Barzani-Halidi İlişkisine Red

Barzani-Halidi İlişkisine Red

Türkiye'deki Nakşibendi-Halidiye kolu mensubları Halidiye araştırma gurubu olarak Gazeteci Sayın Soner Yalçın'ın 4 Kasım 2007 tarihinde Hürriyet Gazetesinde yayınlanan....

Türkiye'deki Nakşibendi-Halidiye kolu mensubları Halidiye araştırma gurubu olarak Gazeteci Sayın Soner Yalçın'ın 4 Kasım 2007 tarihinde Hürriyet Gazetesinde yayınlanan 'Nakşibendi Kardeşliği'nin Zorlu Sınavı’ başlıklı köşe yazısında sorduğu sorunun cevapsız kalmasını istemedik. Cevap niteliğindeki bu makalemiz de Umarız Sayın Soner Yalçın Kardeşimiz aradığı cevabı bulabilmiştir.

***********

BARZANİ-HALİDİ İLİŞKİSİNE RED

Gazeteci – Yazar Soner Yalçın ile başlayan Barzani ve Güneydoğu’daki Halidilik tartışması aslında çok su götürür. Dün gece www.halidiye.com sitesinin editörleri bu hususta bir yazı kaleme almamı istemeselerdi bendeniz yine bu meseleye girmeyecektim.

Nakşibendiyye ekolünde pek çok kollar olmuştur ama bugün iki ana damardan bahsetmek mümkündür : İmam-ı Rabbani’den gelen Müceddidiye kolu ve yine İmam-ı Rabbani’den gelen ama Mevlana Halid-i Bağdadi k.s. tarafından tecdit edilen Halidiye kolu.

Her iki kolda Hindistan Coğrafyasından Balkanlara kadar geniş bir alanda asırlardır milletimize ve İslam Alemine yol göstermişlerdir. Gerek Halidi ekolundan gelen Hocaefendiler, gerekse Müceddidi ekolünden gelen Hocaefendilerin her ikisinin duruşu da nettir ve özel bir tarif gerektirmez.

Müceddidi ekolünden gelen meşayıhın en güzel örneklerinden birisi Süleyman Hilmi Efendi’dir ve devletin resmi politikasına aykırı olarak Cezayir’de Fransızların yaptığı katliamı cami kürsüsünden eleştirdiği için ahir ömründe işkencelere maruz kalmıştır.

Halidi ekolünden ise ilk örnek olarak karşımıza Şeyh Cemaleddin Kumuki ve Şeyh Şamil Dağistani çıkıyor. Kafkaslarda 150 seneden fazla süren cihat meydanlarında Çeçen ve Dağlı kabilelerin bayraktarlığını da yine Nakşi Şeyhleri yapıyorlar.

Birinci Dünya Savaşı’nda Şeyh Muhammed Ziyaeddin Norşini’nin kurduğu gönüllüler hareketini nasıl es geçebiliriz ? Bitlis Müdafaasında büyük rol oynayan ve Mustafa Kemal Paşa’dan tebrik ve teşekkür mektubu alan Muhammed Ziyaeddin Norşini, bu savunma da ailesinin en yakınlarını kaybettiği gibi sağ kolunu da Bitlis Müdafaasında bırakacaktır.Fransız İşgaline karşı Suriye’de Şah-ı Hazne ve dervişlerinin mücadelesi ise apayrı konudur.

Hasılı kelam gelelim günümüze ve Barzani ile Halidilerin Güneydoğu’da ittifak yaptıkları iddiasına.

Şeyh Said isyanında Barzani ailesinin rolü olduğu iddiasını sadece gülümsemek ile karşılayalım ve bu hususta meraklıları Üstad Necip Fazıl’ın Son Devrin Din Mazlumları eserine havale edelim.

Halidilik ; son iki asır da Osmanlı Coğrafyasında ve bahusus Orta Doğu’da son derece etkin olduğu kadar birilerini rahatsız edecek kadar da (!) Sünni bir tarikattır. Halidiye yolundan ders alacak mürid önce itikadını Ehl-i Sünnete göre tahsis etmek zorundadır. (Bakınız Adab-ı Fethullah)

O yüzden Halidilik içinde farklı farklı fikri ve siyasi akımların barınması mümkün değildir. Biraz daha açalım efendim :

Bir kişinin Halidi Şeyhi olabilmesi için bizlerin seyr-i süluk olarak adlandırdıkları manevi eğitimini tamamlaması yetmez. Aynı zamanda 12 ilim diye adlandırdığımız (sarf, nahiv, belagat, meani…) gibi ulum-u diniyye’yi de tahsil etmesi gerekir. Bunları tahsil ettiği gibi bizatihi İslam’ı kendi nefsinde tatbik etmesi şarttır.

Bu minvalden hareketle Güneydoğu’da veya Kuzey Irak’ta bir takım eşhasın dedeleri tarikat şeyhi veya Halidi postnişini olabilirler. Ancak gerek seyr-i süluklarını tamamlamamış olmaları gerekse 12 ilmi tahsil etmemiş olmalarından ötürü muteber Halidi Meşayıhınca herhangi bir itibara tabi tutulmazlar. Halidiler arasında da herhangi bir tesirlerinden söz edilemez.

Bu bağlamda Barzani’nin büyük dedesi Halidi Şeyhidir ama bizler Mesut Barzani’nin ne seyr-i suluk ettiğini ne de 12 ilmi tahsil ettiğini bilmiyoruz. Güneydoğu’da da bu meselenin böyledir.

Güneydoğu’da Hocalık/seydalık icazeti almamış, babasından veya dedesinden kalma şeyhlik ünvanını dünyevi prestij uğruna kullananlar olabilir ; ancak bu eşhasa Halidiler atalarına saygıdan ötürü ses etmezler ama peşine takılıp da bir takım maceralara atılmazlar.

Hasılı kelam birileri Halidilik üzerinden bir takım hesaplar yapıyor olabilir ama hayatında bir tek Hatm-i Haceye katılmamış insanların Halidiler üzerinde tesirli olabileceğini düşünmek boş iştir.

Halidiye İlim / Araştırma Gurubu