Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Mağdurların laneti ve hikayenin devamı!

İsrailoğullarının laneti, kendilerine zulmeden Firavunun helakine sebeb oldu. Sonra Firavunu zelil eden lanet döndü, aynı İsrailoğullarının felaketine sebeb oldu.

Hz. Musa’nın kavmi ile birlikte denizi geçişini hatırlayın. Kudret helvası, bıldırcın kebabı.. Artık kendilerini “Tanrının ailesinden” saymaya başlamışlardı. Allah (..) onları aynı anda “2 peygamberle” desteklemişti ve mucizeyi peygamberleri ile birlikte yaşamışlardı. Denizi geçip, kendilerini güvende hissedince sapıttılar. Hz. Musa’nın Tur-u Sina’ya çıkışı öncesi, o sırada ve sonrası yaşananlar sonunda Samiri’nin yalanına uyanlar lanetlendiler ve çile dönemi başladı. Ve 1-2 hafta sürmesi beklenen Kudüs yolculuğu 40 yıl sürdü. Hz. Harun yolda vefat etti. Hz. Musa ise Kudüs’ü göremedi.

“Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O’na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.” (Ankebut 65); Dağlar gibi dalgalar insanları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar; onları karaya çıkararak kurtardığında, içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Zaten ayetlerimizi bilerek ancak hain nankörler inkar eder.”(Lokman 32)

Hz. Musa Samiri’yi kovar. Öfkesi geçince kavminden sadıklardan 70 kişiyle tevbe eder. Sonra kavmine döner ve Kur’an-ı Kerim’de anlatılan şekli ile “Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (İlah ve Rab) edinmekle kendinize zulmettiniz. Onun için Yaradanınıza tevbe edin. Birbirinizi öldürün. Bu Yaradanınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Çünkü O, tevbeleri kabul eden engin rahmet sahibidir.” (el- Bakara 2/54) meâlindeki ayette ifade edildiği üzere buzağıya taptıkları için tevbe etmelerini ve birbirlerini öldürmelerini emreder (A’raf:155; Tâha: 95-97).

Sonra ne oldu biliyor musunuz, Tevrat’ta anlatıldığına göre; “Hz. Harun buzağıya tapmayan eli kılıçlı 12.000 kişi getirdi. Ve altından buzağı yapıp, onu Tanrılarına sunarak irtidat edenlerden 70.000 kişiyi öldürdüler. Bu kimseler, öldürdükleri kimselerin babası, oğlu gibi bir yakını olup olmadığına bakmaksızın görevlerini yaptılar. Bu olay, Hz. Musa Tur-u Sina’da 40 gün kaldığına göre, öncesinde de bir hafta gibi bir zaman düşünülse, ortalama 2 aydan az bir zamanda gerçekleşiyor. Demek ki, Hz. Musa ile birlikte denizi geçenler 82.000 civarında idi.

Dikkat edelim, Firavundan kurtulanların %85’i daha ilk günden helak oldu. Peki geri kalana ne oldu? O 12.000 kişi de rahat durmadı. Sina’dan Kudüs’e, normal yolculuk, bir; en fazla 2 hafta süren bir yolculuk! Ama, başlarında 2 peygamber, bir Asiye annemiz, bir de Yuşa aleyhisselam olmasına rağmen tam 40 yıl sürdü!

Dikkat buyurun, başlarında 2 peygamber vardı. Ve hepsi, kısa süre önce mazlumdular ve Allah onlara ikramda bulundu. Ama güç ve servet sahip olmaya başlayınca, bir anda döndüler ve sonra, daha 2 ay önce takdis edilerek mucizevi bir şekilde kurtulanlar, bıldırcın kebabları ve kudret helvası ile ödüllendirilenler, 1 hafta sonra Hz. Musa’nın Tur-u Sina’ya çıkmasından hemen önce fesat çıkarmaya başladılar. 40 gün sonra Tur-u Sina’dan döndüğünde, o 40 gün öncesine kadar, Tanrıları ile doğrudan konuşmak isteyen, kendine şükran sunmak için kendilerine görünmek istedikleri Rablerinin elçisinin lanetini hakettiler.

