzaladı. Sağlık kartı adı altında vatandaşların izlenebilirliğini kolaylaştıran küresel bir kamu malı haline gelecek. Dijital aşı pasaportu, vatandaşlık puanı, karbon salınımı, çip takma ve daha fazlası hepsi bu sertifika içerisinde mevcut.
Fransa daha şimdiden internet üzerinden yapılan bütün haberleşmeleri izleme kararı aldı. Evet, evet, Terörle mücadelede vatandaşın telefon, bilgisayar gibi elektronik aletleri 'uzaktan ve bilgisi dışında' izlenebilecek. İçeriği kaydedilip, konuşma ve yazışmalar kopyalanabilecek. Avukat ve müşteri arasındaki görüşmeler de kaydedilebilecek. Fransa'da olan bize de gelir.

Bir yandan da bize, Ex Google mühendisi ve fütürist Ray Kurzweil; Nanorobotlar sayesinde insanlar 2030'da ölümsüzlüğe ulaşacak. Kurzweil, "insanlar potansiyel olarak sonsuza kadar yaşayabilir. Genetik, robotik ve nanoteknoloji insanları süresiz olarak canlı tutmasına izin vereceğine inanıyorum" gibi mesajlar servis ediliyor. Öte yandan ABD İklim Özel Elçisi John Kerry, AFP'ye yaptığı açıklamada, 2050'de yaklaşık 10 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunun sürdürülebilir olmadığını söylüyor.
“Tanrıyı kıyamete zorlama”ya çalışan bu Satanist Pedefolikler insanlığa karşı tarihin en büyük katliamına hazırlanıyorlar. İstanbul sözleşmesi, LGBT, Lanzarote, BİREY, TransHumanizm, MetaVerse, Aşı, İlaç, sentetik et, geni ile oynanmış insanlar ve gıda boşuna değil. Bunları hepsi o Şeytani plana hizmet ediyor. Yapay zeka, yapay bilinç, akıllı, insansız sistemler de bu şekli ile bu karanlık senaryonun icrasında kullanılmak üzere hazırlanıyor.

Birileri, Helal/Haram, Doğru/Yanlış, Güzel/Çirkin, Faydalı/Zararlı, Hak/Batıl demeden ihtirasla istediği heva ve heveslerinin, dünyevi imkanların gerçekleşmesini istiyor ve bunun olması için her yola başvurabiliyor.
Kendisi için faydalı olduğunu düşündüğü şeylerin kendisi için şer olabileceğini düşünmüyor. Herkesin bir hayal ülkesi var. Bir hayal uğruna herşeyi göze alabiliyor. Gözünü karartabiliyor. Birileri ona duymak istediği şeyleri hemen kanabiliyor.
Bu kadar kolay bir şekilde herşeye inanacak insanlar olduğu sürece, onlara duymak istedikleri söyleyecek yalancılar her zaman olacaktır.
Sonuç mutekir’le muhteris’in buluşmasıdır.
“Kendi düşen ağlamaz”

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 340 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar