Amerika, Suriye'ye Neden Saldırmıyor ?

Amerika, Suriye'ye Neden Saldırmıyor ?

On yıllardır Şam, Hamas ve Hizbullah isimli terör gruplarına yardımda bulundu.

LİBYA-SURİYE-RUSYA: AMERİKA'NIN KÖR GÖZLERİNİN GÖRMEDİĞİ

Toby WESTERMAN


Yakın Doğu'da, radikal İslami terörle ortak çalışan, fakat İslami terörün de çok ötesine geçen yeni bir tehdit yükseliyor. Suriye başkanı Beşar Esad'ın rejimi Obama yönetimi ve bazı Washington dış politika eliti arasındaki unsurlar tarafından bir "reform" hükümeti olarak görülüyordu. Bu bölgeyi de, kör gözleriyle, dünyanın geri kalan bölgeleri gibi zannettiler.

Esad'ın Suriye'si sadece terörist gruplara yardım etmekle kalmıyor, ayrıca Doğu Akdeniz'de, yayılmacı Rus ordusunun ihtiyaç duyduğu bir limanı da onlara sağlamak konusunda yardımcı oluyor.

Rusya ve Suriye, Sovyet döneminden bu yana –Beşar Esad'ın babası Hafız Esad yönetimi zamanından beri– müttefik ülkelerdir.

"Yeni" Rusya dönemi boyunca bile bu iki ülke arasındaki ilişki canlılığını korudu ve bu durum, Suriye devletine, kendi başına sahip olamayacağı bir güç sağladı.

Bölgedeki Rus mevcudiyeti, Amerikan 6. filosuna direkt olarak bir "meydan okuma" teşkil edebilir.

Her ne kadar Moskova'nın, ordusunu ABD ordusuyla yarışabilecek duruma getirebilmek için çokça yol alması gerekiyorsa da Rusya, Çin gibi, ordusunu çabucak geliştirmek için çalışıyor.

Bu oluşumun bir parçası, Suriye-Tartus'taki deniz üssüdür. Halihazırda, Tartus'ta sadece bir onarım ve ikmal tesisi bulunuyor fakat raporların belirttiğine göre Rusya bu deniz üssünü, geniş savaş gemilerine ev sahipliği yapabilecek şekilde düzenlemeyi düzenleyecek.

Ayrıca Moskova, Suriye'ye süper-sonik Yakhont gemi-düşmanı kurvaziyer füzelerin ikmali için hazır bulunması konusunda uyarıldı (İsrail, bunların Hizbullah'ın eline geçmesinden korkuyor).

Moscow is also reported to be ready to supply Syria with the super-sonic Yakhont anti-ship cruise missiles, which Israel fears could find their way into the hands of Hezbollah.

Suriye'nin yıllarca süren terör desteği, Moskova'ya herhangi bir zorluk çıkarmadı.

On yıllardır Şam, Hamas ve Hizbullah isimli terör gruplarına yardımda bulundu. Suriye, İran ve Hamas arasındaki, füze ve havan mermilerini de içeren silah ikmali yolunda bir aracı görevi görüyor. Son günlerde İranlı bir havayoluna ait bir uçak Türkiye'de durduruldu ve inişe zorlandı. Türk müfettişler uçakta, "yedek oto parçaları" diye etiketlenmiş olan çeşitli büyüklükte havan mermileri buldu.

Suriye'nin, kendisine yaptığı yardımları göz önünde bulundurarak Hamas, göstericilere, İsrail karşıtı Esad rejimine karşı tepkilerini yumuşatmaları konusunda baskı uyguladı.

Hamas'tan başka, "reformist" Esad rejimi Hizbullah'ın da önemli bir müttefikidir.

Sadece terör gruplarına yardım etmekle yetinmeyen Suriyeliler, iki nükleer tesisin kurulması ve işletilmesiyle de meşgul oldular. Bu iki tesisten bir tanesi Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu'ndan müfettişleri kabul etse de diğeri bu tür teftişlere kapalılığını sürdürüyor.

Nükleer hedeflerine ek olarak Suriye, kimyasal silahları kullanma konusundaki yeterliliğini de kanıtladı. 2004 yılında, asi bir köyün bastırılması konusunda yardım arayan Sudan İslami hükümetinin isteği üzerine bir Suriyeli kimyasal silah ekibi Sudan'a gitti.

Birkaç gün sonra Suriye ordusu tarafından düzinelerce "donmuş" beden bulundu ve analiz için Başkent Hartum'daki bir hastaneye gönderildi.

Saldırının raporları ve "donmuş" bedenler bazı batı medyasında yer aldı. Ölüm şekli, kimyasal bir saldırının sebebiyet vereceği ölüm şekliyle örtüşüyor. [saldırının raporları "Yalan, Terör ve Yeni Komünist İmparatorluğun Yükselişi" isimli kitapta veriliyor.]

Bugün Libya'daki "insani" müdahaleye ABD'nin en derin şekilde dahil olduğu dönem süresince akıllara şu soru geldi: neden Obama yönetimi, Suriye vatandaşı göstericilere karşı bir kıyım gerçekleştiren – ki bu, Suriye rejimi için olağan bir durumdur - Esad rejimine karşı bir saldırı başlatmadı?

Cevap açık ve bu cevabın Yakın Doğu diplomasisine "farklı" bir yaklaşımla alakası yok. Temel gerçek şudur: Washington, Rusya ile ters düşmeyi göze almak istemedi.

Dünya, nükleer silahlarla donanmış bir İran'la karşılaşmayı beklerken Moskova, İran'daki atom gücü geliştirme çalışmalarına önemli destekte bulunuyor. Moskova'nın yardımı olmadan, dünya barışı ve istikrarına karşı böyle bir tehdit var olmazdı.

Yakın Doğu'daki olaylar konusunda basireti bağlanan kör gözler ayrıca "yeni" Rusya'nın dış politikadaki hedeflerini gördüler fakat idrak edemediler. Kendi nüfusuna baskı uygulayan "yeni" Rusya'nın eliti, batı karşıtı ve ABD karşıtı tüm zorba rejimleri destekliyor.

Gerçek şu ki Obama yönetimi ve Washington dış politika grubunun diğer üyeleri, bize yöneltilmiş ciddi tehditleri tanımak istemiyorlar.

Dünyanın diğer birçok bölgesinde olduğu gibi Doğu'ya da, göremeden ve idrak edemeden sadece kör gözlerle bakmak çok daha kolaydır.

Ve fakat Amerikan halkı için çok daha tehlikeli olan da budur.

renewamerica.com / Velfecr