Barış Sancağının Altında Kürt ve Türklerin Toplanması Tek Çare

Barış Sancağının Altında Kürt ve Türklerin Toplanması Tek Çare

Kobani istilası bize ne anlatıyor?

Süleyman Özışık / İnternethaber.com

Kobani istilası bize ne anlatıyor?

Dün konuştuğum herkes şehirleri alev topuna çeviren eylemlerin gerçek sebebini sorup durdu. Kısa cümlelerle söylemek gerekirse olayın özeti şudur:


Türkiye IŞİD'in Kobani'yi istila etme çabaları sonrası sınırda bir tampon bölge oluşturdu ve buradan gelen Kürt halkını koruma altına aldı. Ancak PKK ve onun siyasi uzantısı HDP, sınırların tamamen kaldırılmasını ve PYD militanının elini kolunu sallayarak Türkiye'ye giriş yapmasını istiyor.

Tek dertleri bu değil. Alenen söyledikleri üç şey var:

1- "Biz Tezkereye hayır diyor ve gelmiyoruz. Ama Kobani düşüyor. Siz bizim izin vermediğimiz bölgeye gidip bizim yerimize savaşmazsanız, biz de sizin mallarınızı yakarız!

2- "30 yıl ülkenizi bölmek için çalışan ve bu sinsi çalışmalarını halen sürdüren PKK'ya silah yardımı yapmazsanız biz yine mallarınızı yakar, size huzur vermeyiz!"

3- "Bizim bu iki isteğimizi yerine getirmezseniz, biz buraları yakar yıkarız ama aynı zamanda çözüm sürecini de sona erdirir yine kan akıtırız!"

Gezi olaylarında şehir iblisleriyle bir olan CHP böyle bir fırsatı kaçırır mı? O eylemlere uzaktan bakan PKK hazır potaya girmişken yeni bir ayaklanmanın ve hükümeti düşürmenin şeytani yollarını arıyor.

Sokaktakilere bakıyorsun...

Dersiniz ki Kobani'ye Türkiye saldırıyor. Birileri Kızılay'ın kan taşıyan araçlarını, halkın bindiği belediye otübüslerini ve kamu binaları ateşe veriyor.

IŞİD bu eylemleri görünce Kobani'den gerisin geri kaçacak sanıyor herhalde!.. 

Bir diğer kesim Atatürk heykelini ateşe vererek tatmin oluyor,  heykelin kafasını IŞİD'cilere nazire yaparcasına koparıp onunla top oynuyor. IŞİD'i Atatürk mü kurdu ahmak herif? Onun heykelinden ne istiyorsun?

Birileri de Burger King'in önünde oturma eylemi yapıyor ki onların hali evlere şenlik! Mustafa Kemal'in askerleri önde, onlar arkada oturarak Kobani'yi kurtarıyorlar. Onlara 3 boyutlu Kobani maketi verin onu bile koruyamayacak kadar sefil bir görüntüleri var. Polis, "Gözaltına alınanlar Kobani'ye gönderilecek" diye anons yapsa, topluca kaybolacaklar inanın bana. 

Komik hallerini tavuk görse 6 ay yumurtadan kesilir, o derece yani! Polis su sıkıyor diye çil yavrusu gibi kaçıyorlar ama, başkalarının çocuklarını orada kurşun yemeye göndermeye çalışıyorlar.

"Kobani düşüyor, neden ses çıkarmıyor, neden birşeyler yazmıyorsun? Seni takipten vazgeçiyorum çünkü, sen insanlağını kaybetmişsin" diyerek küfür ve hakaretler eşliğinde bize sataşanlar oluyor.

Dikkat buyurun!

Kobani'yi savunması gereken bölge lideri Salih Müslim kaçmış. Barzani'nin peşmergeleri kaçmış. PKK'lı ve PYD'li militanlar kaçmış.

İyi de...

Bana seslenmeden önce "Bak çözüm sürecini bitiririz ha" diyerek ikide bir Türkiye'yi tehdit eden PKK'nın lider kadrosuna seslensene akıllı!

Türkiye haftalardır YPG lideri Salih Müslim'e, "Sen bir yandan benim desteğimi istiyorsun ama diğer yandan benim en büyük düşmanım Beşar Esad ile işbirliği yapıp bölgede 250 bin Suriyeli'nin ölmesine aracılık ediyorsun. Ben sana nasıl güvenip o ateşin içine gireyim? Yarın orada sırtımdan vurulmayacağımın garantisini ver!" diyor.

Sen insan olup önce oradaki katliamı durdursana?..

Şurada yıllardır kan kusuyoruz. Renk, ırk, dil ve din ayrımı yapmadan, yerküre üzerinde kime zulüm yapılıyorsa biz onun acısını yüreğimizde en derinden hissediyoruz. Arakan'da, Somali'de, Doğu Türkistan'da, Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de, Irak'ta ve bugün Kobani'de zulüm altında yaşamını yitiren her bir fert için yüreğimizde bir mezar kazıyoruz.

Peki sen?

İlk kez sınırımızda bir Kürt bölgesine saldırı oluyor diye insan olduğunu hatırladın değil mi? Biz ölen insanlığın yasını tutarken yanıbaşımızda kikirdeyip duruyordun. Yukarıda ismini saydığım ülkelerde can verenler için ne yaptın? 

Dünyanın süper güç diye anılan tüm ülkeleri "Biz ancak hava operasyonu yaparız. Askerlerimizi o bataklığın içine sokmayız" diyerek bölgeyi havadan bombalamakla yetiniyor. Doğuda eylem yapanlar ise Türkiye'ye, "Onlar girmiyorsa sen gir" baskısı uygulamaya çalışıyor.

Bunu da devletin kolluk kuvvetleriyle çatışarak yapıyor. "Madem güvenlik güçleriyle çatışmayı çok iyi biliyorsun. Kobani sınırın birkaç kilometre ötesinde. Hadi sen git de görelim" diyorsun, cevabı hazır:

"Devlet sınır kapılarını kapatmış, bizim gidişimize izin vermiyor. Yoksa gideriz" 

Bugüne kadar ülkeye sınır kapılarından girip çıkmışlar sanki. halbuki abilerine sorsalar, onlar patika yolları hemen söyleyiverir. Biz birkaç gün önce gidenlerin, nasıl koşarak ve yalvararak geri geldiğini çok iyi izledik. Gidemezler, çünkü orada Türk polisi yok, IŞİD var. 

Belli ki birileri, ülke sınırlari içindeki vatan hainleriyle bir olup Kobani'nin intikamını, 150 bin Kürt vatandaşına kucak açan Türkiye'den almak niyetinde. Sipariş sözlerle konuşanların Kobani veya bir başka bölge umurunda değil... 

Hedef silahların bırakılacağı tarih olarak açıklanan 2015 öncesi çözüm sürecini baltalayıp yeniden savaş ortamı yaratmak. IŞİD'in Kobani'ye saldırmasıyla bu zemin oluşmuş görünüyor. Türkiye'nin  bölgeye girmesini isteyenlerin son kozu Kobani'dir. 

Son yıllarda civardaki tüm ülke halkları için son umut, son kale olan Türkiye'yi karıştırma çabaları tutarsa herşey çok kötü olacak. Bölgedeki mezhep ve ırk savaşlarının önündeki tek bariyer Türkiye bu süreçten çok zarar görecek ama, şu bir gerçek ki bu oyuna gelen Kürtler için sonuç facia olacak.

Tek çare Kürtlerle Türklerin aynı barış sancağı altında toplanması... Bunu bir an önce gerçekleştirmezsek, yaşanacaklar için pişmanlık duyma şansımız bile kalmayacak.

twitter.com/slymnoz

facebook.com/slymnoz