BAE'nin Yaptığı "Davaya ihanet"tir
Filistinliler, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) işgal rejimiyle ilişkilerini normalleştirmek üzere anlaşmasını, Abu Dabi yönetiminin “Filistin davasını satması ve davaya ihaneti” olarak değerlendiriyor.
Uzun süredir başta BAE olmak üzere Körfez ülkeleri ile işgal rejimi arasında perde arkasından yürütülen ciddi temas süreci, ABD Başkanı Donald Trump'ın 13 Ağustos’ta BAE ile işgal rejimin barış anlaşmasına vardığını duyurmasıyla alenileşmiş oldu.
Filistinlilere göre, Mısır, Umman ve Bahreyn’den tam destek alan bu normalleşme anlaşmasının arkasında bu ülkelerin en önemli müttefiki olan ve anlaşmaya sessiz kalan Suudi Arabistan var.
Anlaşmaya tepki gösteren, BAE'nin attığı adımı "ihanet" ve "davayı satma" olarak yorumlayan Filistinliler, tüm yaşananlara rağmen mücadeleye devam edeceklerini vurguluyor.
AA muhabiri, işgal altındaki Doğu Kudüs’te, Mescid-i Aksa’nın da yer aldığı Eski Şehir bölgesinde ve en önemli noktası Şam Kapısı’nda mikrofonu Filistinlilere uzattı.
"Normalleşmeyi Suudi Arabistan planladı BAE uyguladı"
Kudüslü sokak satıcısı Ali Muhammed Ceddu, Filistinlilerin BAE halkına sevgi beslediğini, saygı duyduğunu ancak bugün yaşananların sokaktaki halkla hiçbir ilgisi olmadığını ve BAE halkının uzun vadede kendisini yönetenlere karşı ayağa kalkacağına inandığını söyledi.
Ceddu, işgal rejimiyle normalleşme sürecinin arkasında Riyad yönetiminin olduğunu belirterek, "Bana göre, BAE işin görünen yüzüdür. Tüm bu yaşananların arkasında Suudi Arabistan var. Suudi Arabistan planladı, BAE uyguladı, böylece halkların nabzını ölçtü." dedi.
Tüm dünyanın işgal rejimiyle normalleşmesi halinde bile Filistin halkının tavrını sürdüreceğini ve haklarından asla vazgeçmeyeceğini vurgulayan Ceddu, "Biz Filistin halkı olarak ve özellikle de Kudüslüler olarak normalleşmenin geçerliliğine asla razı olmayacağız." ifadelerini kullandı.
"Onurlu ve normalleşme karşıtı, şerefli hangi BAE’li buraya, Kudüs’e gelirse baş tacı ederiz." diyen Ceddu şöyle devam etti:
"Ama BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayid’e gelecek olursak, onun yolu cehenneme kadar vardır ve onun için ne güzel yerdir orası. Tarihin çöplüğüne gitsin ve hangi Arap lider Filistin halkının hesabına işgal rejimiyle normalleşme anlaşmasına varırsa onun yeri de tarihin çöplüğüdür."
"Normalleşme Filistin davasına indirilen bir hançer darbesidir"
Filistinli İyad Selheb ise normalleşmenin Washington'un isteğiyle gerçekleştiğini ve Körfez ülkelerinin de bu çerçevede hareket ettiğini belirtti. Selheb, "Bu bilinen bir durum çünkü ABD böyle istiyor, tüm Körfez ülkeleri babaları ABD’nin peşinden gidiyor. ABD ne istiyorsa o." dedi.
Normalleşmeyi Filistin davasına "ihanet" olarak nitelendiren Selheb, "Bu anlaşma Filistin davasına indirilen çok büyük bir hançer darbesidir. Biz eskiden beri yalnızdık, yine öyleyiz ve bizim Allah’tan başka sahibimiz yok." ifadelerini kullandı.
Selheb, Filistinlilerin para ve gıda yardımına ihtiyacı olmadığına dikkati çekerek, "Herkes bize, ‘size yardım ediyoruz, yardım ediyoruz’ diyor, ancak nerede yardım. Biz aç susuz değiliz ki, ekmek ve para yardımı mı istiyoruz? Hayır, yanlış anlaşılmasın da sokaklardan bile toplasan aç yatmazsın. Bizim meselemiz aş meselesi değil." diye konuştu.
"Filistin davası Arap aleminin merkezi davasıdır"
Kudüslü esnaf Ahmed Dendis de normalleşme adımını her haliyle reddettiklerini belirterek, "Biz Filistin davasını Arap aleminin merkezi davası olarak addediyor ve korunması gerektiğine inanıyoruz. Herhangi bir Arap devletinin bu minvalden taviz vermesi ve düşman ile anlaşması kurulacak olan Filistin devletimizin onuruna leke sürmek demektir." dedi.
