Hasan Karakaya
Babasının adı Ramiz’dir de, annesinin adı Rabia mı, Refia mı?
Malûm, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hasan Yılmaz’ın talebi üzerine,İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 19 Aralık günü, Fetullah Gülen hakkında“yakalama kararı” çıkardı...
Kararda; Fetullah Gülen için, “3 ayrı suçlama” yöneltiliyor:
l Cebir, tehdit ve hile kullanarak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma.
l İftira sonucu mağdurun hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırıma uğramasına neden olma.
l Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme.
Bu karar, hangi aşamalardan geçer, bir “kırmızı bülten” çıkarılır mı, çıkarılmaz mı, bilmiyorum...
“ABD’nin tavrı” ne olur, o da belli değil!.. Yalnız, Türkiye ile ABD arasında, karşılıklı, “Suçluların İadesi Anlaşması” var!.. Yani; Türkiye ve ABD’de ya da ABD ve Türkiye’de “suç” sayılan fiillerden birini işleyenler, “isteyen ülkeye iade” ediliyor!..
İADE EDİLENLER
Türkiye, bu “anlaşma” gereğince, “ABD’nin istediği birçok suçluyu” ABD’ye iade etti...
Türkiye’nin “son 5 yılda ABD’ye verdiği suçlular”ın başında, ABD ekonomisini sarsan gayrimenkul finansman sistemi Mortgage skandalınınkadın aktörü Diane Frederick Atari geliyor.
Atari, Türkiye tarafından 18 Şubat 2011’de ABD’ye iade edildi.
Türkiye’nin 2009’da ABD’ye iade ettiği Ürdün uyruklu Fahed Kutkut, adam öldürmek ve büyük miktarda hırsızlıktan aranıyordu. Yine 2009’da iade edilen Ukrayna uyruklu Yuri Zinchenko ise insan kaçakçılığı, kara para aklama, çete oluşturma suçlarından yargılanıyordu.
İran uyruklu Sayed Hadi Mahdavi Mortazavi ise kara para aklama ve bilişim sistemlerini kullanarak dolandırıcılıktan aranıyordu, ABD’ye iade edildi.
ABD’ye iade edilen diğer bir isim, Suriyeli Ahmed İbrahim el-Ahmedoldu.
GÜLEN’İ İADE EDERLER Mİ?
Evet, “ABD’nin talebi” üzerine, Türkiye; bunları ve bunlar gibi “onlarca suçlu”yu iade etti... Amerika da, Murat Kurnaz’ı ve Hüseyin Yıldırım’ı Türkiye’ye iade etti.
Peki, ABD, bu anlaşma gereği, “Türkiye’nin talebi”ni yerine getirip,Fetullah Gülen’i de iade eder mi?
Şahsi kanaatimi söyleyeyim:
ABD, “iade talebi” kendisine ulaştığında, “reel durum”a bakacaktır... Bugüne kadar, “etinden, sütünden, derisinden, kılından, tüyünden yararlandığı” Fetullah Gülen; bundan sonra da “ABD çıkarlarına hizmet”eder mi?..
“Etmeyeceği” kanaatine varırlarsa, Fetullah Gülen’i; ya “iade” ederler, ya da “sınırdışı” ederler!.. Eğer, Gülen’in; “ABD çıkarlarına hizmet etmeye devam edeceğini” düşünürlerse, allem ederler, kallem ederler, “iade”ye yanaşmazlar!..
Tabiî, o zaman da; bundan sonra Türkiye’den “suçlu iadesi” isteyemezler!..
Öyle ya; Türkiye, bugüne kadar üzerine düşeni yaptı... Şimdi sıra ABD’de!.. Bakalım ABD de üzerine düşeni yapacak mı?..
Bekleyelim ve görelim...
KARARDAKİ AYRINTI
Şahsen ben, 19 Aralık’ta çıkarılan “yakalama kararı”ndaki bir isme kafayı takmış durumdayım.
O isim, “Fetullah Gülen’in annesinin adı”dır... Kararda; “Fetullah Gülen: Ramiz ve Rabia’dan olma” yazıyor...
Tamam, “Fetullah”doğrudur...
Cemaat medyasında ve müritler arasında, hatta birçok gazete haberi ve köşe yazısında“Fethullah” diye yazılsa da, Gülen’in“nüfus cüzdanı”nda yazan ismi,“Fetullah”tır!..
“Baba”sının ismi “Ramiz” olarak yazılmış ki, o da doğrudur!..
Ne var ki;
“Rabia’dan olma” ifadesi doğru değildir!.. Daha doğrusu; bu konuda, ya“mahkeme” yanlış biliyor, ya da Zaman gazetesi!..
Evet, 2 Ekim 2014 tarihli Ayna’da bunları yazmıştım... Ekrem Dumanlı, istediği kadar “Rabia” desin, bizim kaynağımız, “21 Mart 2014 tarihli Zaman gazetesi”dir!..
Orada, açıkça görülüyor:
“Babası Ramiz Efendi
Annesi Refia Hanım”
RABİA... REFİA... RABİN!
Peki, o halde, mahkemenin “yakalama kararı”nda, Gülen’in annesinin ismi, niye “Refia” değil de, “Rabia” yazıldı?.. Burada, “teknik bir hata” mı vardır, yoksa, böyle bir “bildirim” mi yapılmıştır?..
Hatırlarsınız;
“Fetullah Gülen’in annesi”nin ismi konusunda, epey tartışma yaşamıştık.
“Rabin” mi,
“Rabia” mı,
“Refia” mı?..
Bu konuda, 2 Ekim 2014 tarihinde; “Ben Bayram Tatili’ne çıkıyorum... Paralelciler bayram etsin” başlıklı bir yazı yazmış ve özetle demiştim ki;
“İzne ayrılmadan önce, Ekrem Dumanlı’ya bir çift lâfım olacak... Pazartesi günleri yazdığı köşesinde demiş ki;
“Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kimlik bilgilerine ulaşarak(!) gazetecilik yapan(!) en çapsız tetikçi unvanını elinde tutan bir evrak-ı perişan göz göre göre anne ismini (Rabia’yı) Rabin diye takdim etti.
Çarpıtması ortaya çıkınca utandı mı? Ne mümkün!”
Beni dinle Ekrem!..
“Yaftalama”larına cevap vermeyeceğim... Çünkü bu millet; hangi gazetenin “Başak” hangi gazetenin “Saman” olduğunu çok iyi biliyor!..
Onun için, oraya girmeyeceğim...
Ama, Fetullah Gülen’in, “pasaport başvurusu”ndaki “anne” ismini “Rabia”olarak değil de, “Rabin” olarak yazdığımız meselesini; ben yazayım da, sen de öğren!..
Biz, haberimizde ısrarlıyız...
Fetullah Gülen, pasaport başvurusu yaparken, annesinin ismini “Rabin”diye yazdırmıştır... Hadi, diyelim ki;“daktilo” ile yazan memur, “Rabia”diye yazacağı yerde, yanlışlıkla“Rabin” yazmıştır!..
Tamam da;
Fetullah Gülen’in annesinin ismi“Rabia” değil ki!.. Annesinin ismi,Refia... Yani; daktiloyu kullanan memurun “Refia”yı “Rabin” diye yazması mümkün değil!.. Hem; Gülen, “görme özürlü” müdür ki, yanlışlığa itiraz etmemiş!..
Kaldı ki; Gülen’in annesinin adının “Refia” olduğunu, biz de 21 Mart 2014tarihli Zaman gazetesindeki haberden öğrendik... Sen, hangi gazetede çalışıyorsun Ekrem?.. Kendi gazeteni okumuyor musun?.. Kendi internet sitene bakmıyor musun?..
21 Mart tarihli Zaman’da Ayşe Altunköprü imzasıyla yayınlanan“Hocaefendi’nin kökleri nereye dayanıyor?” başlıklı “özel haber”e bakarsan, orada; Gülen’in babası “Ramiz Efendi” ile annesi “Refia Hanım”ın gözlüklü fotoğraflarını görürsün!..
Uzatmayacağım... Pasaport memuru; belki yanlış tuşa basıp, “Rabia”yı“Rabin” diye yazmış olabilir, ama “Refia”yı da “Rabin” yazacak hali yok ya!..
O GÜNLERDE ARANIYORDU!
Belli ki; o günlerde, yani Temmuz 1986’da, “gazetelerde fotoğrafları yayınlanmaya” başlanan Fetullah Gülen, “yurtdışına çıkış yasağı”konulmadan Hac’ca gitmek istemiş, ama “yakalanma” ihtimaline karşı,“anne” adını, özellikle “Rabin” yazdırmıştır!.. Bununla da yetinmemiş;“vaiz” olduğu halde, “mesleğini”de “matbaacı” olarak göstermiştir!..“Hac’ca gideceği” halde; “gideceği yer” hanesine “S.Arabistan” değil,“Almanya” yazdırmıştır!.. Elbette “yakalanma” ihtimaline karşı, “tedbir amaçlı” olarak böyle bir yola başvurmuştur ama ben işin orasında değilim!..
Sen ki; bizim “yalan” yazdığımızı, “Rabia” ismini kasıtlı olarak “Rabin”diye aktardığımızı iddia ettin, “olayın aslını bilmeni” istedim!..
Sen de bil,
Herkes de bilsin!..
Pasaport başvurusunda yazılan anne ismi “Rabin”dir, yanlışlık yoktur... Çünkü, Gülen’in annesinin ismi “Rabia” değil, “Refia”dır!..
Anladın mı Ekrem?!?..”
Malûm, “Ekremgiller” bu işleri çok iyi bilirler... Kendisi de, “ikamet adresi”olarak “Zaman gazetesinin 5. katı”nı göstermemiş miydi?..
Sonra da;
Polis “tebligat” için Zaman gazetesine gittiğinde, hem polisi “yanlış tebligat”la suçlayıp, hem de; “Ne yani, evimin adresini mi verseydim?”dememiş miydi?..
Hem “adres”i veren sen, hem de “niye Zaman’a geldiniz?” diye sorup,“şov” yapan sen!..
Öyle sanıyorum ki;
Mahkemeye, “Fetullah Gülen’in anne adı Rabia” diye bildirimde bulunan da bunlardır!..
Tıpkı, Fetullah Gülen, Temmuz 1986’da “pasaport” almak için müracaat ettiğinde, annesinin adını “Rabin” olarak yazdırması gibi!..
DOĞRUSU NE, BİLELİM!
Şimdi, “mahkeme”ye düşen şudur: Ya Fetullah Gülen’in, ya da “anne”sinin“nüfus cüzdanı orijinali”ni kamuoyuna açıklamak!..
Açıklasınlar ki;
“Fethullah Gülen”in doğrusunun “Fetullah Gülen” olduğunu herkes bilsin!.. Bilsin ki; insanlar “Fethullah” yazmayı bıraksın!..
Açıklasınlar ki; annesinin adının, “Rabia” mı, “Refia” mı olduğunu da öğrensin millet!..
Yoksa, yarın-bir gün, bu isim üzerinden de “şov” yapabilirler!..
“Resmi kayıt”ları bekliyoruz!..
Aksi halde, bu işin sonunda;
“Pardon, keleğe geldik” demek de var!..
********************************************************
Bakanları “Rüşvet”le suçlayıp, Hükümet’ten “Rüşvet” isteyenler kimlerdi?
“Hükümet’e darbe” amaçlı “Kirli 17-25 Aralık Operasyonları”nı yapan, bu operasyona da “yolsuzluk ve rüşvet” kılıfı geçiren “Paralel Yapı”nın elemanları; “Kasım ayı başları”nda, “AK Parti kurmayları” veya“Hükümet’ten birileri” ile görüştüler mi?..
Bu görüşmede, “Cemaat’in talepleri budur!..” deyip, bazı “dayatma”larda bulundular mı?..
Meselâ, “81 il 957 ilçe”den, kendilerine “kaç belediye adaylığı kontenjanı”ayrılmasını istediler?..
O tarihlerde, “kaymakam tayinleri” yapılacaktı!.. “Kurslarını tamamlamış kaymakam adayları”ndan kaç tanesinin “Cemaat’in gösterdiği isimler”olmasını istediler?.. Dahası, yeni açılacak “kaymakam kursları”nda, ne kadar “ek kontenjan” talebinde bulundular?..
O görüşmede; “Devlet’teki Cemaatçi tasfiyenin son bulmasını” istediler mi, istemediler mi?..
Bu, “talep” görünümlü “dayatma”lar Tayyip Erdoğan’a ulaştığında, Erdoğan bunlara ne dedi?..
Eğer, “Cemaat’in dayatmaları”na “evet” denilseydi; acaba “17-25 Aralık operasyonları”na kalkışırlar mıydı?..
Bu “dayatma”lar, resmen “tehdit şantaj ve rüşvet” iken, “17-25 Aralık”için, hâlâ “Rüşvet ve Yolsuzluk” demeleri, bir “algı operasyonu” değilse, nedir?..
“Rüşvet isteyen” kendileri,
“Rüşvet” diyen yine kendileri!..
İsterlerse, “ayrıntı”larını yazarım!..
yeniakit