Bu anlatılanlar bize tarihte yaşanmış bir olaydan söz etmiyor sadece. Bugünümüze ve geleceğimize de ışık tutuyor. Diktatörler, darbeciler ve zalimlerin elinden kurtulduktan hemen sonra, özellikle de güç, servet ve iktidar sahibi olduktan sonra onların haline bir daha bakmak gerek. Dünün mağdurları, bugünün mağrurları olmasınlar! Haklı olmak insanlara haksızlık etme hakkı vermez.

Bir beladan kurtulmak, bir daha zor bir imtihana tabii tutulmayacağımızın garantisi değildir. Onun için mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırılarak, kimi zaman eksiltilerek imtihan edileceğiz. Bazan zorlukta bazan da kolaylıkta sapıtıyor insanlar.

İsrailoğulları şımarıp kendilerinin, mutlak olarak, yaratılıştan Allah’ın ailesinden, seçilmiş, üstün bir topluluk olduklarına inanıyorlardı. Gerçekten de çok büyük ikramlara da mazhar oldular. Fakat en çok laneti hakedenler de onlar oldular. Çünkü şükretmediler, kabalaştılar, kibre kapıldılar, şımardılar. Sonları ise hüsran oldu. “İzzet”lerini kaybedenlerin varacağı yer “zillet”tir. Ya da Allah birilerine, dünya malı, metaı olarak büyük servetler, imkanlar vermesi, aslında onlar için bir “ikram” değil, “gazap vesilesi” olabilir.

Evet, Allah servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Bazan toplum yoldan çıkmıştır, Allah onlara zalimleri musallat eder. O zaman halk da yönetim de zalimdir. Bazan halk gaflet halindedir, adil yöneticilerle, Allah onları tedip, eder, uyarır. Bazan halkın başına zalim yöneticiler gelir, halk uyanır, tevbe eder, Allah o insanlar eliyle o zalim yönetimleri cezalandırır.

Hz. Ali Allah’ın arslanı, ilmin kapısı idi ne oldu? Ebu Zer yalnız yaşadı ve dünya malı olarak kıt kanaat yaşadı.

Hz. Süleyman zengindi, Hz. Eyyub her iki hali de yaşadı. Onlar tevhid ehli idi ve nübüvvetle şereflendirildiler. Hz. Yusuf, Hz. Nuh, Hz. Lut, hepsi farklı hayatlar yaşadılar. Bizim için onların hayatları güzel örnek ve İlahi rızaya ulaşmak için yolumuza dikilmiş, yön ve yol gösteren trafik levhaları gibidir.

Yeni dünya düzeninde biyolojik insan soyu tükenmekte olan bir canlı türünden başka bir şey değil. Yeni Tanrılar yeryüzünde bir MetaVerse Paradise “yaratacak”lar ve Tanrılarını tedavülden kaldırdıktan sonra ölümsüz bir hayat bahşedecekler, gerekirse ölüleri diriltecekler(!).

Benim anlattığım “eski zaman hikayeleri”ni unutun, hayatta kalmaya bakın, onların sözlerini dinleyin, maskeyi taktığınız, hapı yuttuğunuz, aşı olduğunuz gibi. Artık Kader, Rızık ve Ecel de Tanrıları ile birlikte tedavülden kaldırılacak sevgili Gender’ler!?

“Eskiyi unut, yeni yolu tut, gençliğe umut, sen ol Alfa çocuğu!”

Orada, MetaVerse’de sana anlatılacak çok güzel (!) gelecek zaman hikayeleri dinleyeceksin, “Arap yavelerini” dinleyip ne yapacaksın!?

Hüda’ya tabi olanlara selâm olsun. Dua ile.

Bu yazı toplam 499 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar