BAE ile yakınlaşmaya dair

Arap Baharı sürecinde farklı duruşlar sergileyen ve o zamandan beri muhtelif cephelerde karşı karşıya gelen Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tam manasıyla hasım olmuştu.

Geçen Ocak ayında iki devlet arasındaki buzlar erimeye başladı ve nihayet geçen hafta Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed En-Nahyan’ın Türkiye ziyaretinde imzalanan anlaşmalarla ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açıldı.

Bazı yorumcular bu gelişmeyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin “10 milyar dolar için” tükürdüğünü yalayarak BAE’ye yanaşması gibi takdim ediyorlar ama hakikat hiç öyle değil.

İki devlet arasındaki en çetin mücadeleler Libya ve Katar’da geçti ve bunların ikisinde de geri adım atan taraf BAE ve müttefikleri (Suudi Arabistan, Mısır v.s.) oldu.

Husumeti sona erdirme arzusunu ilk beyan eden taraf da BAE idi. (Mısır'da demokratik seçimle gelmiş hükümeti destekliyor diye Türkiye'ye diş bileyerek husumeti başlatan da kendisiydi zaten.)

BAE Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, 7 Ocak 2021’de -Katar krizinin sona ermesinden iki gün sonra- yaptığı bir açıklamada “Körfez’deki Türk askerî varlığı meselesinin çözüme kavuşturulması zaman alacak” diyerek bu “mesele”nin üstesinden gelmeye BAE ve müttefiklerinin gücünün yetmediğini izhar etmiş ve aynı açıklamada “BAE, Türkiye’nin Orta Doğu’daki bir numaralı ticaret ortağıdır” diyerek Türkiye ile gerilimi sona erdirme arzusunda olduklarının işaretini vermişti.

11 Ocak 2021’de SkyNews Televizyonu’na verdiği beyanattaki şu sözlerle bunu en ufak bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koydu Gargaş: “Türkiye ile ihtilaflara veya sorunların yaşanmasına yol açacak herhangi bir sebep söz konusu değildir… Türkiye’ye şunu söylemek istiyoruz; karışlıklı olarak egemenliğe saygı çerçevesinde ilişkilerimizin normalleşmesini istiyoruz…”

Hal bu iken, Türkiye sanki BAE karşısında ezilmiş / ezdirilmiş gibi davranmak neyin nesidir?

Ve ‘AKP iktidarı bizi herkesle düşman etti’ diyegelenlerin şimdi BAE ile husumetimiz sona eriyor diye adeta isyan etmelerini nasıl izah edeceğiz?

‘Sergilediği çelişkiye dikkat çekerek iktidarın itibarını biraz daha sarsalım’ diye düşünenler olabilir ama asıl çelişki iktidara ‘Niye herkesle kavgalısınız?’ diye hesap sormaktayken şimdi ‘Ne oldu da BAE ile barıştınız?’ diye hesap sormaktır.

Eleştirdikten sonra ‘Neticede iyi oldu tabii’ deseler bari.

Onu da demiyorlar.

Peki Erdoğan/AK Parti BAE’nin yukarıda mezkûr mesajlarını duymazdan gelseydi, uzlaşmaya yanaşmasaydı ne olacaktı?

‘Uzatılan eli havada bıraktı, zeytin dalını geri çevirdi’ diye ayıplamayacaklar mıydı iktidarı?

***

“Ama 15 Temmuz’da BAE’nin parmağı…”

Vardıysa lanet olsun o parmağa!

Lanet olsun olmasına da, 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe teşebbüsünün ağa babasının ve merkez üssünün bulunduğu ABD ile "müttefiklik" ilişkisini maslahat icabı koruyan / korumaya çalışan Türkiye’nin o iddiaya istinaden BAE ile hasım kalması nasıl beklenebilir?

‘Ama biz onlara böyle böyle ağır konuşmuşken, onlar da bize şöyle şöyle ağır konuşmuşken…’

Ne yapalım, o ağırlığın altında mı kalalım?

ABD ile de birbirimize demediğimizi bırakmadık.

Rusya ile de birbirimize demediğimizi bırakmadık.

Yunanistan, Fransa, Hollanda ile de birbirimize demediğimizi bırakmadık.

Demediğimizi bırakmadık diye uzlaşma noktalarını yok mu sayalım?

İhtilafların giderilmesine veya hiç değilse şiddetinin azalmasına hizmet edebilecek iş birliği alanlarını boş mu bırakalım?

Müşterek menfaat imkânlarını itelim mi elimizin tersiyle?

***

Uluslararası ilişkiler nadiren pürüzsüz, çoğu zaman ukdelidir.

Restleşmenin kaçınılmaz olduğu zamanlar da vardır ama maslahat restleştiğiniz devletlerle uzlaşmayı gerektirdiğinde buna ister istemez tevessül edersiniz.

BAE ile yeni bir sayfa açıldıysa da eski sayfalar ortadan kalkmış değil; tabii ki ihtiyat elden bırakılmamalı ve bırakılmayacaktır.

Bazı yerlerde siyasi, diplomatik, hatta askerî rekabetimizin devam etmesi de mümkün ve muhtemel.

"Müttefikimiz" ABD ve "stratejik ortağımız" Rusya ile de öyle olmuyor mu?

***

Türkiye-BAE yakınlaşması hayırlara vesile olur inşaallah.

Bu yazı toplam 571 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar