Alparslan Kuytul'dan Dernekler Yasası Yorumu

Alparslan Kuytul'dan Dernekler Yasası Yorumu

Alparslan Kuytul, tartışmalı 'yasa' hakkında konuştu: Müslümanlar adaleti savunmak zorunda değil midir?

Şahsi internet sitesinde yaptığı açıklamada dernek ve vakıflara kayyım atanmasının yolunu açacak yasa ile ilgili tepkisini dile getiren Kuytul, "Yusuf Kaplan tweetinde, İçişleri Bakanı ile görüştüğünü ve onun STK’lara kayyım atanmasının önünü açan kanunun 'STK'ların İslami çalışmalarını engellemesinin söz konusu olmayacağını” ifade ettiğini söylüyor. Tüm muhaliflerin FETÖ, PKK, DAİŞ veya EL KAİDE denilerek susturulduğu, ülkede baskının her gün arttırıldığı bir dönemde bu açıklamaya inanan ya da tatmin olan var mıdır bilmiyorum. Terörle hiçbir alakası olmadığı emniyetin raporları ile sabit olan Furkan Derneklerini bu kanun çıkmadan önce bile kapatan, 3 senedir Furkan Vakfı'na kayyım atayan ve kayyım marifetiyle tüm İslami faaliyetlerini engellemiş olanlar bu kanundan sonra daha neler yapacaklardır tahmin etmek zor değil. Ayrıca yapılan açıklama bir an için doğru kabul edilse bile “nasılsa bizim çalışmalarımıza dokunulmayacak o halde başkalarına ne yapıldığının önemi yok” denilmesi doğru olur mu? Özgürlük, meşru dairede çalışan herkesin hakkı değil midir? İslam, adalet değil midir? Müslümanlar adaleti savunmak zorunda değil midir?" dedi.

"TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE GÖTÜRÜLÜYOR"

Türkiye'de baskı ve sindirmenin arttığını ve bu kapsamda ülkenin diktatörlüğe götürüldüğünü kaydeden Kuytul, "Türkiye hızla diktatörlüğe doğru götürülüyor. Önce beraber oldukları sonra da araları açılınca adına “FETÖ” dedikleri kimselere yaş kuru ayırmadan “bunlar vatan haini” diyerek gazetelerine, televizyonlarına vs. her şeylerine kayyım atadılar. Sonra HDP’li belediye başkanlarını görevden aldılar, sonra hapse attılar sonra da belediyelerine kayyım atadılar ve seçilmişlerin yerine kendi adamlarını getirdiler" ifadelerini kulandı.

Söz konusu yasa ile baskı ve sindirmenin Türkiye'deki vakıf ve dernekleri işlemez hale getireceğini aktaran Kuytul, "Şimdi de derneklere ve vakıflara sıra geldi. Bildiğiniz gibi KHK ile bütün Furkan derneklerini kapatmışlardı. Furkan Vakfına ise 3 yıldır kayyım atanmış vaziyette, mahkemesi hala sürüyor. Binlerce vakıf ve derneği KHK ile tümden kapattılar. Belli ki şimdi bunu daha da yaygınlaştırmak için bu kanun teklifini hazırladılar. Diktatörlüğü daha da sağlamlaştıracaklar. Sonunda “çıt” diyenlerin vakıf ve derneklerine, kayyım atayacaklar. Gitgide kayyımlar ülkesi oluyoruz. Bahaneleri hazır, devletin güvenliği diyorlar. Elbette kendi saltanatlarını değil de devletin güvenliğini düşündüklerini iddia edecekler. Minareyi çalacak olan, tabii kılıfını da hazırlıyor" açıklamasında bulundu.

FURKAN VAKFI KAPATILACAK MI?

Furkan Vakfı'na kayyım atanması üzerinden yapılan yargılamanın hukuksuz olduğunu da belirten Kuytul, "Vakfımızın aldığı bir cezamı var? Yok. Furkan Vakfının kapatılacağına dair Mahkeme kararı mı var? Yok. O zaman hangi yetki ile kayyım atadılar? Nasıl ki tutuksuz yargılanma esastır, aynı şekilde mahkeme bitene kadar ve suçu ispat olunana kadar vakıfların ve derneklerin kapatılmaması ve kayyım atanmaması da esastır, esas olmalıdır. Bir insanın suçunu ispatlamadan hapse atmak, tutuklu yargılamak nasıl ki vicdansızlık ve zulümdür aynı şekilde mahkeme kararı olmadığı halde vakıflara veya derneklere kayyım atamak da vicdansızlık ve zulümdür" diye ifade etti.

Zulümlere karşı ses çıkarma çağrısı yaparak Türk tipi başkanlık sistemine sert sözler sarf eden Kuytul, eleştirisini şöyle sürdürdü:

"Susan millete her zulüm müstahaktır ve zulüm karşısında susan toplumlar özgürlüğe layık değildir. Susuldukça bu diktatörlük taraftarları her gün bir adım daha ilerliyor. Planlı ilerlendiği açıkça görülüyor. Nasılsa millet susmaya alıştı, bunlar kolaylıkla yapılacaktır. Daha da beterleri bizi bekliyor, anlaşılan budur. Demek ki “Türk tipi başkanlık” dedikleri diktatörlükmüş. Ben zaten bunu 4-5 sene evvel söylemiştim. “Türk tipi başkanlık padişahlıktır, Türkiye diktatörlüğe gidiyor, bunun gerisi gelecek” demiştim ve işte şimdi onu yaşıyoruz, padişahlığa doğru gidiyoruz. Herkes susuyor, sadece görmek isteyen görüyor. Yoksa bunu gören tek ben değilim, birçok insan bunu anlamıştır ama konuşmuyor.

Konuşmayan bir toplum her türlü zulme ve diktatörlüğe layık demektir. Dün “Molotofu bomba sayan” kanun çıkartılırken, “makul şüphe kanunu” çıkartılırken, fabrikalara, gazetelere, televizyonlara, vakıflara, derneklere kayyım atanırken konuşmadılar. HDP belediyelerine kayyım atanırken konuşmadılar. Şimdi mi konuşacaklar? Yine konuşmayacaklardır. Konuşmayanların yüzünden diktatörlük rahatlıkla kuruluyor. Yarın biz de Doğu Türkistan gibi, Suriye gibi olursak, sorumlusu bu konuşmayanlardır."