Arap halklarınınişgal rejimine karşı Filistin halkının yanında durması gerektiğini vurgulayan Dendis, şunları söyledi:
“Keşke bu Arap devletleri (BAE, Suudi Arabistan, Umman ve Bahreyn) halklarına kulak verseler. O zaman görecekler ki Filistin ve Kudüs davası hala bu halkların merkez davasıdır. Ben hala inanıyorum ki bizim halklarımız değiştirmeye güç yetirecektir.”
- “BAE’nin yaptığı kabul edilemez”
Şam Kapısı’nda AA muhabirine konuşan Filistinli ana-kız Umm Nidal ve kızı Merve Mesalime de BAE'nin işgal rejimiyle normalleşme anlaşmasını reddettiklerini vurguladı.
Anne Umm Nidal Mesalime, “Biz kaybolmuş, ziyan edilmiş bir halkız. Herkes bizim hesabımıza iş çeviriyor. BAE’nin yaptığı da kabul edilemez. Biz Filistinliler, özellikle de Kudüslüler olarak Mescid-i Aksa gibi Kudüs gibi yapayalnızız. BAE’nin yaptığı yanlıştır. Şimdi bu halde gelip Aksa’yı ziyaret edeceklermiş. Ben buna hayır diyorum.” ifadelerini kullandı.
Kızı Merve Mesalime ise, BAE’nin Filistin halkına ve davasına ihanet ettiğini belirterek, “Bizim tüm topraklarımızı onlara işgal rejimine) vermek istiyorlar. Filistin halkı BAE’nin ihanetine ve Siyonistlerin tüm saldırılarına karşı çetin bir şekilde sabırla mücadelesine devam ediyor.” dedi.
Mesalime, şöyle devam etti:
“Bizim yapabileceklerimiz çok kısıtlı. Ancak her şeye rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz ve bu topraklar bizim kalmaya devam edecektir. Kimsenin bizim onurumuzu ve şerefimizi istila etmesine izin vermeyeceğiz, çünkü bu topraklar bizim onurumuz ve şerefimizdir.”
“Şimdi hep beraber Kudüs’le ve Filistin’le savaşacağız dediler”
Mescid-i Aksa'nın eski Vaaz ve İrşad Müdürü Şeyh Raid Daana ise BAE'nin aslında uzun süredir işgal rejimiyle normalleşme sürecinde olduğuna dikkati çekti.
Şeyh Daana, “Şimdi de uzun zamandır yaşadıkları bu durumu dünyaya ilan ettiler ve hep beraber Kudüs’le, Filistin’le ve dünyada İslami olan her sesle savaşacağız dediler.” dedi.
Filistin halkının kanı ile Kudüs ve Mescid-i Aksa hesabına gerçekleşen Körfez-işgal rejimi normalleşmesine karşı olduklarını vurgulayan Şeyh Daana, “Biz buradan, Kudüs’ün kapılarından diyoruz ki, bu teslimiyet anlaşmaları ayaklar altına alınacak ve ondan öncekiler gibi tarihin çöplüğüne atılacaktır. Kudüs İslam’ın kalmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
Körfez liderlerinin Arap kıyafetleri giydiğini, Arapça konuştuklarını ancak kalplerinin işgal rejimiyle olduğuna dikkati çeken Şeyh Daana, şunları söyledi:
“Şu cellabiye (geleneksel Arap kıyafeti) giyip, puşi takıp Arapça konuşanların, kalpleri Yahudi’dir, işgal rejimidir. İslami olan her şeye karşı kin ve nefretle dolular. BAE’nin liderleri ve diğer Körfez ülkelerinin liderlerinde sadır olan bu ihanetler bizi asla ilgilendirmez.”
Şeyh Daana, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın temiz ellere, imanlı yüreklere ihtiyacı olduğunu belirterek, “Bin Zayid’e uyanlardan bazıları Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya gelecektir. BAE halkı bilinçli bir halktır ve bu normalleşme çerçevesinde, işgal rejimine sen hak sahibisin ve senin izninle Kudüs’e geliyorum diyeceklerine inanmıyorum. BAE halkı Filistin davasına ihanet etmeyecektir. Kudüs’e çok az bir kısım gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Kudüs halkı bize hainlerle nasıl, iyi olan takva sahipleriyle de nasıl muamele edeceğimizi her zaman öğretmiştir." diyen Şeyh Daana, sözlerini şöyle tamamladı:
"Körfez ülkelerinden her kim işgal rejimi büyükelçiliği aracılığıyla Kudüs’e gelmeye kalkışırsa burada asla kabul edilmeyecektir. Çünkü işgal rejimnin büyükelçiliği aracılığıyla gelmek, işgal rejiminin Kudüs’ün sahibi olduğunu onaylamaktır ve bu Allah katında da büyük bir günahtır. Biz bu normalleşmeye karşıyız. Ancak başta da dediğim gibi bu bir elemedir, iyiyi kötüden ayırt edecektir."