Mustafa Kemal Atatürk'ün 1930 yılında Amasya'yı ziyareti sırasında bir ortaokula teftiş ederek öğrencilere Türk tarihiyle ilgili çok tartışılacak açıklamalarda bulunduğu ortaya çıktı.

Araştırmacı - yazar Müfit Yüksel'in arşivinden çıkan ve dönemin Amasya Ortamektep Müdürlüğü'nce kaleme alınan bir mektupta, Mustafa Kemal'in kendi okullarını ziyaretiyle ilgili tüm ayrıntılara yer verilmiş.

Maarif Vekaleti Makamı'na yazıldığı belirtilen mektup, "Gazi Hazretlerinin Mektebimizi teşriflerine dair" sözyleriyle başlıyor.

"Yunanlılar aslen Türk'tür"

Mektupta en dikkat çeken nokta, Mustafa Kemal'in ziyaret ettiği laboratuarda bulunan eski ve yeni insan kafalarıyla ilgili yaptığı açıklamalar. Mustafa Kemal'in daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bu sözleri yakın tarihe ışık tutacak nitelikte.

Mektupta, Mustafa Kemal'in önce bu kafatasların nereden alındıklarını, kaç sene evveline, hangi millete ait olduklarını ve Türk kafalarının bariz vasıflarının neden ibaret bulunduğunu sorduğuna yer verilerek, ardından alınan cevaplara teyiden Atatürk'ün konuyu şöyle izah ettiği belirtiliyor: "Türk kafalarının "Brachysephale" olduğunu ve hatta eski Yunanlıların kafalarının da bu şekilde bulunduğunu ve binaenaleyh onların da aslen Türk olduklarını izah buyurdular."

Sınıfta 30 dakika kaldıktan sonra 1. sınıfı ziyaret eden Mustafa Kemal'in burada da öğrencilere Türk tarihiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunduğu belirtiliyor.

"Hititler, atalarımızdır"

Mektupta, Mustafa Kemal'in bir öğrenciye, Türklerin Arap yarımadası, Mısır ve Anadolu'ya ne zaman ve nasıl geldiklerine dair sorular yönelttiği yazıyor. Öğrencinin güzel ve muhakemeli cevaplar verdiğinin belirtilmesinin ardından Mustafa Kemal'in de konuyu şöyle izah ettiği kaydediliyor: "Hititler'e Fransızların "Eteen" dediklerini ve "Eteen"in aslının "Etiler" olduğunu ve "Etiler"in de "Atalar" demek olduğunu ve eski zamanda Anadolu'ya gelen Hititler'in de böyle bir takım "Ataların" maiyetlerinde geldiklerini Paşa Hazretleri bizzat kendileri izah buyurdular ki bu cihet bugün belki bazı tarih muallimlerimizce de meçhuldür."

İşte o mektup: